15 entry daha
  • 2005 yılı mahsulu abd / almanya ortak yapımı bir rob zombie filmi. "house of 1000 corpses 2" ve "house of 2000 corpses" isimleriyle de bilinir.

    müzik piyasasında kendine haklı bir ün edinen üstadın başka bir kulvarda (sinemada) koşturduğu ikinci at oluyor bu. çevirdiği ilk filmi -house of 1000 corpses (2003)- izlediğimizde gördüğümüz şu oldu; birçok hollywood filminin başına geldiği üzere, produktörlerin gazabına uğramış bir ilk film. bu ilk filmi izleyen birçokları gibi ben de filmden nefret etmiştim. (#8745753) ama devam filmini kendi imkanları ile çekeceğini duyuran rob zombie beni büyük bir beklenti içine sokmuştu ki bu beklentinin yersiz olmadığını filmi izledikten sonra açıkca gördüm.
    filmin konusunu, müziğini, şiddet dozunu, herşeyi bir kenara bırakın. (zaten bunlar hakkında yeterince yorum yapıldı.) bence finale doğru bir "çiftlikte işkence" bölümü var ki, bu bölümde yönetmen rob zombieizleyici ile oynamaya başlıyor, dahi bir yönetmen olduğunun/olacağının sinyallerini veriyor, sadece o sahneleri izleme lüksü için bile bu filme "çok iyi" diyebilirim. ne oluyor bu "çiftlikte işkence" bölümünde?

    --- spoiler ---

    filmin başladığı ilk andan itibaren (hatta ilk filmi düşünürsek o filmin başından beri) işledikleri birbirinden iğrenç cinayetler ile haklı olarak bütün antipatiyi (hatta daha da ileri giderek nefreti diyebilirim) üzerine toplayan karakterler (firefly ailesi diyelim), bu bölümün başlaması ile birden kurban durumuna düşüyorlar, ve o sahnelerin öyle ağdalı bir sunuşu var ki, yönetmen bütün gücüyle izleyiciyi firefly ailesi ile özdeşleşmeye zorluyor. ne kadar çabalarsak çabalayalım bu durumdan kendimizi kurtaramıyoruz ve o özdeşleşme tamamen gerçekleştiğinde şerifin boynunun kırılması ile kendimize geliyoruz. kendim için söyleyeyim: bir anda kendimi ekrana boş boş bakarken buldum. garip bir pişmanlık içinde filmi izlemeye devam ettim. yaşanası bir tecrübe diyorum ben...

    --- spoiler ---
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap