15 entry daha
  • şeker gibi, çerez gibi sonlara doğru göğse ağrılar sokan bir gençlik romantizmi. zengin kız - yoksul erkek aşkını anlatırken, kızın elemanı süründürmesi klişesine düşmemesi güzel olmuş. dışarıdan bakıldığında uçarı, serseri, hiçbir şeyi takmayan bir kız gibi görünen nicole'un aslında sevmeye ve sevilmeye ne kadar ihtiyacı olduğunu görüyoruz. carlos da hem tahsilli, hem de aile terbiyesi almış pırıl pırıl bir çocuk. kızım olsa tereddüt etmeden everirim. kirsten dunst o eblek bakışları dışında yine iç gıdıklayıcı bir portre çizmiş. sağolsun film boyunca sutyen kullanmamış, bol bol tişört altından görunen göğüs uçları izledik. en ilgincime giden; arkadaş nasıl bir rahatlık bu ya, pencerede baban dururken sevgilinle sevişiyorsun, carlos terbiyeli çocuk tabii toparlandı hemen. tamam kızım sevişsin etsin dersin de, arada kızım perdeni neyini kapamayı unutma da dersin. kirsten dunst havuzda başkasıyla yiyişirken, carlos'un kahraman edasıyla kızı kurtardığı sahnede kızımızın üstünde judas priest tişörtü vardı. o da ufak bir dipnot olarak eklenmiş olsun.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap