4 entry daha
  • batı konfransında ruh hastası bir sezonun sonunda, eşleşmelerin son maç gününde en son biten maçlarla beraber belli olduğu seri olarak start alıyor bu sene.

    nba'i son 1-2 sene çok az takip edebilmiş şahsımın ilk tur eşleşmeleri ile ilgili pek dikkate alınamayacak atıp tutmaları şu şekilde tezahür ediyor sabahın bu saatinde:

    doğu:

    boston (1) vs. atlanta (8)
    ehm, istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz hocam? başlayabilirsiniz. o halde bunla başlayalım. her ne kadar boston'ın kenar yönetiminin playoffların bir yerinde başlarına iş açacağını düşünsem de orası burası değil elbette (yanılıyor da olabilirim, doc rivers popovic gibi takımını şampiyon yapabilecek bir koç mu, bilemiyorum, göreceğiz). boston güle oynaya** geçer bunu.

    detroit (2) vs. philadelphia (7)
    philadephia'yı her ne kadar sıfır düzeyinde takip etmiş olsam da, doğudaki tepedekiler ve geri kalanlar arasındaki güç uçurumunun bana verdiği yetkiye dayanarak detroit diyorum misler gibi.

    orlando (3) vs. toronto (6)
    gitgide zorlaşıyor sorular, bilerek mi böyle yapıyorlar nedir... hidayet'in performansını sürdüreceği ve bosh'un howard'a çok ters gelmeyeceği temennisi ile orlando olması icap eder. lakin zor seri, bilebildiğim kadarıyla toronto'nun bench'i orlando'nunkine göre daha derin ve iyi oyunculardan kurulu. bu faktörün etkisinin playoff ilk turunda minimize olacağını dileyelim.

    cleveland (4) vs. washington (5)
    ne olacağından öte, cleveland'ın bu turda direk elenip kendine gelmesi daha mı iyi olur kendileri için diye düşünüyorum. zira bu gidip gidiş değil, lebron'ın sonu da 30'una gelince bu takımla olmayacak galiba diye tası tarağı toplayıp iş işten geçince başka diyarlara göçen allen iverson gibi olmaz umarım. her sene bir tur geç, iki tur geç elen diye devam ederse şampiyonluk motivasyonu diye bir şey kalmayacak neslinin en iyi topçusunda... onun dışında cleveland daha yakın duruyor, arenas eski formuna hop dedin mi ulaşabilecek mi, zor. [ek]: burada cleveland'a kadro kaliteleri bazında eleştiri getimek esasında niyetim. yoksa travis and tyler durden da mesajla pek güzel belirtti, geçen sene finale çıktılar. ama bu durum "vay anasını nasıl çıktılar, aferim len" durumu oldu biraz da. nba'in en iyi oyuncusunun olduğu takım (genel kanaat bu yönde yamulmuyorsam) hep tepeye oynayacak kalitede bir kadro yapısına sahip olmalı, tepeye oynadığında şaşırılacak değil.

    batı:

    l.a. lakers (1) vs. denver (8)
    nba'de uzun süredir takım desteklemeyen ama safını beğendiği oyuncuya göre tutan birisi olarak bir numaralı adamım t-mac hep acıların çocuğu gibi tek başına bir şeyler yapmaya çabalarken bu kobe tipsizi shaq'la beraber şampiyon oldukça kendisine hafiften uyuz olurdum. tipsiz ne alaka demeyin sonradan saçını doğru dürüst kestirmeye başladı da adama benzedi. sonradan shaq miami'nin yolunu tutunca da bayağı bir keyiflendiğimi hatırlıyorum, biraz da kobe çeksin, ızdırap nedir bilsin diyerek... birkaç sene hakikaten de böyle oldu ama arkadaşım bu adamlar gene nasıl tepeye oynayacak kadroyu kurdular, o gasol'u nasıl bir ali cengiz oyunuyla aldılar aklım almıyor hala. neyse sezar'ın hakkı sezar'a adamlar işi demek ki iyi biliyorlar, dışarıdan haset edecek değiliz, nasılsa bu turu geçtikten sonra ak göt kara göt belli olmaya başlar. denver'a hiç değinmiyorum, oyunlarını seviyoruz ediyoruz, çocuklar yetenekli iyi hoşlar falan ama olmuyor efendim olamıyor. al carmelo, misal, iki gün önce içeriye aldılar bunu alkollü araç kullanırken enselenmiş paşam. duruşması, hearing'i derken basketbol oynayabilecek mi melo, zaten az olan şansları eridi gitti bana kalırsa.

    new orleans (2) vs. dallas (7)
    şu ana dek eldeki avuçtakine bakınca new orleans gibi görünüyor ama malumunuz playoff deyince iş değişebiliyor, hele ki arada bu kadar tecrübe farkı varsa. normal sezonun son maçını kendi aralarında oynayan (ki bu maçta kidd hayvanı gene bir triple double'a imza attı) iki takımın serisi uzayacak, uzadıkça da ibre dallas'tan yana dönmeye başlayacak gibi duruyor buradan. cp3'e* aslansın kaplansın, mvp ödülünü sana vermezlerse hiç takma ko götüne diyorum kendi meşrebimce.

    san antonio (3) vs. phoenix (6)
    shaq suns'a transfer* olalı beri galibiyet yüzdeleri düştü ama öte yandan yeni hallerine gittikçe alışıyorlar, alıştıkça toparlanıyorlar. üstüne üstlük takastan sonra spurs'e karşı oynadıkları iki maçı da kazandılar. buna karşın spurs sezonun başlarında ve ortalarındaki savruk görünüşünden hızla sıyrılıp eski hallerine dönüş sinyalleri veriyor, hatta bağırıyor adamlar... sezonun son maçında utah'tan hınçlarını kötü aldılar ve gerekirse kazanırız pozu verdiler. zira bu maçı kazanamasalar 6. sıraya inecek ve saha avantajı vesair hikaye olacaktı adamlar için. tek bir maçla çok daha dikensiz bir yola girdiler gibi geliyor bana, abartıp finale bu yakadan gene bu adamlar çıkacak gibi geliyor bile diyorum.

    utah (4) vs. houston (5)
    sıralama yanıltmasın, saha avantajı houston'da olacak çünkü houston'ın genel galibiyet yüzdesi daha iyi utah'a göre, utah lig* lideri kontenjanından yer buldu kendine 4. olarak. ama ne gam. konferans üçüncülüğü yerine dördüncülük getiren spurs'e karşı oynadıkları normal sezonun son maçında utah öyle bir performans yansıttı ki sahaya, sırf işin ucunda yao'suz houston'la eşleşmek var diye maçı sallamadılar gibi bir görüntü arz ettiler. bunun neticesinde görünüş itibariyle belki de batıda elde edilebilecek en rahat ilk tur eşleşmesini kaptılar, ama bu olası bir konferans finali eşleşmesinde karşılarında spurs veya suns'dan birini bulmalarında saha avantajını rakibe bırakmak neticesini doğurmuş olacak. tabii o zamana dek kim öle, kim kala. houston'a gelince, yüreğim yanıyor. t-mac'i yao'nun yanına ekleştirdiklerinden beridir bekliyorum şampiyonluğa oynasınlar hatta abartıp şampiyon olsunlar diye. ama tabii zat-ı alilerinin (her ikisinin de) camdan (mcgrady kristalden diyelim) imal edildiklerini arada heyecanlanıp unuttuğumuzdan ileri geliyor bu durum, çabucacık geçiveriyor.
51 entry daha
hesabın var mı? giriş yap