16 entry daha
  • en sağlam sistemlerin ve en büyük güçlerin bile çökebileceğini gösteren film. başında görkemli, güzel, zeki olan kişiler film süresince deliriyor, çirkinleşiyor, adileşiyor ya da mahkum oluyor. herşey tepetaklak oluyor. daha filmin başında kilisede ağırlığı olan rahip lorenzo, hiç beklenmedik bir şekilde işkenceye maruz kalıyor. "hiç bir şey göründüğü gibi değildir" ya da asla "her şey hep göründüğü gibi kalır" diye bir şart yoktur.

    milos forman'ın bu kahraman gibi görünen zayıf kahramanlarının en başında goya geliyor. hikaye onu anlatıyor diye seyircinin algısı onu bir kahraman olarak kabul etmeye hazır. fakat milos forman'ın goya'sı yalaka, para düşkünü ve zayıf biri olarak karşımıza çıkıyor.

    tüm olaylar rahip lorenzo'nun "engizisyonun uygulamalarını arttırmalıyız" demesi ile başlıyor fakat sonrasında ektiğini biçiyor, kendi yarattığı bela onu buluyor.

    goya'nın kiliseye armağan ettiği meleği, kilisenin kafir olarak görüğü kadın, iles rolünde natalie portman'ı hayranlıkla izledik.

    goya'nın hayat hikayesi kesinlikle değil, hatta goya hikayenin içinde değil, bence dışındadır. asıl baş karakter rahip lorenzo ve iles'tir. goya ise seyici, yani biziz. amadeus filminde ters bi mantıkla, mozart asıl karakter iken, salieri seyirciyi temsil ediyordu.

    ayrıca filmin bir diğer senaristi olan, özellikle jean luc godard ve luis bunuel filmlerinden hatırlayacağımız jean-claude carrière'i de unutmamak gerek.
58 entry daha
hesabın var mı? giriş yap