• bi tek ben mi boyle dusunuyorum bilmem ama burdan bakinca manzara sanki istanbul bogazi'ni andiriyor.
  • su anda amerikan nufusunun %40lik bir bolumunun soyundan en az bir kisinin iliskilendirilebildigi ada. abd gocmenlik istatistiklerine bakarsaniz 1800lerden 1920'lere kadar abd'ye gocenlerin neredeyse %80-90'lik kismi avrupalilardan olusuyor. haliyle bu adamlar okyanusu diger yonden asip bati yakasindan giris yapmak yerine (ki o yillarda bati hala vahsi bati tadinda) atlantik uzerinden gemilerle gelmis. ellis adasinin acilmasiyla girislerin buyuk bolumu buradan yapilmis. gemilerle gelenlerden birinci ve ikinci sinif yolcular nasilsa bunlarin parasi vardir denilip eger bir hastaliklari yoksa ellis adasini gormeden ulkeye giris yaparmis ama alt sinif yolculari uzun yolculuktan sonra bir de buradaki testlere girmek zorundaymis. o yuzden hikayeleri cok bu adanin. gelen adamlarin cogunun elinde herhangi bir kafa kagidi falan yok, ingilizce bilmiyorlar dahi. adamlara saglik kontrolu yapiyorlarmis bir, bir de meslegini soruyorlar, cebine kendini idare edecek kadar parasi var mi diye bakiyorlar o kadar. gerisi buyur gir, iceride becerebilirse amerikan ruyasini yasamaya basliyor her biri. cesitli sebeplerden cok cok az bir bolum geri cevriliyor, onlar da buyuk oranla ya hastalar, ya da gercekten culsuzlar.
  • new york metrosu kazısından çıkan kayaların denize dökülmesiyle yapılmış hastane adası. göçmenlerle gelebilecek salgın hastalıkların şehre bulaşmaması için böyle bir şey düşünülmüş.
  • eğer bir gün yolunuz new york city'e bir şekilde düşerse mutlaka zaman ayırıp gitmeniz gereken, insana yokluğun, çaresizliğin, umudun ve yukarıda da bir yazarın belirttiği gibi "belki yiyecek bir ekmeğimiz olur" hissinin ne demek olduğunu dibine kadar hissettiren yerdir.

    eğer bir de orada görevli kocaman şapkalı göçmenlik bürosu memurlarının gelen ziyaretçilerle zaman zaman yaptığı canlandırmalara denk gelirseniz kendinizi bir an küçük vito andolini gibi hissetmeniz içten bile değildir.

    kısaca nyc'ye gidip hayran hayran gezerken o hayran olduğunuz şehirler ve özünde ülke kimlerin sırtında yükseldi mutlaka gidin görün.
  • ismi göçmenlerle anılan ve tarihi boyunca transit göçmen merkezi olarak kullanılan ellis adası, şehrin hudson körfezi ağzında yer alıyor.
    o tarihlerde 12 milyon göçmenin süreç boyunca bekletildiği adada yaklaşık 240 bin göçmen sağlık yahut yasal sebeplerden ötürü ülkesine geri gönderildi.
    son adım oluşu, halk arasında tüm umutların yitirilişini simgelediği için adaya heartbreak ısland yani kırık kalpler adası da deniyor.

    1892-1925 yılları arasında ellis adası’ndaki görevli olan augustus sherman, amerika birleşik devletleri‘ne girmeye teşebbüs eden sayısız göçmeni belgelemek için eşsiz bir şansa sahipti. çünkü eğitimsiz fotoğrafçının doğal bir yeteneği vardı; adaya düşen göçmenlerin birbirinden ilginç fotoğraflarını çekmek.

    işte augustus sherman tarafından çekilmiş, aralarında banka memuru bir türkün de bulunduğu ellis adasına yolu düşmüş göçmenlere ait portreler…

    türk banka muhafızı

    arnavut askeri

    isveçli iki çocuk

    afrikalı genç kız

    kazak askerleri

    guadeloupa'tan kaçan üç kadın

    hollandalı protestan kadınlar

    roman aile

    hollandalı iki kardeş

    yunan ordusunda görevli bir piyade

    birlikte göç etmiş bir iskoç topluluk

    gemideki toplu göçmen fotoğrafı

    bir grup göçmen adaya çıkarken

    adanın uzaktan görünümü
  • manhattan'dan kalkan feribotlar ozgurluk heykeline gittikten sonra bu adada da duruyor. gelmisken ziyaret edilmesinde fayda var. bir donem, abd'ye dogu yakasindan gelmis neredeyse butun gocmenlerin gecis/kontrol noktasi olmus bir yer.
  • 1892-1954 yılları arasında a.b.d.'ye göçmek isteyen insanlar ellis adası’nda sağlık kontrolünden geçtikten sonra uygun görülmeleri halinde ülkeye kabul ediliyordu. o tarihler arasında 22. 942'si türk olmak üzere 12 milyondan fazla göçmen ada üzerinden rüyalarını gerçekleştirmek için amerika birleşik devletleri'ne giriş yapmıştır.

    göçmenlerin ilginç yaşam hikayeleri, göç ederken kullandıkları taşıtlar, ana kıtaya yüzmeye çalışırken boğulup hayatını kaybeden yüzlercesi ve dahasının olduğu sergi belki de dünya üzerinde başka hiçbir ülkede bulunmayan bu transit merkezinin tarihine ışık tutuyor.

    edit: imla
  • bu ada ile ilgili şöyle bir anekdot mevcuttur. 1834 yılında amerikan yüksek mahkemesi kararıyla new jersey ve new york arasındaki tartışmalı deniz sınırını hudson körfezi ve yukarı new york körfezi arasında tam ortadan çizilmişti. bu sınıra uygun olmayan iki nokta liberty adası (özgürlük heykeli’nin bulunduğu ada) ve ellis adası’nı new york eyaletine bağlanmıştır. bu karardan memnun olmayan new jersey yönetimi uzun bir itiraz sürecinden sonra başarısız olmuştur.

    bu kararın üzerinden geçen uzun yıllarda adanın işlevi göz önüne alındığında normal olan bir deniz doldurma ile ada genişletme başlanmıştı. sırası ile 1890, 1897, 1907,1920 ve 1954 yıllarında yeni binalar ve iskeleler için genişletilen ada günümüzdeki şeklini almasına karşın ilk halinin yaklaşık 3,5 katı büyümüştü. 1997 yılı geldiğinde new jersey, new york eyaletine dava açarak anlaşmaya göre adanın denizden kazanılan bütün topraklarının nj’ye ait olduğunu iddia etti. 1 yıl gibi bir süre süren davadan sonra mahkeme 26 mayıs 1998 yılında nj’yi haklı buldu. bu kararla birlikte adanın asıl şeklini içine alan ana salon ve ek binalar ile mutfak, kafeterya bölümü new york eyaletine aitken adanın geri kalan bütün bölgeleri new jersey eyaletine aittir.
  • bakmayalım hollywood filmlerinde cilalanıp bayrak edildiğine; maruz kaldıkları muameleden dolayı, vaktiyle pek çok göçmen tarafından, "gözyaşları adası" olarak isimlendirilmiş. "anadolu'dan yeni dünya'ya" kitabında öyle bahsediliyor.*
  • özellikle ikinci dünya savaşının olduğu dönemlerde doğu avrupa'dan gelen yahudi göçmenlerin yerleştirildiği ilk yerleske.
hesabın var mı? giriş yap