11 entry daha
  • izledikten sonra konuşmakta olduğum bir arkadaşım 40 saat derse imza attığı dershanelerden bahsedince gariptir ama tarladaki ırgatlıktan daha az acımasız olmadığını düşündüğüm durumu 79 lardan alıp bugüne taşıyan ve önüme koyan film. insan uzakfilminde de olduğu gibi içgüdüsel bir cinsellikten üzüntü duyuyorsa da gerçekliğin kaçınılmaz bir simülasyonu. yazık ki karnını doyuramayan insan elbette cinselliğini de insanileştirecek ve hazlarını inceltecek bir şansa sahip olmuyor. sarmal bir kolu makineye kaptırır gibi kontrolsüz sürgit devam ediyor. tarlaların şartları ne kadar değişmiştir bilemeyiz ama mekanların ve insanların değişmesi durumun içimize bıraktığı yükü azaltmıyor. ölmekte iken bile arkadaşlarına sitem etmeyen ve onları anlayan ırgatın sağduyusunu çoğaltmak mümkün olsa önce sermayesi emek olanlara sonra ülkeyi yönetenlere sonra duyguları felç olmuş para sahiplerine sonra para için iki yüzlülük peşine takılan soysuzlara. başka bir sahne daha var beni alıp alıp o tarlada pamukların arasına savuran, yanaklarımı güneşle yakan, gözlerime oturan ki o da çalışmaya ara verilirken "senin hatırına ara versinler hadi" denildiğinde "benim hatırıma değil hak ettikleri için" diye gelen cevap. utanıyor insan sosyete emek borazancılığı yapan her türlü insanı bir yana koyup, bir yerlerde hala düdük çalınınca daha yeni oturmuşken yerinden kalkan ırgatlar olduğunu bilip utanıyor. herşeyi edebiyatın ve yazının konusu yapan çağdaş insanın ne kadar az aktivist olduğunu düşünüyorum. onlar sürünüyor biz de arkadaş toplantılarında entelektüel sohbetlerimize konu sıkıntısı çekmiyoruz. bazen bırak allah aşkına diyesim geliyor. belki çok aptalcadır ama bazen kendimiz yazıp okuyoruz, çalıp oynuyoruz gibi geliyor. işten çıkınca birasını içmeye ve blues dinlemeye giden insanların yürüdüğü yolun altında hala yol işçisi debelenip duruyor. herşey sanat sanat içindir gibi görünüyor son zamanlarda bana. sanki sosyete emek sahipleniliciğimize bir sektör onların yaşadıkları. bazen her konudaki samimiyetimizi bu konuda da kaybettiğimizi düşünüyorum. `kaplumbağalara ateş ediyorlar ve biz onu seyrediyoruz.`
    bazen hepimize bakıyorum da pamuk balyalarından hafifletilmiş t,shirtler var üzerimizde. yataklarımızda rahat uyuduğumuz geceler işte. rahat yatılan her uyku ırgatların pamuk balyalarından değil mi? yataklardan bahsetmiyorum yataklar zaten öyle.
141 entry daha
hesabın var mı? giriş yap