2 entry daha
  • primatların belirli amaçlar için belirli ses mesajlarını tutarlı bir şekilde kullandıkları anlaşıldığında bilim dünyasında büyük bir heyecanın yeşerdiğini tahmin ediyorum... insan olma yalnızlığı, başımızın belası...

    bu heyecanla, bebek şempanze ve gorillerin insan dilini öğrenebilmesi için çalışmalar yapılmaya başlanmış. kimisini ciddi ciddi ingilizce konuşturmaya, kimisine uluslararası işaret dilini öğretmeye, kimisiyle de farklı bir sembol dili ile iletişim kurmaya çalışmışlar. ancak bu türler arası iletişimin kurulması çabasında her ne kadar iyiniyetli olunsa da, acemilik ve algıda seçicilikten kaynaklandığını söyleyebileceğimiz yorumlar çıkmış ortaya. hayvan eğitimcilerinin pek çoğunun dilbilimle uzaktan yakından alakalı olmadığını, hayvanla iletişimde "lütfen" anlamına gelen semboller kullanmalarından bile çıkarsayabiliriz. hadi buna acemilik diyelim; ama eğitimcilerin ellerindeki çalışma kayıtlarını diğer araştırmacılarla paylaşmaya yanaşmamalarına ne diyeceğiz? primatlarda dil kabiliyeti ile ilgili yayınların bir dönem boyunca yalnızca hayvanları eğiten kişilerin elinden çıkması, diğer disiplinlerden gelen eleştirilerin göz ardı edilmesi ve televizyonlarda yapılan şovlarla araştırma safhası tamamlanmamış bir konunun halka mal edilmesi bilimsellikten epey uzak bir çerçeve çizmiş.

    hayvanlarla büyük bir duygusal bağ kuran araştırmacıların onların sesleri doğru çıkaramasa bile dilsel bir iletişim kurduklarına gönülden inanmaları sağduyudan sapan yargılara varmalarına da sebep olmuş. şempanze parmağını ağzına götürdüğünde "yemek" istediği sonucuna varıp ona yemek verenler, kaşındığında, bunun "kaşınmak" anlamına gelen bir işaret olduğunu düşünenler, neler neler... hatta o dönemde araştırmalara katılan işitme engelli bir araştırmacı, şempanzenin el hareketlerine bir türlü anlam veremediğini, bu sebeple işaretler listesine veri giremediğini, ama diğer araştırmacıların her hareketi bir anlamla ilişkilendirdiğini, hatta kendisini tembellik etmekle itham ettiklerini anlatıyor.

    insan dilinin küçük birimlerden kombinasyonel bir tarzda işleyen üretim kurallarıyla daha büyük birimler elde edebilen, bu birimleri gramatik bir yapı içinde yine kombinasyonel olarak düzenleyebilen, bu sayede sonsuz sayıda anlamlı cümleler kurmasına olanak sağlayan özelliklerinin yanında primat iletişim sisteminin pek de yapısallık gösteremeyen nitelikleri, iki iletişim sisteminin gerçekten de çok farklı olduğu izlenimini veriyor. oysa gönül isterdi ki "aşk bu mu, sevda bu mu, hayat bu mu? kalp acı, dünya hüzün, gözyaşı dolu" desin bana bir şempanze; sonra bir rakı açıp dertleşelim beraber...

    kaynak:
    steven pinker, the language instinct
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap