• izleyiciye ilk önce "haksız şiddete karşı uygulanan şiddet haklıdır" fikrini edindiren, ama bunu uç bir noktalara taşıyıp izleyicinin film esnasında kendisiyle çelişmesini sağlayan sanat eseri.

    birçok rob zombie eserindeki gibi (şarkı, film vs..) tanrıya ya da şeytana körü körüne ve sapkınca bağlı olmanın aslında çok da farklı şeyler olmadıklarını gösterir bize. zira biri "i'm doing devil's work" der, diğeri de "i'm going to kill you all in the name of the lord" , nedir ki hakikaten iki sapıklık arasındaki fark?
  • filmden aklimda kalan tekerlememsi. yamulduysam duzeltin..
    chinese japanese
    dirty knees
    look at these

    ayrica hakkinda yazilan entryleri okuduktan sonra kendimi midesizlikle sucladigim film. gayet de rahat seyretmistim. sadece resimlerine bakmistim zaten*. (bkz: anladin sen onu)

    edit: special thanks to klustwu ukaga
  • alabildigine fuck iceren filmler listesini toplamda 560 fuck kopartmada 5.13 fuck/dakika ile alt ust etmistir.
  • rob zombie nin yonettigi bi korku filmi. cok degisik bi filme benziyor. rob zombie nin i$in icinde olmasi merak uyandiriyor.
    trailiri icin:
    http://www.apple.com/…ions_gate/the_devils_rejects/
  • pek bir halta benzemediğim fakat sarışın kızın söylediği şu dizelerin dilime takıldığı film:

    chinese japanese
    dirty knees
    look at these

    bu arada söylerken de kendini elliyor edepsiz.
  • the devil's rejects, rob zombie'nin en iyi eseridir. cesur, şiddetli, komik ve yürek burkan. house of 1000 corpses'un (2003) devamı niteliğindeki bu devam filminde karakterler olarak son derece ileri giden kaptan spaulding (sid haig), baby (sheri moon zombie) ve otis (bill moseley) için mükemmele yakın bir uğurlama. the devil's rejects'i izlediyseniz , son sahnenin ne kadar yerinde ve şaşırtıcı derecede hareketli olduğunu hatırlayacaksınız. herhangi bir devam filmi o anı mahveder. elimizdeki devam filmi cehennemden 3 (2019) o anı mahvediyor. karakterler için daha fazla söze gerek yok.
  • oldukça sıradışı ve rahatsız edici bir filmle başbaşa kalmak isteyenler için bire bir. bir de rob zombie fanlığınız varsa kaçmaz. bu filmde beğendiğim şey görüntü, müziklerin filme uygulanışıydı. oyuncular gerçekten iyi, ama filmin film olduğunu size söyleyen, sırıtan tek karakter sheriff wydell olmuş gibi geldi bana.
    bu kadar güleceğimi ise hiç ama hiç düşünmemiştim. diyalogların bazıları hakikaten beni benden almıştır.

    --- spoiler ---
    sid haig in canlandırdığı captain spaulding karakterinin, anneyi tek yumrukla yere serdikten sonra çocukla konuştuğu sahne görülmeye değer.
    --- spoiler ---
  • rob zombieye daha çok saygı duymamı sağlamış filmdir. onun diğer filmlerindeki gibi şiddet, cinsellik, kan, dehşet vs her vazgeçilmezi içermesiyle birlikte aile sevgisini tüm bu konularla birleştirebilme yeteneğine hayran etmektedir bizleri. o muhteşem soundtrackların etkisiyle de film boyunca kendinizi bu manyak, ruh hastası aileye sempati beslerken ve onlar deliliklere devam ettikçe sizin de sadistik bir zevk almaya başlamanıza neden olmaktadır. kısacası rob zombie sadist katillere karşı bir sempati yaratmak istemiş ve bunu başarmıştır. rob abimizin de güzeller güzeli zevcesini bu filminde de gözler önüne sermesi de ayrı bir güzellik katmıştır filme, kan ve cinayet temaları size itici gelmiyorsa izlenmesi şiddetle tavsiye edilir.
  • 2005 yılı mahsulu abd / almanya ortak yapımı bir rob zombie filmi. "house of 1000 corpses 2" ve "house of 2000 corpses" isimleriyle de bilinir.

    müzik piyasasında kendine haklı bir ün edinen üstadın başka bir kulvarda (sinemada) koşturduğu ikinci at oluyor bu. çevirdiği ilk filmi -house of 1000 corpses (2003)- izlediğimizde gördüğümüz şu oldu; birçok hollywood filminin başına geldiği üzere, produktörlerin gazabına uğramış bir ilk film. bu ilk filmi izleyen birçokları gibi ben de filmden nefret etmiştim. (#8745753) ama devam filmini kendi imkanları ile çekeceğini duyuran rob zombie beni büyük bir beklenti içine sokmuştu ki bu beklentinin yersiz olmadığını filmi izledikten sonra açıkca gördüm.
    filmin konusunu, müziğini, şiddet dozunu, herşeyi bir kenara bırakın. (zaten bunlar hakkında yeterince yorum yapıldı.) bence finale doğru bir "çiftlikte işkence" bölümü var ki, bu bölümde yönetmen rob zombieizleyici ile oynamaya başlıyor, dahi bir yönetmen olduğunun/olacağının sinyallerini veriyor, sadece o sahneleri izleme lüksü için bile bu filme "çok iyi" diyebilirim. ne oluyor bu "çiftlikte işkence" bölümünde?

    --- spoiler ---

    filmin başladığı ilk andan itibaren (hatta ilk filmi düşünürsek o filmin başından beri) işledikleri birbirinden iğrenç cinayetler ile haklı olarak bütün antipatiyi (hatta daha da ileri giderek nefreti diyebilirim) üzerine toplayan karakterler (firefly ailesi diyelim), bu bölümün başlaması ile birden kurban durumuna düşüyorlar, ve o sahnelerin öyle ağdalı bir sunuşu var ki, yönetmen bütün gücüyle izleyiciyi firefly ailesi ile özdeşleşmeye zorluyor. ne kadar çabalarsak çabalayalım bu durumdan kendimizi kurtaramıyoruz ve o özdeşleşme tamamen gerçekleştiğinde şerifin boynunun kırılması ile kendimize geliyoruz. kendim için söyleyeyim: bir anda kendimi ekrana boş boş bakarken buldum. garip bir pişmanlık içinde filmi izlemeye devam ettim. yaşanası bir tecrübe diyorum ben...

    --- spoiler ---
  • koskoca bir ohannesburger.siddet filmi diye bir cesit vardi ama vahset filmi diye birsey yoktu.rob zombie denen arizali abi,seyirciyi kan golune sokup cikartip birde ustune kusuyor.david lynch filmlerinde bile goremeyecigimiz tipten texas li psikopatlarin arasinda kipkirmizi ve simsiyah renklerde bir sadizmin doruklarina cikip asagi bir turlu inemiyoruz.
    iyi ya da kotu ama bence benzersiz..

    kult + vahset + delilik + psikopati + birazda sinema = the devil s rejects !!!
hesabın var mı? giriş yap