22 entry daha
  • romanı ile sinema uyarlaması arasında dağlar kadar fark vardır. kitapta anne çocuğunu ayak bağı olarak görür, kendisini eve hapsettiğini düşünür, hayalindeki yaşam çok daha rahat ve eğlencelidir. bir çocuğa bakmak ve onun sıkıntısını çekmeyi tutsaklık olarak görür. sonra döner çocuğu geri almak ister. ne de olsa kendi çocuğudur. hakim de tutar çocuğu terk edip gitmesine rağmen "anne olması" gerekçesiyle kadına verir. o süreçte büyük sıkıntılar çekmiş ve oğlu ile arasında çok özel bir ilişki gelişen baba oğlundan ayrılmak zorunda kalır. kitapta anne çocuğu alıp eve götürünce yine istediğinin çocuk olmadığını düşünür ve bu bağlayıcı hayat onu yine korkutur. rahatından ödün vermek istemez. ama film uyarlamasında bu olay bir sevgi kelebeği edası ile annenin baba-oğul arasındaki ilişkiye "kıyamayarak" çocuğu babasına geri vermesine indirgenmiştir.

    kitap esas itibari ile hukuk sistemindeki anne kavramına verilen aşırı değeri sorgulamaktadır. sırf çocuğu karnında taşıyanın anne olması onu daha iyi bir ebeveyn yapar mı? her kadın aynı mıdır? sorularına yaklaşır ve hikayesinin merkezine evlilik kurumuna uyum sağlayamayan bir kadını yerleştirir. ama filmde bu olay herhalde misojini gözükmeyip kadın seyircilerin tepkisini çekmemek için törpülenmiş ve bir sevgi masalına indirgenmiştir. "yok ben filmde bile meryl streep'e kızdım" diyenleriniz varsa, emin olun kitaptaki anne karakterinden daha fazla nefret ederdiniz.

    velayet davasında aynı dertten müzdarip olanlar kitabı mahkemeye delil olarak sunabilir. hazır yazılmışı varken avukat tutup hakime derdinizi anlatmanıza gerek kalmaz. olmadı hakimin önüne roman atarak yeni bir moda başlatırsınız.
124 entry daha
hesabın var mı? giriş yap