340 entry daha
  • galatasaray'ın yeni transferi. geleceği kesinleşince epey heyecanladım ve bir şeyler karalamak istedim. çok sevdiğim ve iyi oynadığında izlemesi acayip keyif veren bir topçu ndombele. topsuz oyunun da çok öne çıkarıldığı bir dönemde, iyice atletleşen ve tek tipleşen yeni nesil futbolcuların arasında, özel yetenekleriyle göze çarpan bir adam. her hareketinden topla kurduğu ilişkinin bambaşka olduğu anlaşılıyor. ama sahadaki genel performansı bakımından aşağı yönlü grafiğini senelerdir tekrar yoluna koyamadı. peki 60 küsur milyon bonvervisle premier lig'e giden ndombele, daha aynı sözleşmesini bitirmeden türkiye'ye nasıl düştü? nasıl büyük liglerdeki takımların bedelsiz kiralık olarak bile yanaşmadığı bir oyuncu oldu? bu soruları cevaplamaya çalıştığım uzun bir entry olacak.

    hangi şartlarda tottenham'a gittiği önemli, çünkü bunlar kariyerinin şekillenmesinde başlıca etmenlerden oldu. bu transferin esas motivasyonu, takımın oyununda en kritik adamlardan olan ama sakatlıklarla tükendiği için 18/19 sezonunun devre arasında gönderilen moussa dembele'nin ikamesi olmasıydı. hemen her rakibe karşı orta sahada üstünlük kurabilen dembele-eriksen-sissoko üçlüsü, takımın gol yükünü çeken dele-son-kane üçlüsünü kusursuzca tamamlıyordu. oyunun kilitlendiği anlarda dembele'nin driplingle taşıdığı toplar savunmaların dengesini alt üst ediyor, tüm pres şemalarını adeta delip geçen dembele amerikalıların tabiriyle "x factor" oluyordu. yıllar içinde takımın iskeletini oluşturan bu yapı, tottenham'ı sıradan bir premier lig takımından şampiyonlar ligi finaline kadar taşımış, üstelik bunu o sezon tek bir transfer takviyesi olmadan başarmıştı.

    ancak özellikle taraftarlar, deli gibi para harcayan ultra zengin kulüpleri sahadan silebilen bu takıma transfer yapılmamasını, dahası dembele gibi bir adamın yerine kimse alınmadan satılmasına çok kızmıştı. o sırada 1 milyar poundluk yeni stadın inşa ettikleri için takviye yapmayan tottenham sahibi levy, kesenin ağzını açmak zorunda kalacaktı. ndombele, dembele'yle çok benzer kabiliyetleri olduğu için takıma cuk oturacaktı. ligde ilk 4, şampiyonlar liginde üst turlar ve kupalarda final hedefleriyle tam gaz devam edecekti. en azından plan böyleydi.

    ancak hesap tutmadı. 19/20'de takım geçen sezonun yorgunluğunu atamamış gözüküyor, yediği darbelere karşılık veremeyen bitkin bir görüntü çiziyordu. kilit oyunculara sürekli dünyanın en büyük kulüplerinden teklifler yağıyor ama levy takımı korumak için astronomik rakamlar talep ediyordu. dahası zamanında yapılmış kelepir kontratlar yüzünden bazı oyuncular rahatsızdı ve rakip büyük kulüplerde kendilerinden çok daha az yetenekli adamların iki üç kat maaş almasını kabullenemiyorlardı. takım artık istikrarlı performans veremezken, hemen herkesin performansı düşmüşken, kulüp rekorunun kırıldığı bonservis bedeliyle taze kan olması için getirilen ndombele de sönük kalıyordu. premier lig temposuna ayak uydurmakta zorlanıyor, maçta 60 dakika olmadan pili bitiyor, sakatlıklardan dönmesi ve kendini bulması çok vakit alıyordu. geçen sene şampiyonlar ligi finaline çıkan kadroya eklenen esas büyük parça olarak çok eleştiriliyordu.

    kötü gidişat durdurulamayınca pochettino kovuldu, mourinho geldi. yeni hocanın getirdiği olumlu etkiler de yavaş yavaş azalmaya başlayınca hedef tahtasına yine ndombele oturtuldu. başarılı kariyerini çok disiplinli ve çalışkan oyuncularla o günlere getiren mourinho da açık açık oyuncuların isteksiz görüntüsünden ve istikrarsız motivasyonundan şikayet ediyordu. en çok eleştirdiği adamların başında da ndombele geliyordu. kısaca ndombele, böylesine bir ortamda üzerine yüklenen ağırlıkların altında kalmış gözüküyor, uzun süredir transfer yapmayan takıma büyük meblağlar karşılığında yapılan bu transfer çoktan kazık olarak kabul edilmeye başlamıştı bile.

    ndombele ara ara verdiği iyi performası zamana yayamıyor, bir maç iyiyse iki maç kötü oynuyordu. pandemi şartları o bu derken, vaktinden önce olgunlaşıp başarıya kavuşan takımın çöküşü durmuyor, gereğinden fazla yükselmiş beklentilerin çok altında kalınması oyuncuları mental olarak zorluyordu. ndombele'nin tottenham'a gelmeden önceki tecrübesi, biri ikinci ligde olmak üzere toplam üç sezondan ibaretti. düzenli oynayacağı, rafine edilmemiş eksik yönlerini zamanla düzeltebileceği istikrarlı bir ortama ihtiyacı vardı. ilk bakışta hem seviyesine uygun hem de sürekli kendini geliştirebileceği bir kulübe gitmişti. fakat ara ara parıldayan ama kıvılcım gibi çabucak sönen kalitesini ne tam ortaya koyabildi ne de geliştirebildi.

    20/21 sezonunu da teknik direktöründen sıkça azar yiyerek geçirdi. o sezon bitmeden mourinho da kovuldu. yeni sezonda gelen nuno santo ile biraz kendini bulur gibi oldu, ama yine istikrarsızdı ve takım da kötü gittiği için yine teknik direktör kovuldu. yeni hoca conte zaten sahada kendini parçalayarak oynamayan futbolcuları silip unutmakla tanınan bir adamdı. devre arasında lyon'a kiralık gitti, alışık olduğu ortamda daha iyi bir görüntü çizdi ama yine de istikrarsızdı. nitekim lyon, kilit oyuncuların birer birer satıldığı, verimsiz transferler yüzünden kaotik atmosferle boğuşan bir takımdı. ndombele'nin de uzun vadede yüksek maliyetini karşılamak istemeyen bir yerde ritmini bulması zordu.

    22/23 sezonunun başında conte'nin planlarında olmadığı belliydi, napoli'ye kiralık gitti. bu sefer çok iyi kurulmuş ve hızlıca oturmuş bir takımdaydı ve ana parçalardan biri olamadan rotasyon oyuncusu olarak kaldı. ligde yaklaşık 9 adet 90 dakikaya tekabül eden süre aldı, 3-4 maçlık bir periyot dışında nadiren ilk 11'de oynadı. nihayetinde 2 sezon daha sözleşmesi bulunan tottenham'a döndü. bu arada conte de sezon sonunu beklemeden bırakıp gitti, futbolculardaki isteksizlikten ve motivasyonsuzluktan hep şikayet etti. kulüpte köklü değişiklikler yapılmadan başarılı olunamayacağını, defalarca üstüne basa basa söylemekten çekinmedi. conte'nin bu sözleri çok şey anlatıyor. çünkü ndombele'nin de büyük beklentilerle gittiği ortamda başarılı olmasını zorlaştıran etkenler tekraren dillendirilmiş oldu. yeterli ve istikrarlı performanslara ulaşamaması ve kiralık olarak gezmesinde elbette kendisinin de payı çok. ancak bir yandan düzenli ve oturaklı şekilde işleyen önünü görebileceği ortamlar bulamadığını, diğer yandan ve istikrarlı bir şekilde formunu ve ritmini yakalaması için gerekli asgari şartların sağlanmadığını da dikkate almak gerekiyor.

    sezon başında takımla idmana çıkıyordu ama transfer sezonu açıldığından beri gönderileceği hemen hemen kesindi. burada kendisine uygun ortamı bulup doku uyuşması sağlanabilirse hem kendisi hem de galatasaray için çok iyi kazanımlar elde edilmiş olur. konulan hatta taksit detayları bile kararlaştırılan opsiyon, bu sene başarılı olması halinde kulübün rahatlıkla karşılayabileceği bir maliyet. dolayısıyla düzenli oynayıp ritm bulurken, uzun vadede aidiyet hissettiği bir ortam yakalanabilirse, gerçek kalitesini sergilemesi ve senelerdir altında kaldığı beklentilere biraz olsun yaklaşabilmesi gayet olası gözüküyor.

    başlıca özelliklerine gelecek olursak, hem şahsi hem de futbol karakteri itibarıyla öngörülemez, dengesiz bir adam. pek çok teknik direktörle sorun yaşamış, en çok da mourinho kendisini "adam etmek" için epey uğraşmış ama muvaffak olamamış. bugün pek çok topçu için kullanılan "gamsız" tabirinin hakkını zaman zaman verebilir. malum galatasaray taraftarları arasında hatırı sayılır büyüklükte bir grup, çenesi kırık olmasına rağmen pipetle beslenerek şampiyonlar ligi maçına çıkan ve kabiliyetleri ölçüsünde her zaman elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan belhanda için gamsız diyordu, inşallah gerçekten gamsız haliyle ndombele'yi görmeyiz.

    bazen idmana geç kalır, kaytarır. futbol onun için profesyonel bir meslekten ziyade kendini ifade ettiği, adeta karakterinin bir uzantısı ve dışavurumu olan bir uğraştır. işte tam da bu yüzden topla çok fantastik şeyler yapar. driplingle çıkarken sürekli tökezleyecek gibi olur ama aslında epey kontrollüdür. çok ani vücut ve bilek hareketleriyle rakip oyuncuları şaşkına çevirir. ona önlem almak zordur, zira topla hemhal olurken sanki doğaçlama hareket eder, bir sonraki hamlesini kendi bile bilmediği için defanslar hiç kestiremez. top kapma, hava topu kazanma, pas arası yapma gibi istatistiklerde oynadığı ligin orta sahaları arasında alt sıralarda kalır. zaten işin o tarafını ortalama üstü seviyede yapabilse, bu yaşta kiralık oradan oraya gezecek bir adam değil. top rakipteyken genellikle bölgesinde takılır, topla yapacağı bir sonraki hamle için enerji biriktirir.

    özellikle teknik direktör ile doğru iletişim ve ilişki kurulursa yıllardır gösteremediği potansiyeline ulaşabilir. şampiyonlar liginden ziyade ligde kapalı savunmaları açma konusunda galatasaray'ı epey rahatlatabilir. umarım nihayetinde hem kendisi hem de kulüp için doğru, verimli ve faydalı bir birliktelik olur.
1097 entry daha
hesabın var mı? giriş yap