734 entry daha
  • ingiliz bir tasarımcı "çay demlenirken salonun şöyle kabasını alayım" diyerek evini süpürürken makinanın gittikçe azalan emiş gücünden illallah edip tüm parçalarını söküyor. bakıyor ki cihazda sorun yok, yine torbası tıkanmış. sonra düşünüyor, "ulan mahalledeki kerestecinin dükkanında siklon ** var. bu mantığı şu alete de uygulasam kim ne karışır?"

    neyse, kollarını sıvayıp işe koyuluyor ama iş uzadıkça uzuyor. abimiz 5 yıl boyunca 5.000'den fazla prototip geliştirerek nihayet final ürünü tamamlıyor. bunca zaman öğretmen eşinin bordrosundan yediğinden "acil para yapmalıyım" niyetiyle cihazı ilk kez japonya'da satışa çıkarıyor. niye? o dönem yeni yeni zincirlerini kıran japonların batıya dair her şeye yeni gelinin sunum tabağına* sarılması gibi sarılmalarından. abimiz yanılmıyor tabii, tanesi 2.000 $'dan raflara giren "g-force" isimli bu "ithal" süpürge anında bir statü sembolüne dönüşüyor. cihaz hem çok satılıyor, hem dünya kadar ödül alıyor.

    japonya'dan indirdiği parayla eli rahatlayan abimiz de hemen soyadını verdiği "dyson inc." şirketini kuruyor. kendi memleketinde kurduğu bu fabrikada "her zaman %100 emiş gücü" niyetiyle "dc01" isimli bu kez 1 değil tam 2 siklon özellikli süpürgesini üretiyor. aynı yaratıcılığı sevilen bir ürününü çikolatayla kaplayarak yeni bir ürün gibi tekrar piyasaya süren ülker'de de görebilirsiniz.* neyse, ürünlerinin popülaritesi çok artınca koskoca hoover dahi taklit etmeye kalkışıyor. abimiz de dava açıyor ve patent ihlalinden yüklü bir tazminat kazanıyor. o günden sonra dik süpürge, robot süpürge, şarjlı süpürge, çamaşır makinesi, gözlük, vantilatör, el kurutucu, saç kurutma makinesi vb. gibi cihazlarla tasarlamaktan ve üretmekten hiç vazgeçmiyor. adına bir vakıf kurup gelirini tasarım ve mühendislik eğitimine adıyor. britanya illerinin en sevilen iş adamlarından biri haline gelip kraliçeden sir ünvanı dahi alıyor.

    "ben bu süpürgeyi hazırlarken 5.127 adet prototipini yaptım, yani 5.126 kez başarısız oldum. ama her birinden bir şeyler öğrendim, bu şekilde çözüm buldum. yani başarısızlık hiçbir zaman umurumda olmadı. her zaman okul çocuklarına yaşadıkları başarısızlıkların sayısına göre not verilmesi gerektiğini düşünmüşümdür. çünkü garip şeyler deneyen ve bu yolda çok sayıda başarısızlık yaşayan çocuk muhtemelen daha yaratıcı olacaktır."
165 entry daha
hesabın var mı? giriş yap