802 entry daha
  • insanın derinliklerine yaptığı ruhsal yolculuğunu anlatan filmdir. ruhsal yolculuk teması filmin başından sonuna kadar ifade edilmektedir. bu yazıda elimden geldiğince size filmi bu yönden anlatmaya çalışacağım.

    the dawn of man (insanın şafağı - uyanışı)

    filmin bu bölümünde insanın iki şafağı vardır. insanın ilk şafağıyla beraber gördüğümüz maymunlar insanın şafağının yani kökeninin maymunlar ile başladığını ifade eder. bu dönemde maymunlar yani filmdeki ifadesiyle insanlar bir akla(mind) sahip değildir, tamamen içgüdüleri ile hareket etmektedir. (bu kısımda gördüğümüz maymunları, filmde insanı ifade ettiği için insan olarak anlatacağım). insanın içgüdüleriyle hareket ettiğini de savaş ya da kaç tepkilerinden görmekteyiz. yaban domuzuna karşı saldırgan tutum sergilerken saldıran leopara karşı kaçmaktadırlar.

    ilerleyen bölümlerde insandaki savaş ya da kaç tepkisinin farklı türlere karşı gösterilen tepki olmasının yanında, su birikintisine yani bir bölgeye sahip olmak için kendi türü ile mücadelesinde de görmekteyiz.

    akşam olduğunda ise insanlar arkadan gelecek tehlikelere karşı sırtlarını bir kayaya yaslamış, dip dibe sıralanmışlardır ve tedirginlikleri yüzlerinden okunmaktadır. gece sahnesinde gösterilen son maymun sağına soluna tedirginlikle bakar ve en son gözlerini gökyüzüne çevirir. o sahnenin ardından ikinci şafağa geçeriz.

    ilk şafakta anlatılan insanın kökeninin ardından ikinci şafakla beraber görünen monolit ile insanın uyanışını görmekteyiz. bu uyanış ilerleyen bölümde gelişecek olan ruhsal yolculuğun ilk adımı olan ruhsal uyanıştır. henüz akla sahip olmayan insan önceki gecenin korkularının ardından içgüdüleri ile içerisindeki öz (soul) olan tanrı'yı açığa çıkarmıştır (gece sahnelerinde tedirginlikleri sırasında gözlerinin gökyüzüne çevrilmesi de bu durumu destekler) bu sahnede gördüğümüz monolit de tanrı sembolüdür. insanın korkuları tanrı'yı yaratan etmen olmuştur.

    hristiyan biliminde tanrı'nın tanımı da sonsuz akıl (infinite mind), sonsuz öz (infinite soul) ve sonsuz ruhtur (infinite spirit) kaynak 1 2. her insan kendi içerisinde bulunan tanrı ile beraber sonsuz akla, sonsuz öze ve sonsuz ruha sahiptir. henüz akla sahip olmayan insan, içindeki (sonsuz akla sahip) tanrı'yı açığa çıkarmasıyla beraber, kemiği silah olarak kullanmaya yani akıl sahibi olmaya başlar (kemiği silah olarak kullanmadan önce kemiklerin başında dururken monolitin tekrar gösterilmesi bu durumu desteklemektedir).

    insanın akıl sahibi olması da onu diğer türler arasında üstün kılar, sahip olduğu kemik ile yaban domuzunu öldürür ve yiyecek ihtiyacını karşılar. kendi türleri arasındaki bölge savaşında da da akıl sahibi olan diğer tarafa üstünlük kurar. akıl sahibi olmanın sembolü ilk başta kemiktir, filmin çekildiği dönemdeki akıl sahibi olmanın sembolü de kemiğin fırlatılmasıyla dönüşen uzay aracıdır (amerikalı olan yönetmenimiz bu sahne geçişinde uzay yarışındaki taraflardan biri olan milletini övmektedir).

    ay yolculuğu

    ay yolculuğunda ruhsal yolculuğun ilki gerçekleştirilir. ay yolculuğu diğer yolculukların başlangıcıdır, bu yolculuk diğerlerinden daha kısa sürelidir ve ilerleyen yolculuklara hazırlayan bir yolculuktur. bu durum ruhsal yolculuk açısından da aynı şekildedir.

    filmde ay yolculuğuna çıkan kişi dr. floyd'tur. ay yolculuğuna gitmeden önce kızı ile konuşmasındaki diyaloglara yer vereceğim.

    dr. floyd: "üzgünüm canım, ama gelemiyorum."
    kızı: "neden?"
    dr. floyd: "biliyorsun, baba seyahate çıkıyor." (daddy is traveling)

    burada floyd'un çıkacağı seyahat, astral seyahat (astral travel) olacaktır. tabi sadece bu diyalogtan ruhsal yolculuk yorumu yapmamız çok temelsiz kalır. dr. floyd'un kızı ile diyaloglarının devamında

    dr. floyd: doğum günün için aklına başka bir şey gelmiyor mu? özel bir şey?
    kızı: bush baby.

    bush baby öncelikle primattır, ve insanlar uzayda da olsa atalarını unutmaması gerektiğini ifade eder. ayrıca bush kelimesinin esrar anlamı da vardır. dr. floyd'un çıkacağı ruhsal yolculuk esrar ile olacaktır. uzay yolculuğunun ilk adımının dünya'ya en yakın gök cismi olan ay olması gibi uyuşturucunun da ilk adımı en hafif uyuşturucu olan esrardır.

    ilerleyen sahnede dr. floyd sovyet ekibi elena ve diğerleri ile karşılaşır. aralarında geçen diyaloglarda

    dr. floyd: "sizler ne tarafa? yukarı mı, aşağı mı?" (up or down?)
    elena: "eve gidiyoruz"

    burada diyaloglarda iki anlam gizlenmiştir. ilki kemiğin fırlatılmasıyla gerçekleşen sahne geçişinde amerikalı yönetmenimizin milletini övmesinin yanında, bu diyalogta dr. floyd aya giderken sovyet ekibin eve gitmesiyle yönetmenimiz bu sefer hedef göstererek uzay yarışında zaferi kazanan/kazanacak tarafı işaret etmektedir.

    ikinci olarak da eve gidecek yani alçalacak (down) sovyetlerin yanında aya gidecek olan dr. floyd yükselecektir (up). yükselmek ve alçalmak ifadeleri de uyuşturucu kullanımıyla ruh halinin yükselip alçalması için de kullanılmakta. buradan yükselecek dr. floyd'un ruhsal yolculuğa çıkacağı tekrarlanmaktadır.

    ilerleyen sahnelerde dr. floyd'un içinde bulunduğu uzay aracı aya iner. ancak bu uzay aracı garip bir şekilde insan silüetini andırmaktadır. uzay aracının insan silüetinde olması yolculuğun uzay aracıyla gerçekleştirilmediği, yolculuğu yapanın insan olduğu; bu yolculuğun da ruhsal yolculuk olduğunu desteklemektedir.

    şimdi de ay'daki monolit sahnesine gelelim. dünya'daki monolit gibi, buradaki monolit ile de aya çıkan insan içindeki sonsuz akla ve sonsuz öze sahip olan tanrı'yı tekrar açığa çıkarmaktadır. bir sonraki yolculuk daha çok akıl gerektiren, ruhsal yolculuk olarak insanın içerisindeki özün daha derinliklerine ulaşmasını sağlayacak; ay yolculuğundan daha uzun sürecek olan jüpiter görevi olacaktır.

    jupiter mission (jüpiter görevi)

    jüpiter görevinde gemide 6 mürettebat bulunmaktadır. mürettebatın 3'ü gemide uyutulmaktadır. uyutulmayan iki mürettebat, komutan dr. david bowman ve yardımcısı dr. frank poole'dur. gemide bulunan altıncı mürettebat ise yapay zekaya sahip hal 9000 bilgisayarıdır.

    şimdi biraz hal 9000'den bahsetmek istiyorum. bilgisayar olan hal'in vücut bulmuş hali bize mercek içerisindeki kırmızı noktaya sahip göz olarak aktarılır. bu göz uzay gemisinin belirli noktalarında, uzay gemisinin tüm noktalarını görebilecek şekilde mevcuttur. david bowman ve yardımcısının hal'den gizli konuşmak için hazneye girmesi de bunu doğrulamaktadır. hal, gemideki bütün çalışma sistemiyle ilgilenir, geminin beyni ve sinir sistemidir ve uyutulan üç mürettebat onun sorumluluğundadır. ayrıca satranç sahnesiyle de hal'in gemideki mürettebattan daha yüksek akla sahip olduğunu görürüz.

    insan içerisindeki sonsuz akla sahip tanrı'yı açığa çıkararak bu teknolojiye ulaşmıştır. uzaya çıkmış, aya gitmiştir ve jüpiter'e ilk insanlı yolculuklarını gerçekleştirmektedir. ancak sonsuz akla sahip tanrı'yı açığa çıkararak yaptıkları bu uzay gemisinin yönetimi için yapay bir tanrı oluşturmuşlardır. bu yapay tanrı biraz önceden de belirttiğim gibi gemi içerisindeki her şey gören göze sahiptir (bkz: eye of providence) (bkz: all-seeing eye of god). bunun yanında gemideki tüm çalışma sistemini yönetecek güce sahiptir. ayrıca gemideki uyutulan mürettebatı kontrol edebilmektedir, hatta onları öldürebilecek güce sahiptir.

    hal'in kontrol edebildiği uyutulan mürettebat için dünya ile yapılan röportaj sırasında şöyle bir diyalog geçer.

    muhabir: "dr. poole, uyutulmak nasıl bir şey?"
    dr. poole: "aynı, derin uykuya dalmak gibi. zaman duygusu kalmaz. tek fark, düş görülmemesidir."

    burada uyutulanları ve uyutulmayanları ayrı ayrı inceleyeceğim. öncelikle uyutulanların düş görmediği belirtiliyor. ruhsal yolculuk olarak ifade ettiğimiz astral seyahat, uyuşturucu etkisiyle yapıldığı gibi, uyku sırasında da bilinçsiz şekilde yapılır. uyku sırasında yapılan astral seyahat de rüya olarak algılanır. filmde uyutulanların rüya görmemesinin nedeni de ruhsal yolculuğa çıkmadıkları içindir.

    bunu, uyutulanların yapay tanrı olarak yorumladığımız hal'in yönetmesi ile birleştirelim: uyutulanlar, ruhsal seyahat ile içlerindeki tanrı'ya ulaşamayan, kendilerinin yarattığı yapay tanrı'nın onları yönettiği insanlardır. bu durum sadece uzay gemisindeki insanlar için değil, dünyadaki insanlar için de ifade edilmektedir. bu da filmin dinlere olan eleştirel yaklaşımını göstermektedir.

    diğer yandan uyutulmayanlar ise normal şekilde uyuyup derin uykuya dalan, fakat düş gören yani ruhsal yolculuğa çıkan insanlardır. ayrıca hem uyutulanlar, hem de derin uykuya dalıp rüya görenler için zaman duygusunun kalmayacağı ifade edilmekte. zaman duygusu kalmaması da ruhsal seyahat için kullanılan uyuşturucularda zaman algısının yitirilmesi durumudur. uyuşturucu kullanımı ile yaşanan yoğunluk durumu, kısa bir zaman aralığında çok şey yapıldığı, geçen zamanın uzun olduğu hissini verir.

    uyutulmayan dr. david bowman ve yardımcısı dr. frank poole'un hal ile olan sahnelerine değineceğim. ilk başta david ile frank'in hal ile ilgili sorunları yoktur. frank hal ile satranç oynar, david yaptığı resmi ona gösterir ve birbirleriyle olan diyalogları normaldir. david yaptığı resmi gösterdikten sonra hal ona kişisel bir soru sorar:

    hal: "son zamanlarda bu görevle ilgili fikirlerini değiştirdin mi diye merak ediyorum."
    david: "ne demek istiyorsun?"
    hal: "şey, anlatması zor. belki de, ben kendi fikirlerimi sana yordum. eminim ki, söylediklerimde doğruluk payı olduğuna katılıyorsun."

    ile devam eden diyalogla hal, bu görev hakkında olumsuz fikirlerini david ile paylaşır. bir yandan da aslında david'in görev hakkındaki düşüncelerini kendi düşündüğü yönde değiştirmeye çalışmaktadır. peki david'in düşüncelerini niye değiştirmeye çalışmaktadır?

    yapılan bu görevin alt metinde ruhsal yolculuk görevi olduğunu biliyoruz. ruhsal yolculuğa çıkanlar da uyutulmayıp rüya gören kişilerdi. işte yapay tanrı olan hal de ruhsal yolculuğa çıkanları bu yolculuktan vazgeçirip rüya görmemesini sağlamaya yani uyutmaya çalışmaktadır.

    bu diyalogların hemen ardından hal, ae-35 biriminden hata sinyali aldığını bildirir. ancak hataya müdahale edip sonrasında kontrol ettiklerinde bir hatanın olmadığını görürler. daha önce hal 9000'in bir hata yaptığı görülmemiştir. hal 9000'in dünya'daki ikizinden de uzaydaki hal'in hata tespitinde arıza olduğu bilgisi gelmiştir.

    bu noktada yolculuğa çıkanların yani uyutulmayanların yapay tanrısı'nda sorun çıkmıştır. yani yolculuğa çıkan david ve frank içlerinde tanrı'yı sorgulamaya başlamışlardır. yolculuğa çıkmayan, dünya'daki insanların yapay tanrı'sında sorun yoktur, yolculuğa çıkmayan dünya'dakilerin tanrı inancında bir değişiklik olmamıştır. uzay mekiğinde uyutulanlar gibi fiziksel olarak uyutulmasalar da dünyadakiler de uyutulan kişilerdir.

    önümüzdeki iki paragrafta filmle ilgili sahnelere yer verip devamında bu kısımdaki fikri açıklayacağım. david ile frank, hal'in gözlerinden kaçmak ve onun duymamasını sağlamak için hazneye girerler. hal'in hata yapıp yapmadığı üzerine konuşurlar ve hata yaptıysa bağlantılarını koparmayı düşünmektedirler. ancak yine de hata yaptıklarından tam olarak emin olamazlar, çünkü bu zamana kadar hal 9000 serisi kusursuzdur. hata yaptığından emin olmak için çıkardıkları birimi tekrar takmaya karar verirler, bu sayede gerçekten hata olup olmadığını görebileceklerdir. eğer hata yaptıysa hal'in gemi üzerindeki kontrolünü azaltmak için beyin faaliyetlerini durduracaklardır. bu sırada hal onları duyamasa da dudak okuyarak onların planlarını öğrenmiştir.

    devamında frank birimi takmak için çıktığında, hal kendisinin yönettiği haznenin mekanik kolu ile onu uzay boşluğuna savurur. bunun üzerine ne olduğunu anlayamayan david de frank'i kurtarmak için gemiden ayrılır ve ikisi de hal'in tuzağına düşer. david, frank'i kurtardıktan sonra hazne ile beraber uzay gemisinin kapısına gelir ancak direktiflerine rağmen hal kapıyı onlara açmaz. bu sırada hal gemideki uyutulanların yaşamsal faaliyetlerine son verir. david, manuel olarak uzay mekiğine girebilmek için haznenin mekanik kollarını kullanmak adına frank'i uzay boşluğuna bırakmak zorunda kalır ve kendisi uzay mekiğine girerek hal'in beyin faaliyetlerini durdurur.

    bu iki paragrafın öncesinde, yolculuğa çıkan david ile frank tanrı'yı sorgulamaya başlamışlardı. bu paragrafta bahsettiğim sahnelerde tanrı'yı sorgulamalarına rağmen bu zamana kadar zihinlerinde oluşan tanrı imgesinden (kudretinden) dolayı onu inkar edemezler. kesin kanıya varmak için sorgulamalarına devam etmek durumundadırlar. ancak bu sorgulama süreci kolay değildir. sorgulama sürecinde tanrı'ya inanlarla inanmayanlar karşı karşıya gelir, birbiriyle mücadele eder (karşılaşma ile hem ruhsal mücadele hem de fiziki mücadele ifade edilir). karşılaşma sırasında iki taraftan da kayıplar verilir. bu durum tarihte de aynı şekilde olmuştur, yarattığımız yapay tanrı/tanrılar adına yapılan savaşlarda birçok insan ölmüştür. yolculuğa çıkıp tanrı'yı sorgulayan david adına yaşanan bu durum şu sonucu doğurmuştur: sorgulamaya başladıktan sonra yapay tanrı'nın onun ruhsal yolculuğu ile ulaşacağı tanrı için bir engel olduğunu, ayrıca önceden düşündüğü gibi onun kusursuz ve kudretli olmadığını görmüştür. bunun sonucunda da hal'in beyin faaliyetlerine son vererek yapay tanrı inancından tamamen uzaklaşmıştır.

    ay yolculuğunda gerçekleştirilen ruhsal yolculuğun esrar olduğunun çıkarımını filmdeki diyaloglar ile yapmıştık. jüpiter görevindeki ruhsal yolculuğun ne ile yapıldığını anlamak için de filmde yakalayabileceğimiz bir detay vardır. david ve frank uzay gemisinin dışına çıkarken giydikleri astronot kıyafetinin kaskında gözü andıran iki nokta vardır. astronotların gerçek gözleri olmayan bu gözler filmdeki birkaç sahnede kameraya çevrilir ve astronotlar bize bakıyormuş hissi verir 1 2 3.

    bu yalancı gözlere paralel olarak tırtıl türlerinden bazıları da astronotlar gibi yalancı gözlere sahiptir. bu türlerden birinin ismi spicebush swallowtail caterpillardır. esrar olarak yorumladığımız diyalogtaki dr. floyd'un kızının istediği hediyenin bush baby olmasının ve bush kelimesinin bir anlamının esrar olmasının yanında bu tırtıl türünün ismi de bush ifadesine sahiptir.

    yalancı gözlerle ifade edilen tırtıl (caterpillar)ın ardından, ruhsal yolculukta kullanılan uyuşturucu anlamak adına alice harikalar diyarında masalına geçeceğiz. çok ayrıntıya girmeden bu masalda da tırtıl karakteri olduğu ve tırtılın bir mantarın üzerinde nargile (hookah) içtiği bir kısım vardır. bu masal ile ilgili 1960'lı yıllarda kitabın bu kısmında magic mushroomun anlatıldığına dair yorumlamalar yapılmıştır. ayrıca o dönem şarkılarından 1967 çıkış tarihli white rabbit'te de hikaye bu açıdan anlatılmaktadır. sonuç olarak jüpiter görevinde yapılan bu yolculuk da magic mushroom kullanımıyla olmuştur.

    ayrıca bu yolculukta magic mushroom dışında kullanılan ikinci bir uyuşturucu örneği daha mevcuttur. astronotların bize bakıyormuş hissinin verildiği karelerden paylaştığım 3 numaralı karede diğer iki kareden farklı olarak astronotun kaskına yansıyan hal'in terminalleri, astronotun kaskında gözlerin yanında diş de olduğu izlenimi verir. tırtıl türlerinden de dişleri varmış izlenimi veren bir tür vardır, o tür phyllodes imperialistir. fotoğrafına bakarsanız astorotun kaskındaki yansımaya benzediği görülebilir.

    bu tırtıl türünün gerçek olmayan yüzü de şaman maskelerini andırmaktadır. şamanlar da doğadan topladıkları otlardan uyuşturucu etkisi yaratan iksirler yapmışlardır. bu iksirlerin en bilineni de ayahuascadır.

    jupiter and beyond the infinite (jüpiter ve sonsuzluğun ötesi)

    hristiyan biliminde tanrı'nın tanımı sonsuz akıl (infinite mind), sonsuz öz (infinite soul) ve sonsuz ruhtu (infinite spirit). david hal'in beyin faaliyetlerine son verip dini yönden tanrı inancından kurtularak sınırlarından arınmış, filmdeki ifadesiyle tanrı'nın dini yönden tanımı olan sonsuz sınırının da ötesine geçmiştir. bu aşamadan sonra david son ve en büyük ruhsal yolculuğuna çıkacaktır. bu yolculuk psychedelic veya halüsinojenik uyuşturucular ile üçüncü gözün açılmasıyla gerçekleşecek yolculuk olacaktır. jüpiter görevinde geçen magic mushroom ve ayahuasca da psychedelic uyuşturucudur, ancak bu uyuşturucular doğada bulunan bitkilerden elde edilir. bu kısımdaki yolculukta kullanılacak uyuşturucu, magic mushroom ve ayahuasca'dan daha etkili olan kimyasal olarak elde edilen psychedelic uyuşturuculardan birini ifade etmektedir. bu yolculukta kullanılacak uyuşturucu için de esrar ve magic mushroom gibi net olarak bir çıkarım yapamasam da bu uyuşturucunun o dönemdeki popülerliğini de göz önüne alarak lsd olduğunu düşünebiliriz.

    bu yolculuğa çıkmadan önce monoliti tekrar görürüz ve ardından renk cümbüşleriyle birlikte gerçekleşecek olan yolculuk başlar. bu yolculuktaki renk cümbüşleri, psychedelic uyuşturucu kullanımıyla gerçekleşen renk patlamalarıyla örtüşür. yolculuk esnasında birkaç farklı kısımda farklı renklerde gördüğümüz göz de üçüncü gözün açılmakta olduğunu ifade eder. renkli gözü ilk kez görmemizin ardından uzaydan yıldız, galaksi ve nebulaları andıran bazı görüntülere yer verilir. uzaydaki bu görüntüler de psychedelic kullanımıyla oluşan evrende seyahat ediyormuş hissiyle ilişkilidir. renkli olarak gördüğümüz son kısım da yine gözdür. bu renkli göz, göz kırpmalarından biriyle normal rengine döner. bu geçiş üçüncü gözün açıldığını bize gösterir.

    açılan üçüncü göz ile david sonsuzluğun ötesinde akla, sonsuzluğun ötesinde öze ve sonsuzluğun ötesinde ruha ulaşmıştır. yani aklın, özün, ruhun en saf hali buradadır; saflığı anlatan şekilde mekandaki renkler de beyazdır. filmin önceki kısmında bahsedildiği gibi burada zaman duygusu yoktur, david kendisini kısa zamanda sürekli yaşlanıyor olarak görür.

    ilk önce uzay gemisinin içinden kendisini daha yaşlı şekilde kırmızı uzay elbiseli olarak görür. daha sonra kırmızı uzay elbiseli benliğinden odada yemek yediği benliğini görür. bu geçişlerin her biri özünün en temeline doğru olan yolculuğun son adımlarıdır. yemek yediği sahnede kırılan bardak, david'in sonsuzluğun ötesindeki akılla ulaştığı bilgeliği temsil eder; yatakta yattığı en yaşlı halindeki benliği ulaştığı bilgeliğin son noktasıdır. o sahnenin ardından monoliti son kez görürüz. monoliti son görmemizin ardından yaşlı halindeki benliğinin ölümü gerçekleşir. bu ölüm ego ölümüdür (bkz: ego death). monolitin ardından bilgeliğin son noktasından özünün en saf haline yani bebekliğine (bkz: star child) dönüşünü görürüz. bebekliğine dönüş de ego ölümünün ardından ruhsal olarak yeniden doğuşun gerçekleştiğini bize göstermektedir. bu noktada artık david özündeki tanrı'ya ulaşmıştır.

    filmin son sahnesinde yolculuğa çıkmayıp özünü bulamayan dünyadakilere karşı, star child olarak özündeki tanrı'ya ulaşan david'i görmekteyiz. star child, "özünüzdeki tanrı'ya ulaşın" mesajı vermek ister gibi dünya'ya bakar ve sahnenin ilerleyen bölümünde dünya kaybolur, sadece star child'ı görürüz ve filmin son anında star child mesajı vermek istediği kişinin biz olduğunu gösterecek şekilde bize bakar ve film sonlanır.

    ilgisini çekenler için yapmış olduğum önceki film ve şarkı analizleri.

    (bkz: once upon a time in america/#106006520)
    (bkz: supper's ready/#86968012)

    bu entrynin ardından yapacağım analizleri (eğer yapmış olursam) profilimden bulabilirsiniz.
168 entry daha
hesabın var mı? giriş yap