52 entry daha
  • aynı hafta içerisinde, hem dokuzuncu senemde diploma projesinden kaldıgım (rakamla; 9), hem part-time işimden kovuldugum, hem de sevgilimden tekme yediğim temmuz sonundan beri, depresyon hırkam üstümde*, avuçlarımın arasında tuttugum kırmızı nescafe kupam **, geçtim bilgisayarın karşısına, her güne bir film sıgdırdım. unutmak istediği eski sevgilisiyle taaaa hawai'de bi otelde tesadüfen karşılaşan bi adamın gönül hezeyanlarından, büyülü bi ormanın dibine kuruluverilmiş yatılı okulda geçen doğaüstü olaylara kadar, geniş bir skalada kendimi eglendirmeye çalıştım.
    hiçbiri, tek tarafına ayna süsü verilmiş bi camın iki ayrı tarafında satranç oynayan iki aşık kadar gülümsetmedi beni. saçma oldugundan falan değil. hani bazen herşey üstüne üstüne gelir insanın. sen geri adım attıkça üstüne yıkılanlar büyür, kaçamazsın da hani bi duvar dibine sıkışır kalırsın. bi an dışarıdan bakarsın kendine, komik gelir olan biten. umut hep vardır, ama bi durup dışarıdan bakmak gerekir görebilmek için. işte tam o zaman gülümsersin ya. hah. o işte.
    bazen sırf başaramama korkusundan pencerenin ters tarafına hapsediyoruz kendimizi. sırf dayatılmış olana uyum sagyalayamadıgımız için. ve eğer -belki de- bizi korumak için elimizi bırakanlar olmasa, hiç çıkamayacagız kendimize kurduğumuz masalsı odalardan.
    böyle, anlatmaya çalışınca içine sunay akın kaçmış gibi oluyor insanın. ama izlerken öyle değil. durdurup, biraz geri sarıp, gülümseyip, sonra tekrar izleyip, aynı sahneye gene gülümseyip, james mcavoy kadraja girince gene durdurup, damlayan salyaları silip, gene baştan izleyip... derken nası bittiğini anlamıyor insan.

    hollywood'da dandik sıfatını dibine kadar hakeden zibilyon tane film varken, penelope'nin onlarla aynı kefeye konulması haksızlıktır. eger filmi seyredip te vaktini boşa harcadıgına inanlar varsa, en son ne zaman kendinize dışarıdan bakıp "evet yaaa buyum ben, böyle seviyorum kendimi, çizilmiş yollardan gitmeyip patikalara saptıgım için" diyerek gülümsediğinizi düşünün. belki üzerinizdeki lanet şıp diye ortadan kalkmaz, ama en azından rengarenk bir atkıyla sokaklarda istediğiniz gibi dolaşma cesaretini verir.
44 entry daha
hesabın var mı? giriş yap