3 entry daha
  • modern dünyanın çizgisel zaman anlayışına karşın mitolojilerde zaman döngüseldir.

    türk mitolojisi döngüseldir hatta dünyanın sonu bile eskatolojik değil döngüseldir dolayısıyla uça barmak/ölmek de bir son değildir. ölüm, yazgısal ve kurulu düzenin gereğidir ve gök-yer dikotomisiyle ilgili olarak ölümün de iyisi/hayırlısı ve kötüsü vardır.*
    ölenler, nasıl öldüklerine bağlı olarak göğe yükselebilir ya da yeraltına hapsedilebilir. ölen kişinin dünya değiştirdiği kabul edilir ama bu dünyayla da bağının tamamen kopmadığına inanılır.”

    (bkz: kalgançı çak/@ay hatun)

    şimdi bunu açalım,

    mircea eliade, arkaik ve geleneksel toplumların insanıyla musevi-hristiyanlığın güçlü etkilerini taşıyan modern toplum insanı arasındaki başlıca farkın öncekinin kendisini kozmosla ve kozmik ritimlerle ayrılmaz biçimde bağlantılı olarak görürken ötekinin sadece tarih ile bağlantılı olduğunu iddia etmesinde yattığını söyler. gerçi arkaik toplumların da tabii ki bir tarihi vardır ama onların tarihi mitoslarla korunan ve aktarılan sakral tarihtir. dahası, mitosların zamanın başlangıcında gerçekleşen büyük olayları periyodik olarak yeniden güncelleştiren törenler için bir model oluşturması anlamında sonsuza kadar tekrarlanabilen bir tarihtir. (evet, burada aklımıza ilk gelen nietzsche'nin bengi dönüş kuramı. e çok alakasız da değil zaten)

    aynı şekilde türk mitolojisinde de zaman, kozmogonik ve döngüseldir. bu döngüsellik doğayla uyumludur ve mircea eliade'nin dediği gibi ritüelerde kendini gösterir.

    hem zamanın başlangıcının sembollerle canlandırılmasının hem de bu döngüselliğin en güzel yansımasını nevruzda görürüz.

    (ilk insanlarda zamanın döngüselliği algısı ayla, güneşle ve mevsimlerle ilişkilendirilir. ayın ve güneşin periyodik hareketleri keza mevsimlerin kendini belli bir düzende tekrar etmesi vs)

    her nevruzda yani yeni yılda zaman baştan başlar ve kozmogoni kendini tekrar eder. bu yeniden doğuş gelen yılın bereketli olmasının yanı sıra eskiden kurtulmayı da sembolize eder çünkü eski olan kötüdür, uğursuzdur yeni olanda ise umut vardır.

    "eski türkler, henüz takvimlerinin olmadığı devirlerde zaman hesaplamasını doğaya bakarak yaparlardı ve bu döngüsel zaman anlayışında doğanın yeşillenmesi yeni bir başlangıç anlamına gelirdi.
    ...
    tarih boyunca türkler, doğadaki bu değişiklikleri bir dönüş ve tazelenme noktası olarak düşünmüş ve kutlamışlardı.

    mitolojik metinlerde yaratılışın ilk günü nevruz bayramı'yla ilişkilendirilirdi. on iki hayvanlı türk takviminde* yılın başlangıcı ve baharın ilk günü nevruz'du. eski türklerin yengi gün/yeni gün de dediği ve ergenekon olarak da bilinen nevruz, bazı türk halklarında ulusun ulu günü olarak da isimlendirilirdi.
    ...
    nevruz’da kaostan evrene geçişi sembolize eden bir an olduğuna inanılırdı. alemin yattığı zaman denilen bu anda geçmişe, yaratılışın ilk çağına dönülür ve her şey bir anlığına dururdu. suların bir anlığına akmayı bıraktığı, canlı cansız her şeyin bir anlık uykuya daldığı hatta ağaçların bile uyumak için başlarını eğdiği bu an, kaostan evrene ebedi geçişin bir sembolüydü. (eski yıldan ve ona bağlı olan ne varsa sembolik olarak ölüyor ve sonra yeniden diriliyor)"

    (bkz: nevruz/@ay hatun)

    bengi/bengü/mengü sonsuz, sonsuzluk, ebedilik demektir. bengü taş da sonsuz yaşamın ve döngünün sembolüdür. (türk mitolojisinde her şey döngüseldir. hatta dünyanın sonu bile eskatolojik değil döngüsel düşünülür.)

    mesela kültigin yazıtı’nda "neng neng sabım erser bengü taşqa urtum/ her ne sabım varsa bengü taşa kazıdım” diyerek sab ile buduna iletilen düşüncelerin kutsallığının taş gibi sağlam ve bengü gibi ölümsüz olduğunu söylemişler.

    (bkz: bengü taş/@ay hatun)

    bazı türk boylarındaysa şaman toprağa değil ağaca gömülürdü. (ağacın içini baltayla açıp şamanı içine koyuyorlar sonra kapakla kapatıyorlar. ağaç kovuğu da tıpkı mağara gibi ana rahmini simgeliyor dolayısıyla burada da belki? bir yeniden doğuş simgelenmiş olabilir zira türk mitolojisinde hemen hemen her şey döngüseldir ki zaten ağacın kendisi de kışın yapraklarını dökmesi ve baharda canlanmasıyla bu döngüselliğin simgelerindendir)

    (bkz: doğa/@ay hatun)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap