92 entry daha
  • şu an hatırlamadığım bir caz teorisi kitabının başında "hayatta yapacak daha önemli ya da başka şeyleriniz yoksa; bu kitaba devam edin.." yazıyordu. caz gerçekten zordur. yolunu iğneyle kazmaktır. özellikle idealistsen ve cazı gerçekten öğrenmek istiyorsan işin çok zor. şimdi youtube falan çıktı mertlik bozuldu. en zor soloları 30 metronomla çalıyor lavuğun teki, siz izliyorsunuz ve öğreniyorsunuz. öğrendiğiniz bu numaralar keyifli olabilir, kendi parçalarınızda da uygulayabilirsiniz ancak miles davis'in yada duke ellington'un ne yaptığını algılayamazsınız hiçbir zaman. beatles'ın; günümüz modern müziğinin temelini attığını kavrayamazsınız. çünkü caz dipsiz bir kuyudur ve bu kuyu ancak teoriyle aydınlanır. sıkılmadan, oflamadan bütün kadansları, çözülmeleri, aralıkları yalayıp yutacaksınız, hissedeceksiniz tek bir notanın nelere kadir olduğunu.. 3-4 notayla saatlerinizi geçireceksiniz, bend çekmeler, gereksiz trickler olmadan aynı notalarla insanları büyüleyeceksiniz. çok zordur sınırlı sayıda notayla solo atmak. yavaş metronomla çalışmak. swing ritmini iliklerinizde hissedeceksiniz, kulaklarınızda dönen bir çark olacak, tıpkı bir saat gibi. en ufak bir aksaklık canınızı sıkacak, bilerek aksamaya başlıyacaksınız bir süre sonra, aksayacaksınız, metronomla alay edeceksiniz, saat, zaman gibi kavramlar anlamını yitirecek bir trans halinde salyalarınız akarken uyanacaksınız ve bütün bunları 3-4 nota ve 1-2 gerilim sesle yapacaksınız. caz konserve edilmemiştir. klasik müzik gibi değildir. sonu olmayan yemyeşil bir çim sahadır. bütün notalar, sesler, saçmalıklar, aksamalar ve sessizlikler..evet sessizlikler..sonsuz puandorglar emrinizin altındadır. siz sessizliğin ne demek olduğunu bilmezseniz caz çalamazsınız. sabırsız insanlar sizi anlayamaz. caz sessizliktir. sessizliği bozan bir notadır ancak siz bile bilmezsiniz o sessizlik esnasında o sesin ne zaman geleceğini. bu yüzden yalnızsınızdır ve sizi kimse anlamaz. en yakınlarınız bile neyle uğraştığınız anlamaz ve algılayamaz. rock müzik gibi icra edemezsiniz cazı. insanlar size hayran kalmaz. beklentisiz icra edilir caz. bir doğaçlamaya başlarsınız ionian ile. arkada sürekli ta- ta ta- ta şeklinde devam eden swing ritmi.. kafanızın içinde, en derinde.. herşey harikadır, mutlu bir doğaçlamadır bu. gülümseyen notalar vardır. sonra bir anda parmaklarınız lydian'a ordan locrian'a kayar. ne olduğunu anlamazsınız. bu emri kalp mi vermiştir beyin mi? kim karartı şimdi havayı? nereye gitti o gülümseyen notalar. artık yağmur yağıyordur ve bulutlanmıştır gökyüzü.. ama siz devam ederdiniz locrian'a.. moddan moda atlarsınız, lydian'dan mixolydian'a ordan phrygian'a.. halden hale geçiş gibidir bu tasavvuftaki.. yani demek istediğim caz çok şeydir. norveçin o puslu havasıdır, new orleans zencilerinin çığlığıdır, taksimdeki kalabalığın uğultusudur, gloria'da sevgiliyle içilen kahvedir, alıp başını okyanusa açılmaktır.. ve belki de en güzeli: caz kahvaltıdır.
307 entry daha
hesabın var mı? giriş yap