9 entry daha
  • outremer'deki hıristiyan devletleri birinci haçlı seferi sonrası, müslüman komşuları olan mısır'daki fatımiler ile suriye ve ırak'ta, ekseriyeti selçuklu türklerinin kontrolünde bulunan çok sayıdaki şehir devleti arasındaki ihtilaflarından mütevellit neredeyse yarım yüzyıl boyunca tabiri caizse güven içerisinde varlıklarını sürdürmüşlerdir. zaman zaman franklar ile müslümanlar arasında muhtelif çatışmalar yaşansa da bunlar küçük meselelerdir ve genel itibariyle bölgedeki hıristiyan varlığını tehdit etmemektedir. hatta mezkur müslüman beyler, ihtiyaç duydukları takdirde "ortak düşmanlarına" karşı outremer ile ittifak kurmakta da herhangi bir beis görmemişlerdir.

    mevzubahis "ortak düşman" mefhumunu en iyi dolduran isim ise şüphesiz, kariyerine 1127 yılında bağdat'taki abbasi halifeliği adına kendisini kuzey ırak'ta bulunan musul'a atabey olarak atayarak başlayan selçuklu türkü imadüddin zengi'den başkası değildir. onun, 1144 yılında ilk kurulan haçlı devleti olan edessa kontluğu'nu (bkz: urfa) hıristiyanlardan geri alması arap vakanüvisler tarafından franklara karşı doğu'da gerçekleştirilecek olan cihatın miladı olarak kabul edilmektedir. aynı şekilde urfa'nın düşüşü batıda yarattığı etki bakımından, iki avrupa kralının önderliğinde denizden ve karadan gerçekleştirilmiş büyük bir askeri sefer olan ikinci haçlı seferi'nin altında yatan asli motivasyon kaynağı olarak da nitelendirilmektedir.

    her ne kadar yukarıda da bahsini geçirdiğimiz üzere ikinci haçlı seferi büyük bir askeri harekat hüviyetinde olsa da başlangıçta batı, edessa'nın kaybına tepki vermekte ağır davranır. bunun üzerine papa üçüncü eugenius 1145 sonbaharında yedinci louis'ye bir mektup yazarak kraldan, kutsal toprakların müdafaası için yeni bir haçlı seferi düzenlemesini talep eder. o dönemde 25 yaşında olan ve çevresi tarafından aceleci, zayıf ve açgözlü olarak nitelendirilen fransa kralı ise roma'nın mezkur isteği üzerine noel arifesinde baronlarını toplantıya çağırır ve haçı alacağını beyan ederek onlardan da aynı şeyi yapmalarını beklediğini ifade eder. ancak kısa bir zaman önce louis, champagne kontu'nun topraklarını ele geçirdiği için baronların tepkisini çekmiş durumdadır ve binaenaleyh onlardan beklediği reaksiyonu alamaz. ancak yine de feodal beyler, konunun tekrar istişare edilebilmesi adına 1146 yılının paskalyasında burgonya'daki vezelay'da toplanmayı kabul ederler.

    durumun kritik olduğunun farkında olan louis, vakit kaybetmeden dönemin popüler bir figürü olan meşhur vaiz ve tapınak şövalyeleri'nin sözcüsü hüviyetindeki bernard de clairvaux ile iletişime geçer ve onu, vezelay'daki bir sonraki toplantıda vaaz vermesi için ikna eder. bernard, faaliyetleri sayesinde yalnızca papaların ve kralların dostluğunu kazanmış değildir (papa üçüncü eugenius, bernard'ın kurucusu olduğu clairvaux'da keşişlik yapmıştır ve aynı zamanda fransa kralının kardeşi de kısa bir süre önce söz konusu manastırda sistiryenlere katılmıştır.); aynı zamanda çileciliği, inancı ve belagati sayesinde çağının görece en etkileyici ruhani figürü haline gelmiş durumdadır. nitekim onun vezelay'da vaaz vereceği duyulduğunda, tıpkı papa urbanus'un clermont'ta birinci haçlı seferi için çağrıda bulunduğu esnada olduğu gibi fransa'nın dört bir yanından insanlar bölgeye akın etmiş ve oluşan kalabalık, vaazın yapılacağı katedrale sığmadığından dolayı şehrin dışındaki tarlalara platformlar kurulmuştur.

    bernard'ın vaazı o kadar etkili olur ki, kalabalığın deus de volt haykırışları sırasında haçı almak için öne çıkanlara kendi cübbesinden yırttığı şeritleri vermek durumunda kalır. mezkur kimselerin başında da kral louis ve baronları gelmektedir. nitekim çoğu da ilk haçlıların oğulları veyahut torunlarıdır. bernard ise birkaç gün sonra papa'ya yazdığı mektubunda yaşadığı deneyimi şu şekilde ifade eder: "siz emrettiniz; ben itaat ettim. ağzımı açtım, konuştum ve bir anda sonsuz sayıda haçlı çıktı. köyler ve kasabalar artık terk edilmiş durumda. her yedi kadına karşılık bir erkek bile bulamazsınız. her yerde kocaları hala hayatta olan dul kadınlar görürsünüz."

    bernard'ın mesajı, fransa ile de sınırlı kalmaz. dinamik vaiz, vezelay'den sonra fransa'nın kuzeyindeki flanders'e giderek buradan ingiltere halkına hitaben bir mektup yayınlar: "ülkenizin genç ve dinç erkekler bakımından zengin olduğu biliniyor. dünya onlara övgülerle dolu ve cesaretlerinin ünü herkesin dilinde. bu fırsatı kaçırmayın. haçı sizler de alın. pişman bir yürek ile itiraf ettiğiniz tüm günahlarınız için hemen bağışlanacaksınız. bedeli hiç de pahalı değil, eğer alçakgönüllülük ile takarsınız karşılığının cennetin krallığı olduğunu göreceksiniz."

    bilahare haçlı seferi haberleri almanya'ya kadar ulaşır ve mevzubahis çağrı, cahil halk kitleleri tarafından ren nehri boyunca ikamet eden yahudilere karşı girişilen pogromlara yol açar. bernard, bu kıyımın önüne geçebilmek adına ivedi bir şekilde bölgeye intikal eder ve itidal çağrısında bulunur. yine halkın duygularını kontrol etmek ve yönlendirmek adına almanya'nın gönülsüz kralı üçüncü konrad'a da haçı alması için bizzat çağrıda bulunan clairvauxlu, bu girişiminde de başarı olur ve konrad, 1146'nın noel'inde kutsal toprakları müdafaa etmek için doğuya gideceğini ilan eder. ertesi yılın bahar aylarında ise papa eugenius, kastilya kralı 7. alfonso'nun ispanya'daki müslümanlara karşı başlattığı seferi kutsayarak bu teşebbüsü de bir haçlı seferi olarak addeder ve 1147'nin sonbaharında kuzey avrupa'dan gelen bir haçlı filosu, portekizlilerin lizbon'u arapların elinden almasına yardım eder. hülasa ikinci haçlı seferi, büyük ölçüde bernard'ın enerjisi sayesinde ivedi bir biçimde hem doğu hem batı da islam güçlerine karşı beynelmilel bir sefer hüviyetine bürünmüştür.

    - tapınak şövalyeleri'nin haçlı seferindeki rolü

    tapınak şövalyeleri'nin kuruluşlarından itibaren giderek artan önemi, 27 nisan 1147'de 7. louis ve papa 3. eugenius'un ikinci haçlı seferi'nin planlarını görüşmek üzere tarikatın avrupa merkezi haline paris tapınağı'na gelmeleriyle kolayca anlaşılabilmektedir. yine mezkur toplantı esnasında 4 başpiskopos, 130 tapınak şövalyesi ve en az bir o kadar da şövalye yamağı hazır bulunmaktadır.
    toplantıda şövalyelerin, doğuya giden fransız ordusuna eşlik etmesi kararlaştırılır ve muhtemelen bu vesile ile papa tapınakçılara, beyaz cüppelerine kutsal toprakların müdafaası sırasında ölmeye hazır olduklarını simgeleyen kırmızı haçı takma hakkını verir. eugenius ayrıca haçlı seferini finanse etmek adına tüm kilise mallarına konulan vergiyi tahsil etmek üzere şövalyelerin hazinedarını görevlendirir ve mevzbahis gelişme bir anlamda paris tapınağı'nın, fransa krallığı'nın fiili hazinesi olarak hizmet vereceği 150 yıllık meşum ilişkinin de başlangıcıdır.

    bilahare fransa tapınak üstadı everard des barres, fransız ve alman ordularının doğuya geçişi için kullanılacak güzergahı belirlemek üzere 7. louis tarafından konstantinopolis'e 1. manuel komnenos'un yanına gönderilir. bu gelişmeler yaşanırken bizans imparatorluğu halihazırda sicilya'nın norman kralı ikinci roger ile savaş halindedir ve arkalarını güvence altına almak adına kısa bir süre önce selçuklular ile bir antlaşma imzalamışlardır. binaenaleyh mevcut konjonktürde hem bizans hem de de franklar birbirlerine şüphe ile yaklaşmaktadır.

    eylül 1147'de alman imparatoru konrad'ın ordusu konstantinopolis'e varıp boğaz'dan anadolu'ya geçirildiğinde ve onu bir ay sonra louis'nin askeri birlikleri izlediğinde her şey yolunda gibi gözükmektedir. bunun yanı sıra büyük bir kuzey avrupa filosu da yukarıda da bahsini geçirdiğimiz üzere lizbon'u müslümanlardan almasının akabinde akdeniz'den doğuya doğru ilerlemektedir. ancak iyi gidişat, ekim ayında gerçekleşen bir felaket ile son bulur. alman imparatoru, küçük asya'yı doğrudan geçmek niyetiyle ordusunu selçuklu topraklarının sınırına kadar götürmek gibi bir hata yapar ve 25 ekim'de dorileon'da yani günümüz eskişehir'inde birinci kılıç arslan tarafından ağır bir yenilgiye uğratılır. konrad'ın kendisi de dahil olmak üzere hayatta kalanlar iznik'e çekilerek daha güvenli olarak addedilebilecek kıyı yolunu izleyen fransızlara katılırlar. haçlıların başına gelen olumsuzluklar ise daha yeni başlamış durumdadır. konrad efes 'te hastalanır ve kuvvetleriyle birlikte konstantinopolis'e geri döner. bizanslılar tarafından yetersiz şekilde iaşe edilmiş olan fransızlar ise sertleşen kışa rağmen menderes vadisi'ne ve doğuya doğru ilerlmeye devam ederler. 1148 yılın ocak ayında haçlılar, aydın'da bulunan madran dağı'nın dar geçitlerine geldiklerinde ise selçuklular'ın onları beklediğinin farkında bile değillerdir. selçukluların hızlı mobilize süvarileri, ağır zırhlı fransız şövalyelerine büyük kayıplar verdirir. ordusu dağılmanın eşiğindeyken kral louis, panik içerisinde sorumluluklarını yanında bulunan paris tapınağı üstadı everard des barres'e devreder. deneyimli bir asker olan barres ise orduyu birliklere bölerek, her bölüğün başına bir tapınak şövalyesi atar. tapınak şövalyelerinin soğukkanlılığı sayesinde fransız ordusu, ağır kayıplarına rağmen bir şekilde kendisini attalia'ya (bkz: antalya) atmayı başarır. ancak haçlıların çilesi bitecek gibi gözükmemektedir. orduyu kutsal topraklara götürmek için beklenen bizans filosu, attalia'ya geldiğinde fransızlar büyük bir hüsrana uğrar. zira filo, mütevazi bir ölçektedir. binaenaleyh kral louis, ordusundan geriye kalanların yalnızca küçük bir kısmı ile kutsal topraklara yelken açar. arkada bırakılanların ekseriyeti ise selçuklu toprakları üzerinden kudüs'e doğru ilerlemeye çalışırken hayatını kaybedecektir ...

    louis mart ayının başında antakya'ya vardığında ordunun erzak ve nakliye masrafları o kadar artmış durumdadır ki, sefere devam edebilmek adına tapınak şövalyelerinden borç almak durumunda kalır. aynı şekilde urfa'yı geri alma niyetinden de vazgeçen fransız kralı, artık yalnızca yeminini yerine getirebilmek adına bir şekilde kudüs'e varmak istemektedir.

    - şam'da fiyasko

    fransızlar nihayet 1148'in yaz aylarının başında kutsal topraklara ulaşırlar. bu süreçte konrad ile beraber konstantinopolis'e dönen alman ordusundan sağ kalanlar da deniz yoluyla mezkur kitleye eklenmiş durumdadır. velhasıl 24 haziran 1148'de outremer'de bulunan senyörler ve komutanlar akka'da büyük bir konsey gerçekleştirirler. hospital ve tapınak şövalyeleri'nin de hazır bulunduğu, fransa ve almanya krallarının da iştirak ettiği toplantıya 17 yaşındaki kudüs kralı üçüncü baudouin başkanlık etmektedir.

    zengi'nin halefi olan oğlu nureddin zengi'nin kontrolü altındaki halep'e, halihazırda fatımiler'in elinde bulunan mısır'a ve franklar ile ittifak yapmaya istekli tek müslüman güç olan dımaşk'a saldırmak gibi konuların istişare edildiği mecliste nihai olarak haçlı seferi'nin mevcut tüm kuvvetlerinin dımaşk'a yoğunlaştırılmasına karar verilir. her halükarda bahsi geçen tüm bölgeler, doğu akdeniz'in kıyısında tutunmaya çalışan frank devletleri için derinliklerini genişletmek adına stratejik bir zorunluluk hüviyetindedir. dımaşk üzerinde consensus sağlamasının asli sebebi ise şehrin, konum olarak önemli bir ticari kavşak üzerinde bulunması ve alınması halinde avrupa'dan doğu'ya yapılacak olan ikmali kolaylaştıracak olmasıdır.

    bütün bu gelişmelerin ışığında 1148 yılının temmuz ayının sonlarında birleşik haçlı ordusu, celile'den şama yani dımaşk'a doğru hareket eder. birlikler, şehrin batı surlarının önüne geldiklerinde meyve bahçeleri ve nehirler arasında iyi ikmal edilen bir mevkide kamp kurup kuşatmaya hazırlanmaya başlarlar. ancak meyve bahçeleri, haçlılara karşı durmadan saldırılar düzenlemek adına siper hüviyetinde olan şam müfrezelerinin işine yaramaktadır. bunun üzerine louis ve konrad, saldırılarını açık arazinin bulunduğu ve ağır süvariyi daha etkili bir şekilde konuşlandırabilecekleri doğu surlarına kaydırmaya karar verirler. fakat şehrin surları, mezkur kanatta çok daha yüksektir ve kuşatmanın uzaması ile beraber haçlıların geri çekilmekten başka çaresi kalmaz. velhasılı ikinci haçlı seferi, kutsal topraklarda herhangi bir muharebeye bile giremeden franklar nezdinde yenilgi ve fiyasko ile sonuçlanır.

    şam'dan geri çekilme outremer ile avrupa arasındaki ilişkilerde bir nesil boyunca sürecek bir hoşnutsuzluğun hasıl olmasına sebebiyet verir. outremer'in nokta-ı nazarında kral louis ve konrad ne urfa'yı geri alabilmiş ne de şam'ı veyahut bir başka yeri zapt ederek mezkur kaybı telafi edebilmiştir.
    haçlı seferindeki başarısızlık, batı'da da tabiri caizse büyük bir şok etkisi yaratmıştır. zira söz konusu harekat, güçlü krallar tarafından yönetilmiş ve çağın görece en büyük ruhani figürü olan bernard de clairvaux tarafından vaaz edilmiştir.
    bu seferin sonucunda bilhassa outremer franklarının idrakine vardıkları konu; batı'nın parasal desteğine ve askeri yardımına ne kadar bel bağlarlarsa, işler ters gittiğinde kendilerine karşı avrupa'dan yükselen şikayetlerin o kadar sert olduğudur. binaenaleyh doğudaki franklar bütün bu gelişmelerin ardından, kutsal toprakların savunması için büyük ölçüde askeri tarikatların şövalyeleri tarafından inşa ve komuta edilen kaleler ağına güvenmeye karar vermişlerdir.

    konuya dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere ernoul kroniği, malcolm barber'dan haçlı devletleri tarihi, ibn kalanisi'den şam tarihine zeyl, thomas asbridge'den haçlı seferleri ve kelly devries ile iain dickie'den haçlı seferleri / dünya savaş tarihi 5 adlı eserleri tavsiye ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap