• bazen bir şiir milattır..

    bir doğum günü için

    göklerin yüzü güldü mü
    dünyaya geldiğin zaman?
    azgın sular duruldu mu
    dünyaya geldiğin zaman?

    güneşler gibi tek miydin?
    ay ışığından ak mıydın?
    böyle nazlı çiçek miydin?
    dünyaya geldiğin zaman?

    yıldızlar halin sordu mu?
    bulutlar selâm durdu mu?
    yerlerin kalbi vurdu mu?
    dünyaya geldiğin zaman?

    aşkını candan duymuşum,
    canım yoluna koymuşum.
    tam dokuz yaşındaymışım
    dünyaya geldiğin zaman.

    kimbilir nasıl güzeldin,
    göklerden yere süzüldün…
    benim alnıma yazıldın
    dünyaya geldiğin zaman.
  • kuyucaklı yusuf ve kürk mantolu madonna … okurken birçok satırın altını çizmişimdir,duyguları o kadar derin anlatıyor ki insanın içini ezip geçiyor
  • --- şiir ---

    hey gönül gene bu gece
    kederim geceden yüce
    gel susalım beraberce
    böyleymiş kara yazımız
    --- şiir ---

    dizelerinin yazarıdır.

    albüm: ağlama bebeğim (1985)
    söz: sabahattin âli
    müzik: ahmet kaya
    dinlemek isteyenlere
  • kitaplarinin çoğu guzel olan yazar, düşünür, şair...
  • “satın alınamayan şeyleri severim ben. deniz gibi, gökyüzü gibi, ay gibi, güneş gibi.
    ve sevgi gibi.”
  • "yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: ''dünyada neler gördünüz?'' dese herhalde verecek cevap bulamayız. koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki..." (s.39)
    -sabahattin ali, değirmen
  • lise zamanı kuyucaklı yusuf öğretmen tarafından bana okunacak diye verilince istememiştim.

    ama o zaman bile iyi ki okumuşum dediğim bir klasikti.
  • az önce bir yazısına denk gelince tebessüm ettim.

    ilkokul öğretmeni olarak yozgat’a gittiği yıl (1927), bir arkadaşına gönderdiği mektupta çevreyi şöyle anlatır:

    “ne basit muhit yarabbi... konuşacak bir insan bile yok... hepsi alelâde, hepsi dümdüz... memleketin civarı hep bozkır, gözünün alabildiği kadar çıplak dağlar uzanıyor. (...) yalnız, yozgat’ın tam karşısında bir çam ormanı var. ama o da bu dümdüz araziye yakışmıyor. âdeta kirli bir bakkal önlüğüne yamanmış yeşil bir kadifeye benziyor. buranın dağları bile münasebetsiz. üstlerinde bir ağaç, bir kaya bile yok. çakıltaşı gibi en büyüğü yumruk kadar taşlarla örtülü. (...) ahali fesat, dedikoducu. (...) ah, yalnızlık asıl böyle kalabalık yerlerde belli oluyor.”

    (asım bezirci, sabahattin ali, 1974)
  • zamanının ötesinde olan bir insan.
  • insanlara olduklarından başka gözlerle bakmakta ısrar edişime içerliyordum.

    sabahattin ali
hesabın var mı? giriş yap