• artik sniper'ligi birakip evinizin erkegi olmaniz gerektigine isarettir.
  • b vitamini eksikligi oldugu da soylenir. gunde bir adet b vitamini hapcigi yutarak kurtulunacagi da...
  • yaklaşık 4 senedir dikkatimi çeken durum. başlarda çok önemsememiştim. ancak son 1 senedir artık insanların da dikkatini çekecek düzeyde titriyor ellerim. sıradan bir günde titremesinin yanında biraz bi heyecanlanayım zangır zangır titrer.
    bu da yetmezmiş gibi, bi süredir kalbimin sesini de duymaya başladım. başta sallamadım.

    ders çalışırken masada kalp atışımla aynı ritimde vücudumun öne arkaya hafifçe sallandığını fark edince, dedim kız neroli bu acil bir durum.

    geçen gün nöroloji'ye gittim. ekg çekti, bir şey bulamadı. kan testine gönderdi, hormonlarda da bi sorun görmedi ama doktorun bir şey dikkatini çekti; beyaz kan hücrelerimin oranı yüksekmiş. hematolojiye gönderdi. doktor "prof'u bekleyelim, sonucunuzu ona göstermeden yorum yapmak istemiyorum" dedi. tamam dedim, eyvallah. prof geldi.
    "son zamanlarda grip filan oldunuz mu?"
    hayır.
    "düzenli kullandığınız bir ilaç var mı?"
    hayır.
    "kas ağrınız var mı?"
    evet
    "sizden biraz daha kan alacağız neroli hanım. birkaç tetkik daha yapacağız"
    sıkıntı ne, sonuçlarımda bi problem mi var?
    "bunu tetkiklerden sonra konuşuruz. şimdi konuşmak için erken."

    sen söylemezsen google'a sorarım dedim. google'a göre kanserim.

    neyse el titrememin nedenini hala bulamadılar. 26sında beynimin instalık fotoğrafını çekecekler. yarın da kalbimin instalık fotoğrafını çekip hemen holter takacaklar. ben de o aygıtla milletler özel sınavına gireceğim.

    bu esnada cipralex isimli bi antidepresan verdiler.

    altını çiziyorum an ti dep re san. benim gibi mutlu, gülen, her daim neşeli, kahkahalarıyla meşhur, aladağdan serin, aydan arı günden duru birine antidepresan verdiler.

    p.s. : tedavimin ilerleyen aşamalarında işbu entry güncellenecektir.

    iyileştiğimi düşünüyorum editi: beni çok seven bi adam ile iyileştim resmen. kendisi hayatıma 9 mayısta dahil oldu. mayısın başına kadar günde bir cipralex, günde 2 çeyrek mysoline kullandım. ders çalısmak için daha az uyuyabilmek adına doktorumun bilgisi olmadan ilaç kullanmayı bıraktım.

    haziranın muhtelif bir gününde beyime kahve yapmışım, elimde fincan. "neroli, farkında mısın artık ellerin titremiyor" dedi. fincanı tutan elime baktım, bir de diğer elimi uzattım baktım ki haklı.

    velhasılı kelam, beni dünyanın tüm streslerinden, dertlerinden, tasalarından uzak tutan, "sen düşünme ben senin yerine düşünürüm" diyen, "ben ağlayım yeter ki sen gül,
    gül hadi (bkz: sen bir aysın)" diye kulağıma türkü söyleyen bir adam sayesinde iyileştim sanırım.

    p.s.: en kısa zamanda doktoruma başvurup gerçekten iyileşip iyileşmediğimi soracağım.

    ikinci p.s.: iyileşmemişim.
    istanbul'da avukatlık stajına başlamam beni eskiye çevirdi. entryde bahsi geçen bey beni bi güzel terk etti. aralık ayında memleketime döndüğümde ellerim beter durumdaydı.
    ben de bu acil durum çağrılarına kayıtsız kalamayıp ilaçlarıma devam ettim.

    yoğun gelen mesajlarla, eklemek istediğim birkaç şey var: bu illet ile kahve ve stresli yaşam best friend forever'lar.

    günde 1 litre kahve içen neroli, gari 2 türk kahvesi ile yetiniyor. üçüncüsü teklif edince "ziyade olsun şekerim, tremor yapıyor" diye cavap veriyor.

    bu sıralar yine gözle görülür bir düzelme var. ancak bu sefer bir bey sayesinde ve sair değil kendi kendime geliştirdiğim "stressiz hava sahası" ile olduğunu düşünüyorum.

    kontrole gittiğimde editlerim..
  • kırıldığını anlatamamak, kendini anlatamamak, düşündüğünü anlatamamak kısaca anlatamamak**ileri safhalarında vücudun, başlangıç olarakta ellerin dile gelmesi.
  • lanet bi şey.
    şu hayatta sevdiğim nadir şeylerden dördü yemek yemek, oje sürmek, keman çalmak ve lehim yapmak.
    hmınıkdımın titremesi dördüne de limon sıkıyor.
    zevk öldürücü, yaşam kalitesi düşürücü namussuz.
  • bir haftadır en ufak bir heyecanlanma durumunda başlayan, uzun süre de kalp çarpıntısıyla beraber devam eden titreşim halim. korkuyorum anne.

    bi de şu var, (bkz: #24638806)
    içimden bi ses "vedat milor'la dalga geçersen olacağı bu" diyo ya, hadi bakalım. in milor we trust.
  • cimrilikte, yakın ve uzak çevresine nam salmış bir tanıdığım, bir sohbet esnasında bana şunu söylemişti:
    "ben birşey alacağım zaman uzun uzun düşünüyorum, aceba alsam mı almasam mı diye. eğer almaya karar verirsem, bir o kadar da doğru karar verdim mi vermedim mi onu düşünüyorum".

    insanların, paraları gidecek diye psikolojilerinin bu şekilde bozulmasına, nazikçe el titremesi diyorlar işte.
  • keşke ellerim olmasa dersiniz, böylece yırtarım diye düşünürsünüz. alay edilme, yargılanma, suçlanma duygusu artırıyor bu haltı. herhalde tek devası başkalarının bakışlarını kale almamak. fakat çok hassas-duygusal insanlarda bu ne kadar mümkün olur bilinmez. ama yine de kendimize ait bir uzvun bize aksilik çıkarmasına izin vermeyeceğiz!
  • uykusuz gecen bi gecenin sonunda gun agarirken sigarasini tutturen bi insanin farkettigi durum. bi yandan kendinize acirken aslinda hos da buluyorsunuzdur: titreyen eller ve sigara
  • derste sunum yaparken; performans anksiyetesinin yansıması sonucu bonus olarak yüz kızarmasıyla birlikte olan ve hakikaten sinir bozan, utandıran bir durumdur.
hesabın var mı? giriş yap