1 entry daha
  • bir eskort kızın güncesi şeklinde nitelenebilecek bir hikayeye; gerçekçi estetiğiyle mockumentarye yaklaşan biçime sahip bir onlar da insan filmi, dersek filmin altmetnini es geçmiş gibi oluruz bana kalırsa.

    soderbergh ilginç adam; ocean üçlemesinden sonra che'yi çekebilecek kadar yelpazesi geniş; hem geçmişindeki indie performansı da göz önüne alınırsa kendisinden beklenmeyecek bir film de değil the girlfriend experience. daha önce bahsettiğim gibi, film "bir eskort kızın hayatı"ndan bir kesiti gerçekçi estetikle anlatıyor; ancak filmde tek bir sevişme sahnesi bile olmaması önemli. yani bir destricted ya da shortbus bekleyenler fena halde hayal kırıklığına uğrayacak, sasha grey de pek fazla umutlandırmasın kimseyi.

    filmin en önemli farkı hikayesini anlatış biçiminde; soderbergh "mesleği" incelerken ajitasyona başvurmuyor, kızı kurban olarak göstermekten öte olayı rasyonalize etmiş bir toplum resmediyor. bundandır filmin özellikle ilk yarısında özellikle vurgulanan ekonomik kriz, başkanlık seçimleri filmin içinde sırıtmıyor, meramı muştuluyor hafiften. çünkü soderberg biraz da kapitalizmin insanları sürüklediği "imaj"iner dünyayı resmediyor, beden mülkiyetinden söz açıyor. bu anlamda özellikle son zamanlarda bir çok film gördük; bu filme enişte tarafından en uzak akraba hunger'ı ele al, yakınlara gel the wrestler'a bak; alakayı göreceksin: the wrestler'da miki et satışı yaparken yakalanan ironi burada vücut geliştirip, imaj pazarlayan "erkek arkadaş"ta olarak vuku buluyor ki bunun yansımalarını sasha grey'in kurgu olmayan hayatında meslek edindiği sektörde görmek de zor değil. (bu bağlamda filmin sonlarına doğru gazetecinin bu kadar güzel olmasaydın yine bu işi yapabilir miydin diye sorması önemli) tabi asıl ironi yine resmin tamamına baktığınızda ortaya çıkıyor; dünya ne kadar krizde olursa olsun seks satıyor*.

    soderbergh 77 dakikada sağlam kurgusuyla(hikaye lineer ilerlemiyor) tempoyu düşürmeden hikayesini anlatıyor. ancak filmin öyle büyük laflar ettiği de yok; yukarıda bahsettiklerim aşırı yorum olarak da görülebilir. kaldı ki öyle kolay bir film de değil ama soderbergh'in de yapmak istediği biraz bu gibi geliyor bana; zira kendisi iddialı bir dramdan ziyade alçakgönüllü bir "gözlemci" film çekiyor. bunun en güzel yansımalarını da genelde geniş açı çektiği sahnelerin birinde erkek, kız arkadaşına bağırırken görüyoruz; kadın yerde oturuyor, adam koltukta; seyirci kadını zor görüyor ama o koltuğun arkasından duyduğu ses kendinden emin ve hayatını kazanmanın ve hayatına sahip olmanın verdiği rahatlıkla konuşuyor.
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap