2444 entry daha
  • az önce bir yazısına denk gelince tebessüm ettim.

    ilkokul öğretmeni olarak yozgat’a gittiği yıl (1927), bir arkadaşına gönderdiği mektupta çevreyi şöyle anlatır:

    “ne basit muhit yarabbi... konuşacak bir insan bile yok... hepsi alelâde, hepsi dümdüz... memleketin civarı hep bozkır, gözünün alabildiği kadar çıplak dağlar uzanıyor. (...) yalnız, yozgat’ın tam karşısında bir çam ormanı var. ama o da bu dümdüz araziye yakışmıyor. âdeta kirli bir bakkal önlüğüne yamanmış yeşil bir kadifeye benziyor. buranın dağları bile münasebetsiz. üstlerinde bir ağaç, bir kaya bile yok. çakıltaşı gibi en büyüğü yumruk kadar taşlarla örtülü. (...) ahali fesat, dedikoducu. (...) ah, yalnızlık asıl böyle kalabalık yerlerde belli oluyor.”

    (asım bezirci, sabahattin ali, 1974)
293 entry daha
hesabın var mı? giriş yap