20801 entry daha
  • daytrade hakkında bolca atılıp tutulmuş. kaldıraçlı işlemlerle daytrade'in aynı şey olduğunu sananlar da var. kaldıraçlı işlemlere tüm bakiyeyle girip 20x açmak gibi bir strateji bu dünya üzerinde mevcut değil. ama daytrade üzerinden para kazanmak doğru bir stratejiyle oldukça mümkün. özellikle btc'nin bu belirsiz zamanlarında yön aşağı da yukarı da olsa kazanç sağlayabilmeniz için birçok gerçek milyoner trader'ın (twitter'daki terste kalmış 100k takipçili fenomenler değil) röportajlarından, seminerlerinden çok sıklıkla duyduğum (resmen herkes anlaşmış gibi aynı şeyi tekrar ediyor), kendi uyguladığım ve uzun vadede en iyi şekilde kâr getirme potansiyeline sahip ve sürdürülebilir stratejiyi anlatacağım. başlıyoruz.

    konumuz: daytrade, risk ve para yönetimi.

    öncelikle daytrade yapmak için açgözlü olmamak zorundasınız. kısa sürede çok büyük kâr elde etmek gibi bir hedefiniz olmamalı. twitter'da gördüğünüz tüm roe'leri (futures işlemlerde alınan kâr yüzdelerinin paylaşımı) unutun çünkü hepsi kolpa. 100x işleme 1 dolar yatırmakla 2x işleme 50 dolar yatırmanın risk açısından bir farkı yok. o yüzden %300-500-1000 gibi kârların göz boyama olduğunu bilin. işlemi 20x açıp %100 kâr etmekle 1x açıp %5 kâr etmek yatırdığınız para aynıysa tamamen aynı şey. önemli olan o roe'de % kaç kâr gözüktüğü değil, işlemimizde anaparamızın ne kadarını riske attığımız ve ne oranla kazandığımız. emin olun o roe'lerde kazanılan paranın anaparaya oranı yazıyor olsaydı paylaşanların %99.9'u paylaşmayı bırakırdı. kimsenin işleme ne kadar para yatırdığını bilemezsiniz bu yüzden o roe'leri görüp "o kazanmış ben de kazanırım" günde %200 kazanayım gibi hedefleriniz olmamalı. öyle bir dünya yok öncelikle bunu anladık.

    birçok profesyonelden duyduğum, uyguladığım ve en ideal olduğunu düşündüğüm stratejiden bahsedeceğim.

    daytrade'den para kazanmanın tek yolu süreklilik. öncelikle yapmanız gereken şey her bir pozisyonunuzda toplam anaparanızın maksimum %1-2 civarını risk etmek. bu ne demek? bu sizin oyunda kalmanız demek. işleme girmeden önce karar vermek zorunda olduğunuz ilk şey işlemi nerede stop edeceğiniz. pozisyon büyüklüğünü buna göre ayarlayacağız.

    örneğin grafikteki double top'ı gözünüze kestirdiniz ve tepeden sonra gelen kırmızı mumla short yönünde işlem açtınız. stop lokasyonumuzu da tepelerin biraz üstüne koyduk. bu, mum kapanışından %3 mesafe demek. şimdi hesaplayalım:

    1000 dolarlık portföyümüz olduğunu varsayalım ve pozisyonda kaybetmek istediğimiz maksimum tutar %1.5 olsun yani 15 dolar.

    max kaybımızın 15$ olması için stop aralığımız %3 olduğuna göre pozisyon büyüklüğümüz 15*100/3=500$ olmak zorunda.

    şimdiye kadar:
    1: pozisyona giriş yerimizi
    2: giriş yaptığımız yere göre stop seviyemizi
    3: stop seviyemize göreyse pozisyon büyüklüğümüzü kararlaştırdık.

    sonraki aşama hedef belirlemek. bunu belirlemenin herkese göre değişen 2 parametresi var:
    win rate: yani kaç pozisyondan kaçını kazandığınız ve
    risk/ödül oran: yani kazandığınız pozisyonlarda aldığınız riske göre ne kadar kâr elde ettiğiniz.

    bu konunun kesin bir kuralı yok.

    hedef her trade'in grafiğine göre değişiklik gösterir. aynı zamanda kazancınız trade anlayışınıza bağlı ve bunu zamanla kendiniz keşfetmelisiniz. %33 win rate ve 1:4 risk ödül oranıyla da para kazanırsınız %50 win rate ve 1:1.5 oranla da. her trader zamanla kendi sweet spot denilen o risk ve ödül arasındaki dengesini fark etmeye başlar. bazıları riskli pozisyonları tercih eder, bazıları win rate'i yüksek tutup daha az kazancı. kişilikle ilgili bir durum. yeter ki kazancımız kaybımızdan yüksek olsun.

    örneğimize dönecek olursak %3 zararı kabullenmiştik. grafiğe bakıyoruz ve setup çalışırsa trend çizgisinin yakınlarına kadar düşüş olabileceğini görüyoruz. %3lük riskimizi fazlasıyla çıkarabiliriz gibi duruyor. bundan sonrası price action izlemeye giriyor.

    eminim ki hepiniz youtube'daki "scalping/daytrade strategy" tarzında indikatörlerle oluşturulan strateji videolarını izlemişsinizdir. bunlarla bir sistem oluşturup kazanma ihtimaliniz çok çok çok düşük. üzgünüm ama indikatörler sadece genel bilgiler vermek için işe yarıyor, örneğin uzun zamandır bakmadığınız usd/frank grafiğinde trendin yönünü hızlıca anlamak için hareketli ortalamaları kullanabilirsiniz. volatiliteyi görmek için bollinger band vs. fakat genelde ne kadar indikatör kullanırsanız kafanız o kadar karışmaya ve yanlış sinyaller almaya başlıyorsunuz. asıl olan her zaman fiyattır. indikatörler yalnızca yardımcıdır, ilk bakılması gereken şeyler değil. zaten bu indikatörlerin hepsi de fiyatla çalışıyor. o halde biz neden direkt fiyatı ve mumlarda en net şekilde gözüken market psikolojisini okumak yerine indikatörlere bel bağlayalım? simplicity is the ultimate sophistication demiş da vinci. grafiklerinizi ne kadar sade tutarsınız o kadar başarılı olursunuz. pattern ve mumların ne anlattığını öğrenmeden daytrade yapamazsınız. nerede giriş nerede çıkış yapacağınızı anlamak için deneyim kazanmanız ve price action okuyabilmeniz gerekiyor. burada yazının en başında dönüyoruz. her pozisyonda anaparanızın max %1-2'sini riske atmanız size oyunda kalmanızı ve deneyimlenmenizi garanti edecek. daytrade/swing tecrübeniz yoksa çok daha az miktarlarda riske atmanızı öneririm. paranızın %0,5'i gibi bir risk uzun süre oyunda kalmanızı garanti eder. her işleminizi kaydetmenizi, neden kazanıp neden kaybettiğinizi analiz etmelisiniz ki gelişim gösterin.

    özetleyecek olursak: giriş yerimizi ve stopumuzu belirliyoruz, stop yerimize göre pozisyon büyüklüğümüzü anaparamızın en fazla %1-2'sini (deneyim için daha da düşük) kaybedecek şekilde ayarlıyoruz, hedef belirliyoruz, zamanla win rate ve risk/ödül dengemizi kuruyoruz. asla ve asla hiçbir pozisyonla inatlaşmak yok. daytrade'de stopsuz işlem yapmak gibi bir dünya yok. kaybedeceğimiz paraya önceden karar vermediysek işleme girmek yok. en fazla %2'lik bir riskten fazlasını almak yok. girdiğimiz pozisyon beklediğimiz gibi gitmiyorsa çıkıyoruz. beklediğimiz gibi gidiyorsa sonuna kadar zorluyoruz. söylemesi basit yapması zor. anaparamızın en fazla %2'sini riske attığımız için (benim %2 riske attığım bile çok nadir oluyor. ortalama %1.5 risk'le pozisyonlarımı açıyorum) uzun süre oyunda kalacağız demek bu. kötü giden hiçbir pozisyon bizim stratejimizi bozamıyor. grafikler bize ters gitse ve art arda kayıplar versek bile önemli olanın 100 trade'den kaçını kazandığımız olduğunun farkında olarak hareket ediyoruz ve revenge trading yani pozisyon kaybettikten sonra zararımızı kapatmak için daha fazla risk almıyoruz. aldığımız risk zaten düşük. kaybetsek bile öldürmüyor. bizi hayatta tutan şey bu psikoloji.

    kazanmanın tek yolu bu. açgözlü olmadan yavaş yavaş portföyümüzü büyütmek. ölüm kalım haline gelecek hiçbir trade'e giremeyiz. kumar oynamıyoruz, sistematik bir şekilde stratejimizi oluşturduk ve ona sadık kalmalıyız. iş planınızın dışına çıktığınızda ofiste patronunuz nasıl kızıyorsa burada da kendi patronunuz sizsiniz ve kendinizi bu plana sadık tutmak en büyük göreviniz.

    piyasa hem short hem long yönlü fırsatlar veriyor. belli bir yöne takılmak yok. inatlaşmak yok. paramızı alıp pozisyondan çıkmak, dip ve tepelerden, breakout'lardan, reversal'lardan, continuation'lardan faydalanmak var. teknik analiz hakkında herkes konuşuyor ama asıl iş kesinlikle risk yönetimi. yazı tura atarak pozisyona girseniz bile iyi bir risk yönetiminiz varsa belki kazanabilirsiniz. ama teknik analizlerinizin %90'ı tutuyorsa ve çok kötü bir risk yönetiminiz varsa uzun vadede kesinlikle kaybedersiniz.

    bir diğer konumuzsa insan psikolojisine dayalı. kazancınızı yeterince uzun tutmazsanız kayıplarınızı karşılayamazsınız. kazanırken ellerinizin üstüne oturup beklemek işin en can sıkıcı ve kazandıran kısmı. iyi bir pozisyon konforsuz hissettirmeli. pozisyonda elde ettiğiniz kârın azaldığını görmezseniz daha büyük kazançlar elde edemezsiniz. fiyat hepinizin bildiği gibi her zaman dalgalanarak ilerler ama bunun bilincinde olup da ona göre işlem açmak insan psikolojisine aykırıdır. 100 dolar gözüken kazancınız 60 dolara düşer, korkup satarsınız ve sonra 200 dolara kadar devam eder. başlangıç için en azından %50 win rate ve 1:1.5 risk ödül oranı hedefleyin. insan psikolojisi kâr gördüğü zaman hemen alıp kurtulmak, zarardayken de belki döner diye beklemek ister ama kazanmak için tam tersini yapıp zararımızı hemen kesip kazancımızı olabildiğince uzun tutmalıyız. "sweet spot"ınızı bulmak için deneyim kazanmanız şart.

    son olarak; her pozisyonunuz ya küçük bir kayıp ya küçük bir kazanç ya da büyük bir kazanç olmak zorunda. büyük kayıp kavramını risk yönetimimizle siliyoruz! kaybetmenin çok normal olduğunun bilincinde olarak kayıplarınızı benimseyin. girdiğiniz 100 işlemin 40'ını kaybediyor ve risk ödül oranınız 1:1.5'sa bile bunu sürekli hale getirebildiğinizde çok iyi para kazanırsınız. yıllarını bu işe vermiş insanlar bunun farkında ve sıklıkla bunu dile getiriyor. her işleminizin kazanç olacağı yanılgısına kapılmayın. kazanmak kadar kaybetmenin de oyunun parçası olduğunun bilincinde olun. önemli olan kayıpları minimum, kazançları maksimumda tutabilmek.

    umarım bu entry bazılarınıza yardımcı olur. çünkü internetteki roe'leri görünce ağzınızın suyunun aktığını biliyorum. inanın ki bu işler öyle yürümüyor. tek bir işlem sizin için ölüm kalım meselesiyse pozisyon büyüklüğünüz çok fazla demektir ve bu uzun vadede oyun dışında kalmanızı garanti eder. küçük ama emin adımlarla yürüdüğünüz, risk yönetiminizi iyi yaptığınız sürece bu strateji size çok iyi kazandırır.

    bu ve bunun gibi bilgiler, grafikler, analizler paylaştığım twitter hesabımın linkiniyse buraya bırakıyorum. bol kazançlar dilerim.
21668 entry daha
hesabın var mı? giriş yap