206 entry daha
  • kendisini aralıklarla takip eden biri olarak üslubu tavrı tarzı hususunda ekseriyetle bıkkın, aniden nükseden zıvanadan çıkan hayret ettiğim hoyrat bir hali var. asıl garipsediğim ruh halinde dokunsalar ağlayacak bir hava hakim. bu halini ne kadar garipsesem de iştahla da merak etmedim. motivasyon için davet edildiği konferansta hayat hikayesinden bahsettiğinde tavrına hakim olan havayı anlıyorsunuz. 6 7 ay gibi kısa süren bi evlilik, akabinde annesinin intiharı ("düşünsene sabah kalkıyorsun annen gözünün önünde ipte asılı vaziyette") ve hayatını, hareket alanını kısıtlayan bağırsak hastalığı. öyle ki bu hastalık çok sevdiği futbolu da oynamasına mani olmuş.. böylesi zorluklar yaşayan birinin bu ruh halinde gayet tabii.
    mustafa hoca aslında hiç ilahiyatçı olmak istememiş hatta tercihlerinde bir tane bile ilahiyat yokmuş hukuk siyasal vs yazmış. fakat babası başa ilahiyat yazmazsan babalık hakkımı helal etmem deyince yazmış ve kazanmış. babası iskender paşa dergahına emanet ediyor bi süre sonra oradan kovuluyor ardından yurttada çağdaş ilerici öğrenciler hocaya ilahiyatçı olması sebebiyle böcek gibi bakıyorlarmış. anlayacağınız ne isa'ya ne musa'ya yaranabilmiş..
    akademi süreci var ki evlere şenlik! araştırma görevlisi olduğuna bi dakika sevinemeden dönemin rektörün şantajları.. bu süreçte önüne onca engel çıkmasına rağmen yılmamış. iyi ki de yılmamış..
    hocanın tekelci, yegane hakikatin kendisi olduğu gibi bi tavrı yok. herkesten her şeyden bi şeyler öğrenilebileceği kanaatinde. keşke her türlü farklılığı, her kesim birbirine karşı (rahmet) zenginlik olarak addedebilse.
637 entry daha
hesabın var mı? giriş yap