7 entry daha
  • şuur akışı film boyunca görülen su imgeleriyle gösterilerek müthiş bir sembolik anlatım sağlanmış, üzerine çok konuşulması, tezler yazılması gereken bir film. pinky'nin willie'yi pencereden, akvaryum arkasından izlemesi sırasında suyun dalgalanması, yine aynı dalgalı suların hezeyanvari geçiş sahnelerinde üst katman gibi, gel-gitler halinde kullanılmasına benziyor ve bu baş karakterin (3 kadının hepsi ya da hiçbiri) bilincindeki dalgalanmalari ve anıların hayallere, yaşanmış olayların fantezilere karışmasının sembolü oluyor. derinlikten su yüzüne vuran an(ı)lar gerçek mi, hayal mi bilemeyip sorguluyoruz.

    havuz tabanına ve duvarlara çizilen resimler insanın sudan (ana rahmi) doğup dönüşüp hırçın ve muktedir bir erkeğe geçiş aşamalarını betimliyor. ayrıca insanın evrimsel dönüşümüne de referans yaparak suyun kıyısındaki pullu ve dört ayaklı deniz canlısınin giderek büyük penisli erkeğe evrilmesi de kadınların erkek egemen düzene geçişini resmediyor. willie'nin resim yaptığı içi boş havuzun kadrajdan çıkarak odağın silah atışı yapılan kurak bölgeye kayması da bu anlatımı pekiştiriyor; adeta kadınin iç dünyasından erkeğin dış dünyasına geçişi gibi, jacques lacan'ın sembolik evrenine uzanıyor. o sahnede havuzdan yola uzanan yerdeki kıvrak şekillerin son bulduğu nokta ve atış sahasına geçiş son derece sembolik ve sanatsal anlamda aşmış bir iş.

    konuyu anlatmadığımdan spoiler uyarısı koymadım. baş karakter zamanla delirip kendine yabancılaşmis bir yaşlı kadın olabilir, hatta bardaki oyuncak yaşlı kadın kafası bile bu anlamda sembolik olabilir, bunu biraz da pinky'nin bir sahnede tıpkı oyuncak teyze gibi tedirgin edici kahkahalar atmasıyla anlıyoruz.

    hayatın ve bilincin o devinim ve dalgalanmalarini aktarmak için sembol olarak suyun pek çok sahnede kullanılmasına hayran kaldım. shelley duvall 1977'de cannes film festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü bu filmdeki rolüyle almış; sonuna kadar da hak etmiş.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap