40 entry daha
  • eleştirel düşünme konusu, malumunuz toplum olarak zayıf olduğumuz ve son yıllarda üzerinde daha fazla tartışılmayı hak eden, akademik anlamda da acil çözümler bulunması gereken bir konu. eleştirel düşünme, mantık ya da temel olarak akıl yürütmedeki zayıflıkların kök sebeplerine inildiğinde de en büyük düşmanlarından birisinin, toplumun ve bireylerin genlerine işlemiş olan bu kalıplaşmış safsatalar (zararlı olanlar diyelim) olduğunu görüyoruz. bu anlamda, yazarın aşılamaya çalıştığı farkındalığın önemli olduğunu düşünüyorum.

    twitterdan takip edenleriniz olmuştur, the spectator index'in critical thinking ülkeler sıralamasında yerlerde sürünmüştük: https://images.app.goo.gl/rdgbzzrsorweogkj9

    (çok saygı duyduğum vedat milor abimizin konuya ilişkin epsrisini de iliştirelim) https://images.app.goo.gl/cy6lwc1eskzxbs4ma

    maalesef çocuklar ve gençler de eleştirel düşünme ve sorgulama anlamında oecd ortalamasının altında (37 ülke arasında 31. sırada olmamız, kök nedenlere ilişkin subliminal bir mesaj olabilir mi ?).

    eğitim alanındaki yanlışlıklara ve eksikliklere dair yıllardır bas bas bağıran prof. dr. selçuk şirin'in konuya ilişkin analizlerinden birisi:
    https://twitter.com/…irin/status/563448827873882112

    durum böyleyken, baş düşmanları da yakından tanımak gerekiyor (yukarıdaki vahim tabloları düzeltmek sanki basitmiş gibi yazdık da, neyse "farkındalık farkındalıktır" şeklindeki özlü olmayan sözümle topu taca atayım).

    safsatalar/fallacies, temelde biçimsel/formal ve serbest/informal olarak ikiye ayrılmış: https://tr.wikipedia.org/wiki/safsata

    yalansavar, konuyla ilgili şurada güzel bir mini özet yapmış.

    ~2400 yıl önce aristoteles, organon isimli kitap serisinde safsataları temelde 13'e ayırmış(bkz: sofistik çürütmeler üzerine). türkçe kaynak bulamadım ama kabaca: https://en.wikipedia.org/…i/sophistical_refutations

    takip ettiğim diğer kaynaklardan devam edecek olursak;

    19 yıl önce alev alatlı, e-posta grubu ile birlikte bu işe girişerek ortaya güzel bir çalışma çıkarmıştı (bkz: safsata kılavuzu). burada safsataları yaklaşık 50 alt başlıkta incelemiş.

    1 yıl önce de günümüzün bilim/kurgu yazarlarından tevfik uyar, "safsatalar" kitabında en sık kullanılan 40 safsataya değinmişti (ki bir düzen insanı olarak kitabı sistematik açıdan çok başarılı buldum).

    kısacası, safsata konusu aslında türetilebilen bir kavram olduğu için kaça ayrıldığına dair de net bir sayı yok gibi (türetilen demişken ben de safsatalar başlığı altında günlük kullanımdan aklıma gelen üç beş kalıp yazmıştım)

    buradan nihayet aslı konumuza bağlayacak olursak (immanuel tolstoyevski de ansiklopedi kısmına gelene kadar 200 sayfa süründürdü bizi, ama çok mantıklı gerekçeleri var), bu kitapta da yazar bu saydığım kaynaklardan farklı olarak olayı biraz abartmış ve 100 farklı safsata çeşidine değinmiş. temel olarak akıl yürütebilmeyi ve doğru düzgün tartışabilmeyi becerebilmek için konuyu tarihi ve bilimsel kökenlerine kadar inerek iyice deşmiş. öncesinde de "kendini tanı" ve "safsataları tanı" bölümleriyle ortamı hazırlamış (burada bilinmesinin çokomelli olduğunu söyleyebileceğim id, ego, süperego ve logos, ethos,pathos üçlüleri ve sokratik yöntem/sofist gibi konulara değindiği bölümler var). kitabın yazım dili, genel olarak yazarın tarzından da aşina olduğumuz şekilde esprili. kitapta bolca güzel karikatür, fıkra ve fotoğraf kullanarak görsel olarak da zenginleştirilmiş. son söz bölümünde bir şirketten yaptığı alıntıyı da beğendim. daha fazla detay spoiler ve gg olabilir.

    (esprili demişken içeriğindeki komedi unsurları ve karikatürler ile bende serbest çağrışım yaratan güzel bir felsefe serisi var (thomas cathcart ve daniel klein'a ait), ilgililere tavsiye ederim.

    kendi adıma kitaba eleştiri getirebileceğim nokta, bu 500+ sayfanın sanki rahatlıkla kısaltılabilecek olmasıymış ki zaman maliyeti açısından tasarruflu olurmuş(belki de ben bu konunun bu kadar abartılmasını abartıyorum). yazar muhtemelen ilk kitap olmanın da önemine binaen olabildiğince kusursuzluk aramış ve tekrar tekrar elden geçirerek güncel eklemeler yapmış. haliyle bazı yerlerde daldan dala atlayıp sonra tekrar dönmeye çalışmış. geçişlerde yarattığı fıkra karakterleri üzerinden diyaloglar yazmış (soktarik düşünme olayına fazla dalmış olmalı ki diyaloglar yer yer uzamış).

    kitapta özellikle politika ve spor camiasından verilen örnekler çok hoşuma gitti. en bol kullanılan örnek, z kuşağı öncesinin yakından tanıdığı renkli kişilik süleyman demirel(binaenaleyh biz unutmadık. ayrıca z kuşağının da çok sevdiği ahmet çakar göndermeleri de çok iyi).

    kitaptaki esprili dil ve göndermeler çok yerinde. yine de, benzer profillerden oluştuğunu düşündüğüm bir okuyucu kitlesine sahip olan bu kitabın o yankı odasından kolay kolay dışarıya çıkamayacağını düşünüyorum. umarım yanılırım.(peki kim bu bahsettiğim yankı odası : aklıselim dedeler, nineler, x-y kuşağı entelijensiyası, eski nesil sözlük celebrityleri, fularlı görünümlü fularsızlar(veya tam tersi), yurtdışı menşeili klavye anarşikleri ve diğer dış mihraklar).

    son olarak, bilinçli veya bilinçsiz olarak hayatımızın her alanında (özellikle siyaset ,futbol hatta din gibi güç dengelerinin olduğu mecralarda) çok fazla safsata ile haşır neşir oluyor ve de bizzat kullanıyoruz (ad hominemsiz muhabbeti bile beceremeyen "gökçekzede" nesillerden geliyoruz neticede). o yüzden en başta bahsettiğim bu eleştirel düşünce kıtlığını da düşününce, bu konuda bu kadar efor harcanması takdiri hakediyor. yazar, kitapta oldukça bilimsel bir çaba koymuş ortaya. örneğin üşenmemiş ve kavramların latince/ingilizce versiyonlarını(çoğunu kısa sürede unutsak da) vermiş. bolca da referans kullanmış. o zaman "referansı bol olan kitap iyidir" diyerek safsatadan ibaret bir sıçışla bitireyim bu yazıyı da.

    yazara özel not : "pop müziği sevmeyenler metallica'ya, ordakiler dream theater'a, oradan da "atmosferik abidik gubidik trip hop bip bop punk house tarzına" geçiyor diyerek tam da içinde bulunduğum geçişlere ve ulu trip hop camiasına laf attığın için seni kınıyorum. viski yudumlarken dinlediğinden emin olduğum klasik, lümpen, fularmonik müziğinde boğul.
103 entry daha
hesabın var mı? giriş yap