aynı isimdeki diğer başlıklar:
33 entry daha
  • --- spoiler ---

    kitabın 175. sayfasında farsça bir mısra yer almakta efendim. muhteşem neyzen bâtın efendi’nin oğlu zâhir’in, hüseyin efendi camii önüne geldiğinde dilinden dökülen nağmenin de sözlerinden bir kısmıdır aynı zamanda. işbu mısra şu şekilde:

    güyâ ki der in kubbe-i firûze kesinîst

    bu farsça mısra:

    güya bu firuze kubbede hiç kimse yoktur

    anlamına geliyor.

    bana, biraz da mevlânâ celâleddin rûmî’in:

    incâ kesîst pinhân, hodet megîr tenhâ

    dizesine naziredir *, böyle bilinmeli.

    “burada gizli biri var, kendini tek başına zannetme”

    anlamına gelen bu mevlana celaleddin dizesi, var olanların özü üzerine harika bir dize ve tasavvuf terminolojisinde tanrı’nın varlığının her yerde olduğu, o’nun varlığının her şeyi kapladığı ve kapsadığı bildirilmiş. yani mevlânâ “allah her yerdedir” diyor kısacası.

    aslında, muhteşem neyzen bâtın efendi’yi, hıristiyan ilahiyatına göre tanrı şekline konumlandıran ve oğlu zâhir’i de aynı ilahiyat kurallarına göre isa mesih makâmına yerleştiren ihsan oktay anar, isa’nın “eli eli lema şevaktani” sözüne de atıfta bulunuyor olmalı. aramca’da “tanrım, tanrım, beni niçin terk ettin?” anlamına geliyor bu cümle. bu şu demek: hüseyin efendi camii önüne geldiğinde dilinden “güya bu firuze kubbede hiç kimse yoktur” sözlerini söyleyen isa motifindeki zâhir, aynı zamanda isa’nın da kendisi olduğu için, “tanrı bizimledir” adını da doğal olarak taşır çünkü incil’in yeşaya 7:14’ünde isa’nın adının “immanuel” olduğu bildirilmiştir. bu isim de aramca’da “tanrı bizimledir” anlamına gelir. yani, tanrı daima bizimledir. buradan islam tasavvufuna geçen ihsan oktay anar, tanrı’yı muhteşem bir neyzen olarak konumlandırmış ve dahi, o muhteşem neyzen’in adının bâtın olduğunu bildirmiştir. iç, dâhilî, gizli, içyüz, sır, esrar gibi anlamlara gelen bâtın kelimesi, hem allah’ın sıfatlarından birisidir hem de kelime anlamı itibariyle, her şeyi çekip çeviren gizli bir ele işaret eder ve hem de, gizli olduğu halde her yerde vardır o. yani ki, adı aynı zamanda tanrı bizimledir olan zâhir efendi, ilk önceleri isa peygamber gibi, tanrı’nın varlığından asla şüphe etmemiş, taşıdığı “immanuel” adında bile tanrı’nın kendisiyle olduğunu daima vurgulamıştır.

    işte bu zamanlarında “güyâ ki der in kubbe-i firûze kesinîst” neşideleri dilinden eksik olmayan zâhir, suskunlar’ın 235’inci sayfasında yer alan “âh beybaba ! â be babalık ! neden çamura yattın” satırlarıyla, “eli eli lema şevaktani” sözünü de, yani “tanrım, tanrım, beni niçin terk ettin?” sözünü de dillendirmiş oluyor.

    islam tasavvufundan hıristiyan ilahiyatına ve oradan da 17. yüzyıl osmanlı hayatına varan bu eser, gerçekten de kurgusuyla başarılı bir eser.

    --- spoiler ---
298 entry daha
hesabın var mı? giriş yap