50 entry daha
  • dostlar anlam aramayın bir kara filmdir demiş ama daha ilk gördüğümde aşık olduğum bir kız gibidir bu film.

    gayet açık olan alegorilerinden bendenizin nasiplendiğim kadarını aktarayım. zira çok sevdiğim bir söz şöyle der "alegori öyle bir şeydir ki herkes sadece kendine has olan şeyleri görür." öyleyse yoğun spoiler ve hatta piç etme temalı açıklamalarımıza başlayalım

    ___________________spoiler kere spoiler______________________________________________

    yönetmeninin aşık olduğu güzel yugoslavya' nın yakın tarih geçmişidir tahmin edildiği üzere,

    aslında mutlu güzel günlerde başlar, aslanın önüne atılan yemeği yediği, kaza bulaşmadığı günlerdir bunlar. hani her denge durumunda olduğu gibi güçlünün zayıfı yemeye gerek görmediği. ne zamanki alman bombaları düşer, kafesteki olağan hayat dengesizleşir, kaz artık kaplana, aslana paydır. savaş vardır, nasıl olsa onlar da ölecektir yakında.

    adamımız blacky(a.k.a petar popara 'crni') , ki aslında yugoslav halkının bizatihi kendisidir. arkadaşı marko' nun ( ki politikacıları temsil eder) etkisi ile komunist partiye olur. halkın iktidara en yakın olduğu dönemdir. bu yüzden, şişman ve doğurgan anavatandan, karısından uzaklaşır blacky. karısı ona bir evlat, bir cumhuriyet doğururken ölüverir. blacky daha karısının ölümünü düşünmezken sarışın, çıtı pıtı bir sevgili bulur kendisine; iktidar nam-ı diğer natalya. natalya' nın gözü ise yapısı gereği almanlarda yani franzdadır. halk, almanları natalya (iktidar) için vurur. iktidarı sırtına bağlar ve evlenmek üzere kaçar. tam da evlenmek üzere iken iktidar yine iktidarlığını yapar, zaten kendisinde gözü olduğu belli olan siyasiyle (komunist politikacı'ya mı deseydim?) oynaşmaya başlar.

    ki ne güzel canlandırmıştır mirjana jokovic natalya' yı. "markoooo" diyişine hasta etmiştir bizleri.

    bu oynaşmayı farkeden blacky tam siyasilerin sırtına binmişken öldürdüğü franzın "katastrophe" şekilde yeniden karşısına dikilmesi(nazilerin güç toplamasını) karşısında afallar. natalya' sı ise yine doğasının yapısına uyuvermiş atıvermiştir franz' ın kollarına kendisini.

    siyasilerin de kaçması ile yugoslav halkı için almanlar elinde esaret ve işkence dolu bir süreç başlar. neyse ki komunist partililer (marko) gelir, halkı nazileri (franz) öldürür, natalyayı devralır, blacky' ide kurtarırken bir kaza sonucu bir kısım(!) organları hasar görür. sebebi malumdur, "kahrolası faşist domuzlar"

    halkı yeraltında bir sığınağa kilitler marko, kendisi natalyasının keyfini çıkarırken halk yeraltında savaş bittikten sonra da kilitli kalır ve sürekli çalışır. ne de olsa savaşın bittiğinden haberi yoktur ve "kahrolası faşist domuzlar" ülkeyi işgal etmiştir. emekleri bir soğuk savaş perdesi altında sömürülürken, dahası emek adına sömürülürken heykelleri dikilir halkın, kahraman ilan edilir, franz' la ikinci karşılaşmasında öldüğü duyurulur, adına marko şiirler okur, filmler çektirir.

    kendisi tecavüze uğrayan iktidarın kurtarıcısıdır, halk ise ancak ölmeyi becerebilmiştir.

    halk artık mutlu olacak olan cumhuriyetinin demokrasiyi simgeleyen gelini ile düğününde iken marko ve natalya bir oyunla kapatıldıkları mahzene gelir. oğlunun düğün gününde bile kendisini sevdiğini sandığı iktidarın siyasilerle oynaştığını gören blacky memleketi "kahrolası faşist domuzlar"dan kurtarmak için yeryüzüne çıkmaya karar verir, kendi yaptıkları silahların üzerlerinde patladığı bir zamanda cumhuriyeti de yanına alır ve yeryüzüne çıkar.

    gencecik müstakbel kocası cumhuriyetin ortadan kaybolması üzerine demokrasi intihar eder. ve cumhuriyet yeryüzünde (daha ayın ve güneşin ne olduğunu birbirinden ayıramazken ) ortadan kaybolur ki burada bir bakınız vermeden geçemeyeceğim (bkz: mesecina) )

    artık halk çıldırmış gibidir, herkes çıldırmış gibidir, halk ortadan kaybolan cumhuriyetini her yerde arar, sağa sola saldırırken siyasiler artık silah işine girmiş, iktidar onlardan taraf olmuştıur.

    en sonunda hepsi ölür ve ütopik bir adada buluşurlar. halk iktidarı siyasilere bırakmış, anavatanı ve cumhuriyeti ile ilgilenmektedir. ah demokrasi, beyazlar nasıl yakışmıştır.

    ve fakat filmin en güzel zamanları bence komunist parti (komunistler) ya da marko, halk ve natalya' nın başbaşa verip mesecina' yı söyledikleri kısımdır.

    "ay ışığı, ay ışığı
    güneş parlıyor, güneş parlıyor
    yüksekten, üzerimize süzülüyor
    hiç kimse bilmiyor, hiç kimse bilmiyor
    hiç kimse bilmiyor, hiç kimse bilmiyor
    hiç kimse bilmiyor bu parlayan ne.

    ve merak ediyorum sevgilim:
    bize ne olcak?"

    ___________________spoiler kere spoiler______________________________________________
107 entry daha
hesabın var mı? giriş yap