4 entry daha
  • (1902-1983) dehşet bir gözlem yeteneğine sahip, enteresan bir toplum filozofu.
    yedi yaşında bilinmeyen sebeplerle kör olan hoffer’ın gözleri on beş yaşında tekrar açıldı. ve bir daha kör olma korkusuyla, mümkün olduğunca çok kitap okumaya başladı. gözlerini tekrar yitirmediği gibi, edindiği okuma alışkanlığıyla kendi kendini yetiştirdi... özsaygının yokluğunun sonuçlarıyla ilginlendi hep. hoffer’ı okuyunca ‘’aaa, bu benim lan!’’ diyeceğiniz çok yer olacak muhtemelen.
    buyrun '' aklın muhteris çağı '' isimli kitabından da bir kaç örnek verelim. ki bu kitap da diğer kitaplarının, önemli yerlerinin bir araya getirilmesinden oluşturulmuştur:

    '' tutkuların çoğunda bir kendinden uzaklaşma hissi gizlidir. tutku peşinde koşan kişiler bir kaçağın tüm özelliklerini taşırlar. tutkular, genellikle, içimizdeki kusurlu, sakat eksik ve güvenilmez şeylerde kök salarlar. tutkulu tavırlar, dışardan yöneltilmiş bir etkiye tepki olmaktan çok, içsel bir tatminsizliğin tezahürüdürler. ''

    '' dünya üzerindeki gücümüz hayal ettiğimizden daha fazladır. dokunduğumuz her şeyi kendi suretimize büründürürüz. ''

    '' bir toplumsal düzen yeteneklere ve gençlere fırsat sağladığı sürece istikrarlıdır. gençliğin kendisi de bir yetenek, kolayca elden gidebilen bir yetenektir. ''

    '' başkalarına yönelik tutumumuz ne kadar haksız ve akıldışı olursa olsun, bu tutumumuzu haklı çıkaran otomatik bir süreç devreye girer. ne kadar haksız olursak olalım, kendilerine nefretimizi sergilediğimiz kişilerin gösterdikleri tepkiler kendilerinden nefret edilmesini haklı çıkaracak nitelikte olur.önyargılarımızın, kuşkularımızın ve yalanlarımızın gücü, ruhları, önyargılarımıza, kuşkularımıza ve yalanlarımıza uygun bir kalıba girmeye zorlar. dünya, bizim akıldışı tutumlarımıza adeta kendiliğinden gerekçeler oluşturur. ''

    '' şuna veya buna sahip olsak mutlu olurduk, diye inanmak, mutsuzluğumuzun nedeninin benliğimizin eksikliğinde ve sakatlığında yattığının kavranmasını engellemeye çalışmaktır. aşırı arzu, değersizliğimizi hissetmemizi önlemeye yarar. ''

    '' taklit, çoğunlukla, güvensiz ve mütereddit benliğimizden bir ayrılma eylemidir. taklit olmadan hiçbir dindarlık, hiçbir coşku ve hiçbir kahramanlık söz konusu olamaz. ''

    '' taklit ettiğimiz şeye, kendi ürettiğimiz şeyden daha çok inanırız. kökleri içimizde olan bir şeyden mutlak bir kesinlik duygusu elde edemeyiz. en şiddetli güvensizlik duygusunu yalnızlık oluşturur; taklit ederken yalnız olmayız. ''
39 entry daha
hesabın var mı? giriş yap