• aslında göbek dediğimiz oluşum, vücudumuzun sadece bir bölgesi. şu göbek deliğimizin etrafındaki nahiyeden bahsediyorum. hani şu, daha ergenlik yıllarında bir tef derisi gibi gergin ve düz olan bölge.

    bilindiği gibi, çocukluk ile yetişkinlik arasındaki döneme ergenlik çağı adı veriliyor. insan vücudunun yetişkinliğe hazırlandığı, kemik yapımızın büyüyüp geliştiği bu dönemde, eğer genetik miras olarak aldığımız bir kilo problemimiz yoksa, göbek bölgesi bu bahsettiğim gergin halini muhafaza ediyor.

    peki, nasıl oluyor da bu bölge nasıl olduğunu bile anlayamadan ayrı bir uzuv olacak şekilde büyüyüp serpiliyor?

    işte bu başlık altında bunu evrelerine göre inceleyeceğiz arkadaşlar. buradan buyurun;

    ilk yetişkinlik dönemi.

    ergenlikten hemen sonraki yaşlara isabet eden bu yıllarda birey, yetişkinliğe adım atmış olmanın verdiği motivasyonla, o güne kadar yetiştiği, yiyip içtiği, temel ihtiyaçlarının karşılandığı aile evinden daha değişik ortamlara akma isteği duyar. akran ve arkadaş gruplarının niteliği bu evrede belirleyici etkendir. özellikle eğitimi gereği üniversite kazanarak baba evinden ayrılan birey, temel yaşam alışkanlıklarını da değiştirmiş demektir. burada şunu ifade etme gereği duyuyorum ki, düzenli bir hayat tarzı, göbeğimizin ayrılıkçı fikirlere kapılmasının en büyük düşmanıdır. bu bilgiyi aklımızda tutacak olursak, açıklanmakta olan evreleri daha iyi anlama konusunda yardımcı olacaktır. ha, ne diyorduk, insan aklının bir karış havada olarak tabir edilebileceği, özellikle erkek türünün, zihinsel faaliyetlerinin büyük kısmını erojen bölgelerde odakladığı ilk yetişkinlik döneminde göbeğimizin, bir bölge ismi olmaktan çıkıp, elle tutulur bir varlık olma yolundaki ilk adımlarını attığı görülür.

    aslında bu belirtileri bireyin kendisi göremez. yaz aylarını müteakip, giyim unsurlarının azalması ve plaj, havuz gibi faaliyetler neticesinde göbeğimizin insan içine çıkması, bizim dışımızdaki gözlerin bakışlarından kaçmaz. "aa.. olm, göbek mi yaptın sen" lafının ilk duyulduğu an bu döneme denk gelir. tabi, bu tepkinin kimden geldiği de önemlidir. arkadaş ortamında, bir kankamızın bu tepkisi "yok lan, birayı fazla kaçırdık bu aralar" tarzı bir yadsımaya dönüşebilirken, ilgisine mahzar olunmaya çalışılan karşı cinsten birinin uyarısı, göbek üzerine ilk dikkatin çekilmesine neden olabilir.

    eğer, göbeğinizin bu ilk başkaldırısı şiddetle bastırılmazsa, dönüşü olmayan yola girmiş, vücut bütünlüğünüzü büyük bir tehlikeye atmış sayılırsınız. zira, sizden bir tepki görmediği sürece göbeğiniz kafasına koyduğu yolda ilerlemeye devam edecektir.

    burada bahsedilen şiddet eylemlerinden kasıt spor yapmaktır tabi ki. spor derken halı sahada haftada bir maç yapmaktan bahsetmiyorum. neyse, oraya da gelicez.

    şimdi, bu dönemde aileden ayrıldık ya.. hah, işte zincirimizi kopardık. her şey mübah anasını satayım. gece yarılarına kadar iç, bünyeyi alkole ver. hoop, oradan gecenin bir vakti çorbacıya, olmadı kokoreççiye.. onları da ye alkolün üstüne. zaten spor da yok. haaa.. bittin arkadaşım sen. dur bakalım.

    zincirden kopmanın verdiği gazla geçen bir iki yıldan sonra, bireydeki ilk durulma belirtileri de görülmeye başlar. okul bitirme telaşı, iş bulma stresi ve maddi beklentilerin yoğun olduğu bu dönemde, o eski hayat temposu ister istemez yavaşlayacaktır. tabi, göbeğimiz oluşum evresini atlatmış, bir sonraki safhaya geçmiştir. artık bu saatten sonra göbeğimizin isyanını ancak askeri bir yönetim bastırabilir.

    askerlik

    efendim, her türk asker doğar. ya da en azından bir dönem efendi gibi askerliğini yapar. takdir edersiniz ki, asker ocağı ana kucağı değildir. yan gelip yatma yeri hiç değildir. neyse, fazla bulandırmayalım. hani demiştik ya, "göbeğin düşmanı düzenli hayattır" diye. aha sana düzenli hayat. aha sana fırsat. yatma, kalkma, yeme - içme, spor yapma, temizlenme saati falan hep belirli. daha düzenli hayat mı olur? işte, türk erkeğinin burnunun sürtüldüğü yer olan asker ocağı da, göbeğimizin kontrol altına alınabileceği en son mekandır. hep duyarsınız, "askerde şu kadar kilo verdim" diye. doğrudur. aylar boyunca süren bu düzenli hayat, 3 bin metre koşuları, askeri pentatlon, ordu jimnastiği tüfekli tüfeksiz hareketler serisi, tam teçhizatlı koşu.. oy oy oy.. yazarken bile terlemişim şerefsizim.

    neticede göbek eridi mi arkadaşım. tamam işte. bundan sonra da kendine dikkat et, düzenli sporunu yap, mekiktir, kültür fiziktir ihmal etme, başın ağrımasın. ama nerdeee?..

    iş hayatı

    okul bitti. askerliği de yaptık. ortalama bir babadan kız alabilmek için gerekli şartlardan ikisini hallettin. geriye ne kaldı? meslek tabi. e, onun da okulunu falan okudun. bir iş bulursun artık. hadi onu da buldun. fakat o da ne? lan, bu iş hayatı okula mokula benzemiyor. kimsenin gözünün yaşına bakmıyorlar. hem artık para da lazım, eşek kadar adam oldun. adlı mı seni bir gayret. çalış babam çalış.. kendine en ufak bir zaman bile ayıramıyorsun. işe git, otur, yemek ye, biraz daha otur, eve gel yine ye, git yat. aha.. işte, askeri yönetim altında sinen, başı ezilen ayrılıkçı göbek yağı militanlarının tekrar ortaya çıkmasına en müsait ortam. çok değil iki, bilemedin üç ay böyle takıl yeter. aferin sana. onsan sonra da göbeğe "türk kası" diye isim tak, "göbeksiz erkek balkonsuz eve benzer eki eki" diye götünden deyim uydur. allah belanı versin senin.

    evlilik

    işi de bulduğuna göre sana kız verilebilmesi için her türlü şartı gerçekleştirmiş bulunuyorsun. e, gençler de birbirini sevip anlaşmışlarsa düğündür, evliliktir, takı merasimidir, hiçbirinin önünde engel bulunmuyor artık. öp bakim kayınpederinin elini. hah, aferin. dikkat ettin mi adamın göbeğine? salak seni.

    bu dönemde, fiziksel egzersiz olarak başlıca aktiviten, düğün alış verişi sırasında gelin kızımızın peşinden koşmak, bilemedin düğünde bir iki saat boyunca tanımadığın insanlarla halay çekip harmandalı oynamaktan ibaret olacaktır. o değil de, harmandalı, kerimoğlu gibi oyunları oynayıp zayıflamak da mümkün değil, insan kilo bile alır. karadenizli kız alırsan hiç olmazsa horon tepersin. ancak yeri gelmişken, "ev alacaksan tuğladan, kız alacaksan ula'dan" diyerek hanımın memleketine de bir saygı duruşu yapmış olayım. eheh.. öhöm.. ne diyordum.

    düğünü de yaptığına göre artık evlisin. ancak şunu bilmeni isterim; evlenip de kilo veren bir erkek, bugüne kadar kayıtlara geçmemiştir. geçmiş olsun. bu saatten sonra elinden gelebilecek tek şey, kendine dikkat ederek mevcut göbeğini korumak, büyümesini engellemektir. bunun için de ciddi şekilde irade, sabır ve zaman gerekir. ama sen evli adamsın, zaman kısmını unut bence. daha evlenir evlenmez "ben spor salonuna yazılıcam" diye tutturursan, evliliğinin ilk krizine iki dakika kalmış demektir. istersen zaman tut. ahahahahaa..

    ha, "eve kondisyon aleti alırım" da diyebilirsin. ancak yapılmış araştırmalar, eve alınan bu tür kondisyon aletlerinin, amaçları dışında gömlek, havlu kurutmak, dekorasyon malzemesi olmak gibi faaliyetlerde daha çok kullanıldığını gösteriyor. inanmıyorsan al evine dene. kredi kartına 12 ay taksit yapıyorlar. olm, sen hakkaten geri zekalısın yav..

    bu dönemde göbeğimiz dikkat çekecek derecede büyüyünce de "ohoo, yenge iyi bakıyor maşallah" veya çocuk durumuna göre, "hacı sen de doğurucan galiba" gibi ağız burun kırma isteği uyandıran cümleler ardı arkasına gelecektir. tut kendini. olan oldu nasıl olsa. geçmiş olsun.

    artık seni dinlemeyen, büyümesine ve bağımsızlığını ilan etmesine hiç ses çıkaramadığın muhteşem bir göbeğin oldu. tebrik ederim.

    sana tavsiyem, onunla barışık olman yönündedir. hiç, "yaza kadar spor yapar eritirim" falan gibi hayaller kurma. bir iki sene karnını içeri çekip idare edersin. ama sonra sen de o sokakta gördüğün şişman amcalar gibi ter içinde sağa sola koştururken buluvereceksin kendini.

    şimdi, türk erkeğinin göbek oluşumu sırasındaki evrelerini tek tek inceledik.

    gelin, bu defa da, göbeğimizin gelişme evrelerini inceleyelim.

    tomurcuk dönemi

    göbeğimizin ilk defa dikkat çektiği aşamadır. kemerinizi sıktığınız zaman dik durup aşağıya bakın. kemer tokanızı göremiyorsanız panik yaşamaya başlayabilirsiniz. ancak, bahsettiğim gibi, önüne geçmek için hala zamanınız var. düzenli spor yapın, beslenme alışkanlıklarınızı gözden geçirin, imkanınız varsa bir spor salonuna yazılıp uzman gözetiminde çalışın. bunları bir hayat tarzı haline getirirseniz gelecekte rahat edersiniz.

    can simidi dönemi

    bu aşamada göbeğin hareketi sadece burnumuz doğrultusunda değil, bel bölgelerinden iki yana doğru ivmelenmek şeklinde görülür. göbeğin dikkat çekici olmaktan çıktığı, insanların gözüne girmesin diye içeri çekildiği dönemdir. bel bölgesindeki, ya da göbeğimizdeki yağ tabakasına hafifçe vurunca "bıngıl bıngıl" şeklinde salınımda bulunur. artık çok geçtir. göbeğimiz, fransız ihtilalinden esinlenmiş balkan milletleri misali, bağımsızlığı kafasına koymuştur bir kere.

    piknik tüpü dönemi

    tam anlamıyla bağımsızlık ilanıdır. ayna karşısında içeri çektiğimizde "siktiret lan, bu da işe yaramıyor artık" diyorsak ve ayakta dururken kendi cinsel organımızla göz teması sağlayamıyorsak göbeğimizle elçilik düzeyinde ilişkiye geçme vaktimiz gelmiş demektir. bu aşamada, vücudun ağırlık merkezi değişir. eskiden yaptığınız hareketleri, alçak bir duvardan zıplayarak geçmeyi, suya balıklama atlamayı falan rezil olmadan yapma ihtimaliniz epey düşüktür.

    artık geçmiş olsun demekten başka elden bir şey gelmez. dediğim gibi, burada esas unsur bireyin kendisi ile barışık olmasıdır.

    ha, "yok aga, ben metroseksüel adamım, gider liposakşın yaptırır, götümden başımdan elektrik süpürgesiyle yağ çektiririm" diyen varsa ona da karışmam. paşa keyfi bilir.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap