7 entry daha
  • sadece fazla yiyecek verilerek değil aynı zamanda yanlış yiyecek verilerek de gerçekleşebilecek hadise.

    küçüklüğümden beri hep bir hayvanım olsun istemişimdir ancak her evde rastlanabilecek "annenin temizliğinden ödün vermeme tutumu" neticesinde balık ve kuş türevi, insanın hayvan sevgisini tatmin etmeye yetmeyen ama bir nebze de olsa oyalanmasını sağlayan hayancıklarımla yetindim. ama bir gün, tahmini 12 yaşlarındayken kapımız çaldı ve gelen dayımdı, elinde de bir kutu vardı, kutuyu bana uzatıp açarken dikkatli olmamı tembihledi. kutuyu elime alınca içinde canlı bir şey olduğunu hissetmiş ama yine olsa olsa içinden kuş çıkar diye düşünüp çok fazla heveslenmemiştim. kalbimin hızlı atışları arasında kapağı kaldırmamla içindeki tatlı beyaz tüy yumağı tavşancıkla göz göze gelmem bir oldu. sanırım bu hayatımda aldığım en güzel hediyeydi, o yüzden o anı hiç unutamam, süper mutlu olmuştum; ne de olsa artık akvaryumda yüzen ve dokunamadığım bir balık ya da sıkı sıkı tutmazsam kaçacak olan ve de elimi ısıracak olan bir kuşum değil istediğim kadar sevebileceğim bir tavşanım olmuştu. tabi ki her güzel şey gibi bu mutluluk anı da pek uzun sürmedi. tavşanın ne yemeyi sevip neyi sevmeyeceğine dair pek bir fikrim yoktu, bugs bunny'nin aksine bu tavşan hiç havuca yanaşmıyordu. bunun üzerine ben de bilimin her şeyden önce geldiğine dair güvenimle açtım gazetelerden toplanmış bir kütüphane dolusu ansiklopedilerden birini ve de "t" harfini takiben "tavşan" kelimesini bulup sevgili tavşanım ne yer ne içer diye okumaya başladım. ansiklopedide bahsi geçen yiyeceklerin hiçbiri bizim evimizde yoktu ama sonra gözüme "süpürge tohumu" kelimesi takıldı ve işte o anda beynimde bir ampul yandı. tabi ya süpürge tohumu! kuş yemi görmüş olanlarınız bilirki yemin arasında süpürge tohumu da vardır, aynı zamanda muhabbet kuşum da olduğu için evde bol miktarda kuş yemi vardı. kuş yemi kutusunu kaptığım gibi tavşancığa yöneldim ve deneme yapmak amacıyla avucuma döktüğüm bir miktar kuş yemini tavşana uzattım. büyük bir hızla tavşan bütün yemleri süpürge tohumuna bakmadan bir güzel mideye indirdi. tabi ben de bu durumdan çok memnun kaldım, biricik tavşanımı hem doyuracak hem de mutlu edecek bir yiyecek bulmuştum keskin zekam sayesinde! yalnız hiç göz önünde bulundurmadığım ve yıllar sonra öğreneceğim bir gerçek varmış ki tavşana ne kadar yemek verirsen yermiş meğer, öyle çok fazla yedirmemek lazımmış. sonuç olarak tavşancığımla geçirdiğim çok mutlu 2 günün ardından artık ya kuş yemi yemeye dayanamadığı için ya da sürekli yemeye dayanamadığı için bir sabah kalktığımda taş kesilmiş yatıyordu kutusunda zavallıcık. daha isim bile koyamamıştım...
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap