4125 entry daha
  • dizinin gidişatını çok beğenen birisi değilim. hatta bana soracak olursanız dizi 1. sezonda bırakmalıydı çünkü ben westworld'ü felsefesinden ötürü, anlam dünyasından ötürü seviyordum. çok katmanlı yapısını tamamen aksiyon dizisi haline getirme yolunda emin adımlarla ilerliyor. buna rağmen üçüncü sezondaki ed harris diyalogları (daha doğrusu monologları) efsane olmuş ve sırf bu yüzden izlediğime pişman olmadım.

    dizinin hayatıma etki ettiği en önemli iki diyalogu sizlerle paylaşmak istiyorum.

    --- spoiler ---

    ilk sezonun 5. bölümünün 50. dakikalarında ford (anthony hopkins) ile man in black (ed harris) arasında şöyle bir diyalog geçiyor.

    mib: hikâyelerini biraz süsleyerek şekillendirdim.bu yerde gerçek bir kötünün eksikliğini daima hissettim. bu yüzden naçizane bir katkı yaptım. hayal gücümün senin gibi birini yaratmak için bile yetersiz olduğunu kabul etmeliyim.

    ford: bununla birlikte aciliyet karaktere pek uymuyor. belli bir kaygıyı açığa vuruyor. diğer yandan wyatt yeni bir şey.

    mib: turistlerin evdeki duvarlarını süsleyecek başka bir karakter mi? yoksa sonunda şayan bir düşman mı yaptın? beni labirentin merkezini bulmaktan alıkoyabilir mi? orada ne bulmayı umuyorsun? varlığının sebebini biliyor musun teddy? senin hiç görmeyeceğin dışarıdaki dünya bereketliydi. hayatlarına sıkı sıkıya bağlı şişman, yumuşak memeli insanların biri hariç tüm ihtiyaçları giderilir: amaç, anlam. bu yüzden buraya gelirler. biraz korkarlar, biraz heyecanlanırlar... ...bazı olumlu saçmalıklardan nazikçe hoşlanırlar. sonra da siktiriboktan bir fotoğraf çekip evlerine dönerler. ancak ben tüm bunların altında daha derin bir anlam yattığını düşünüyorum. bunu yaratan adamın belirtmek istediği bir şey. hakiki bir şey.

    --- spoiler ---

    yukarıdaki diyaloğa ilk başta çok normal bir diyalog gibi bakabilirsiniz fakat bunun derinine indiğinizde hz. adem yaratıldığı zaman tanrı ile iblisin konuşması olduğunu göreceksiniz. wyatt diye bahsedilenin adem veya insan olduğunu anlamak zor olmasa gerek. şeytan öyle kibirli bir varlık ki, tanrının adem'i bile kendisini kıskandırmak için yarattığını ve tüm senaryonun sırf kendisi için yaratıldığını düşünüyor ve tanrısının da zevkine güveniyor. westworld'ün ilk sezonunda bunu rahatlıkla görebiliyoruz. şeytanın da tüm herkes gibi bir anlam arayışı mevcut.

    --- spoiler ---

    3. sezon 6. bölümün 8. dakikasında da man in black grup terapisindehayatın anlamı üzerine yapılan sohbette şunu diyor.

    mib: bence, insanlık boşluğa çarpıp duran çamur topunundaki sikik bakteri katmanından başka şey değil. şayet bir tanrı var olsaydı, sanırım uzun zaman önce bizden umudunu keserdi. bize bir cennet verdi kazıp çıkardık ve yaktık. sarf edip atarız, kullanıp yok ederiz. bu gezegenden değerli her şeyi koparıp aldıktan sonra... ...burada küçük bir kül yığınının üzerinde oturmuş... ..."niye buradayız?" diye kendimize soruyoruz. amacınızın ne olduğuyla ilgili düşüncemi bilmek ister misiniz? çok aşikâr. bu gezegenin entropik ölümünü hızlandırmak için... ...diğer herkesle birlikte buradasınız. keşmekşe çanak tutmak için. bir cesedi yiyen larvalarız.
    --- spoiler ---

    1. sezonda umutla bir şeyler arayan şeytan ve her şeyin kendisi için yaratıldığını düşünen şeytan hayatın anlamsızlığını kabullenen hakikat yolcusu olmuş. bence en iyi karakter gelişimi man in black'te oldu. hayatta böyle işte. ilk başta kendini inandırıyorsun, şeytan da olsan insan da olsan ne olursan ol bir anlam arayışına giriyorsun. büyük ihtimalle bu arayışa girenlerin çoğu kendisini bir şeye inandıramıyor ve böyle bir sonuca varıyor. 3. sezonu sırf bu diyalog yüzünden izlemek beni oldukça memnun etti.
621 entry daha
hesabın var mı? giriş yap