54 entry daha
  • varsaydığımız yerküre hareketleriyle ortadan kalkan kıta ve parlayan bir imparatorluk.öncelikle "mu" uygarlığının insanlığın gelişiminde nasıl bir rol üstlendiğine, uygarlığın varlığını kabul ederek kısa bir giriş yapalım.

    insanoğlu dünyada 6.000 yıldan beri yaşamıyor,başlangıç noktamızı bu bilgi üzerinden alalım ve eskiye doğru yavaşca ilerleyelim.gerek kutsal kitaplarda,gerekse mitolojilerde sembolizm kullanılarak,eskide yaşananlar mecazlarla günümüze aktarılmaya çalışılmış.kullanılan tanrı-hayvan figürlerinden,belirli şekillerden svastika,japon ve çin kültürünün yükseldiği şu zamanlarda yin yang,güneş sembolünden, farklı toplulmların kültürlerinde izler bırakarak günümüze ulaşmıştır.

    insanlığın kırılgan bir noktası var "unutkanlık" diyoruz.sözleri,yazıları,makinaları unutabilir ama sembolleri,masalları,hayalleri unutmaz.uygarlığın temel unsurları bu ölçeklerde gelecek nesillere taşınır.dünyada farklı yöntemlerle derin izler bırakan medeniyetin nasıl bir medeniyet olduğuna değinelim, yavaş yavaş "mu" yu tanımaya çalışalım.

    anlatılan masallarda "mu" insanoğlunun dünyadaki cennetiydi.farklı ten renklerine sahip insanların,kardeşce yaşadıkları bir kıta üzerinde kurulmuştu.teknoloji inanılmaz boyutlarda ilerlemiş olsa da "mu" insanları doğanın ürünlerinin,gelişmekte olan teknolojiden daha faydalı olacağını biliyorlardı.küçük kasabalar gibi şekillenmiş kültür merkezleri ile doğayla tam bir bütünlük kurmayı amaçlayan mu insanı,tüm ihtiyaçlarını kendine ait bahçelerden ve kardeşlerinin ürettiği ürünlerden temin ediyordu.

    sosyal hayat tam anlamıyla mükemmeldi.insanlar sanatın farklı dallarında ilerlemişler müzikte,resimde,hayallerinin ürettiği bizim şu anda isimlendiremediğimiz dallarda eserleri,kardeşleriyle paylaşarak mutlu bir toplum haline gelmişlerdi.belki bizim şu anda "adem" peygamber dediğimiz peygamberin ilk dünyaya gelen çocuklarıydı,belkide onların duydukları cennet tasvirini dünyada yaşatma arzusunda olan torunlarıydı.

    toplumlarında refahı sağlayan mu insanları.dünyayı ve dünya dışını araştırmaya başladılar.ellerindeki teknolojiyi doğru kullanarak,bilimde çok ileriye gittiler.bu kadar ilerlemiş bir toplum dünyada yaşayan başka insanların varlığını yatsıyamazdı.büyük konsey toplandı.başka yerlerdeki insanlara medeniyeti taşımak için üst düzey rahiplerden,bilim adamlarından,savaşcı-rahiplerden bir sınıf bu milletlere gönderildi.haberler olumluydu.oradaki halka kendilerini doğru anlatmayı başaran mu halkı,dünyadaki kardeşleriyle bilgi alışverişine girdiler.öğretmenler gönderdiler,rahipler gönderdiler."ra" dini dediğimiz mısırda ve tibette izleri görülen tek tanrılı inancın bu dönemde tüm dünyadaki tek inanç olduğunu görmekteyiz."ra rahipleri" tanrı adına bu toplumlar için büyük çabalar göstermeye başladılar.dünyanın farklı yerlerinde büyük koloniler kuruldu.200.000 yıllık mu insanları geliştirdikleri medeniyetlerini m.ö 70.000 yılında farklı kolonilerle büyüttüler ve dünyada parlayan ışık haline geldiler.bizim eski nesillerden bildiğimiz en büyük koloni "atlantis" dir.

    atlantis insanları mu bilgisine ve medeniyetine en uyumlu halk olarak,mu nun ışığını kendi ülkerinde yansıttılar.dünya bilimlerinde ileriye giden uygarlık,mu kıtasının dünyaya açılan kapısı oldu ve mu gibi onlarda dünya insanları tarafından büyük saygıyla onurlandırıldılar.

    büyük bir birikime sahip olan medeniyet sadece insanın maddesel yanıyla ilgilenmedi.ruhsal yollarda farklı yöntemler keşfedip bunu tıp ile birleştiren mu insanlarının yaşam süreleri uzadı.(günümüzdeki dünyada okinawa adasında 100-120 yaşına kadar yaşayan insanlar görülmektedir.).yaşamlarındaki huzur ruhsal bilgeliğe yansıdı.mu uygarlığından kalan izlerin belli ritüellerini,bazı doğu kültürlerinde semboller olarak,tibette yaşam döngüsü olarak,budizm de belli ritüeller olarak bulabiliriz.bu toplumun fiziksel sınırlardan, yaptıkları derin meditasyonlar ile uzaklaştığını,alternatif dünyalara seyahatler yaptıklarını biliyoruz.

    dünyamız insanoğlunun yaşayabileceği belli enerji fazları ile donatılmış.fiziksel sınırlamalar getirilmiş.tasavvufta,budizmde,zerdüş felsefesinde bedenden ayrılma ile ilgili bir çok yöntem bulabiliriz.peki bu insanların bedenden ayırma isteklerini kamçılayan neydi? bildiğimiz kadarıyla insan ruhunun fiziksel engellerle tam kapasitesini kullanamıyor.farklı enerji boyutlarında ve düşüncenin var olduğu farklı evrenlerde bunu kullanabilme yetisine kavuşuyor.ister bu dünya standartlarında "öbür dünya" diyelim,ister buna farklı varoluş biçimleri diyelim.günümüzde bu arayış temel kalıplarından uzaklaşmış şekilde,sadece fiziksel kalıpları ile toplumda yerini korumakta.eski pagan adetlerinin bilinmeden yaşatılması gibi...

    maddesel bilginin sınırlarını zorlayan mu toplumu bildiğimiz kadarıyla bir yıkımla yüz yüze geldi.bunun sebebi insan varoluşunun temelini oluşturan hırs,kin,nefret,doyumsuzluk.toplumları ikiye bölünmüştü.kolonileri ile tüm bilgilerini paylaşan mu insanlarının arasındaki bazı liderler,bilginin başka toplumlar elinde kötüye kullanılacağına inanıyordu.o yüzden tek hakim mu olmalıydı. dünya bu şekilde belirli bir düzende varolmalıydı.buna itiraz eden "insana inanan" bilge yöneticiler,zorbalıkla ilk defa yüzyüze geldi.bilimin ve huzurun ışığı olan "mu" artık iç çatışmaları ile dünyaya korku salan bir medeniyet haline gelmişti.ellerindeki silahları kullanarak yeni yeni gelişmekte olan kolonileri yok etmek isteyen yönetici sınıfı.tek tanrıya inanmış,ruhsal anlamda doygunluğun dünyevi doygunluktan ileri bir aşama olduğunu bilen "ra rahipleri" tarafından durduruldu.ülkedeki yıkım tüm nefretiyle devam ediyordu.çözüm yolları aramak zordu.kendi bilgeliğiyle zıt kutuplarda yüzleşen bir toplumun yeniden refah yüzü görmesi, hücrelerin yenilenmesi gibi bir başlangıç bekliyordu."ra" rahipleri yanlarındaki kuatzarlarla birlikte mu kıtasının çöküşünü sağlayan mekanizmayı harekete geçirdi.buna ister silah diyelim,ister büyük bir patlama diyelim,ister fedakarlık diyelim.

    kurtulan insanlarla beraber atlantise yerleşen ra rahipleri.buradaki insanlara mu medeniyetinin sırlarını öğrettiler.dünyadaki en büyük medeniyetin çöküşü bir çok uygarlık için ders olmalıydı ama insanın yaratılışından gelen öfke,hırs,doyumsuzluk gibi duygular,mükemmelliğe giden yolda çalışan insanları durdurmuyordu belki kurtulmaya çalışan insanların sayısını azaltıyordu.

    "mu" artık efsanelerde,masallarda yaşayan bir kıtaydı.şarkılarda "mu" adı geçiyor kimi zaman kederli gazellerle,insanların kalplerine hüzün veriyordu."mu" hikayesi yıllarca anlatıldı.nesilden nesile geçti.binlerce yıllık seyahatinden sonra günümüze kadar ulaştı.

    buraya kadar anlattığımız herşey sadece kabul üzerine kurulmuştur.kanıtların olmaması o kıtanın varolmamış olduğunu göstermez."mu" kendine düşeni yaptı.sessiz sedasız bu dünyadan göçüp gitti.uygarlığın şekillenmesinde ilahi bir yol oynadı belki,belkide onlardan önce gelen medeniyetlerin ilerlediği yolda ilerlediler.tarih her yanıyla gizem dolu.izleri yalnızca masallarda,bazı dinlerde,mitolojilerde,taşa kazınmış heykellerde görüyoruz.

    günümüzde mu izlerini mi arıyoruz uzaklarda aramamıza gerek yok...apartman dairesinden bulutlara bakıp sonsuzluğu düşündüğümüzde,binlerce yıl önce yaşamış mu sakininin hayallerine ortak oluyoruz.nehir kenarına oturup, suya elimizi uzattığımızda,büyük kanalların yanında yetişen çiceğe su vermek isteyen mu sakininin gözlerinden bakıyoruz.agaçların gövdesine yaslandığımızda,şehrine uzaktan imrenerek bakan "ra"tarafından kutsandığını düşünen mu sakini gibi rahatlıyoruz.

    insanoğlunun tüm izleri,dna denen küçük bilgi depolarında bilmediğimiz yöntemlerle saklı.ilerde öyle bir zaman gelecek ki "mu" nun hikayesini,insandan alınan dna örneğiyle tüm detaylarıyla dinleyebileceğiz.ütopyaların gerçekten yaşanmış olduğunu gösteren,dünyaya umut veren güneş imparatorluğu "mu" insanları;
    aramızda sizin umutlarınızı,hayallerinizi,yaşayan binlerce insan var...onlar belki sizin çocuklarınız olduklarını bilmiyorlar,her zaman onlar için ortak olan bir gaye var."dünyadaki huzur yeniden sağlamak".din,dil,renk ayırmadan kardeşce yaşayacağımız günler için...mu nun yeniden yükselişi için...
43 entry daha
hesabın var mı? giriş yap