3 entry daha
  • bohem bir giyim tarzı vardı. döpiyesli, etek-gömlekli diğer kadın öğretmenlerden farklı takılırdı.

    derslerinden iyi not almanın yolu iyi bir sanat defteri oluşturmak ve kötü resimler yapmaktan geçerdi. tüysüz (soyadı tüysüz olan birisinin makus kaderi soyadıyla hitap edilmek olsa gerek) "içinizdeki o çocuk çok kıymetli" çizgisinde bir resim öğretmeni olduğu için, ortaokul öğrencilerince yapılan resim ne kadar ilkokul birinci sınıf çizgisini yansıtırsa, ne kadar götelek tipteyse çizilen karakterler o kadar yüksek not verirdi. ders sonunda resimleri toplamaz, dönemde iki kere sergi adlı bir sözlü sınav organize ederdi. sergi, sergisi açılan öğrencinin dönem boyunca yaptığı resimlerin sınıfın en hayta, en it 6 kişisi tarafından göğüs hizasında tutulmasıydı. sergiye çıkan resimleri imzalamazdı. hazırlıktan orta üçe kadar (orta üç dahil) aynı resimle 9-10 gibi güzel bir notla beraber, tüysüz'ün övgüsünü almış bir arkadaşım vardı. tutarlıydı, dört sene boyunca aynı resmi övmüştü.

    derslerde s sesiyle (a.k.a fısıldamak) konuşmak serbestti. her dönemin ilk dersini s sesi tanıtımına ayırır, bunun insanı rahatsız etmeyen nefis bir ses olduğunu propaganda ederdi. sen de yanındaki arkadaşına "hilyasssss tenhefüsste dokuss haylık hoynayalım mıı?" diye sorabilirdin fısır fısır. ama hafiften çatallaşan ergen sesi, s sesi marjininin dışına çıktığı anda tokat gündeme otururdu.

    çamur, seramik, ip baskısı, sünger baskısı gibi fantastik öğeleri taşırdı resim dersine. iyi bir kadındı. sandaletli mandaletli böyle, bohem.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap