41 entry daha
  • er kişiden duyulma ihtimali en fazla %0.001 olan cümle.

    bu cümlenin ağızdan çıkışını hazırlayan süreci de şu şekilde tarif edebiliriz;

    karşı cinslerden iki kişi tanışır. zamanla samimiyet artar ve arkadaş ismini hakeder hale gelir ilişki. yine zaman ilerledikçe bu arkadaşlık farkında bile olmadan "en yakın" sıfatını hak eder hale gelir. kişiler birbirine her şeyi anlatabilecek rahatlıkta hissederler kendilerini. her şey mükemmel gidiyordur, her konuda anlaşılıyor ortak şeylerden zevk alınabiliyor yada kişiler birbirlerinin zevklerini, sevdiklerini şekillendirir hale gelmiştir artık. kısacası birlikte çok iyi zaman geçiriliyordur.

    hatun kişinin mutlaka birlikte olduğu birisi yada zamanında birlikte olduğuna pişman olduğu birileri olmuştur hayatında. hatta sürekli "öküz" diye tabir edilebilecek kişilere kaptırmıştır gönlünü. yaralanmıştır durmadan. bu "öküz" diye tabir edilebilecek kişilerde genelde hatunu elde edinceye kadar ona müthiş bir ilgi alaka gösteren tiplerdir, genelde doğru dürüst konuşamazlar bile kadınla onu elde ettikten sonra. zira elde etme çabalarında konuştuğu paylaştığı tüm şeyler ezberdendir. bir kere ilişki başladı mı ezber bozulmak zorunda kalır "erör" verirler, kilitlenirler ve "aşkm böceem kuşum seni çok seviorum ben" den öteye gidemez ilişkideki diyalog. eh haliyle bir süre sonra bir yere varamadan ilişkiden sıkılan hatunda en yakın arkadaşına dayar başını, ona yanar dertlerini. o da dinler "değmeyecek kişilere değer veriyorum", "hepsi mi böyle çıkar nasıl bahtsızım" tipi kelamları, çözüm için bir şey gelmesede elinden.

    kadınlar daha duygusaldır derler ama bu sebepten bu konuda soru işaretleri oluşur hep kafamda, zira burada duygusala bağlayan genelde erkek olur zamanla. kaldi ki nasıl bağlamasın. her konuda anlaşabilmek, sürekli birbirine bir şeyler katabilmek, kişilerin birbirine verdiği değer, birbirinin yanında hiç bir yerde olmadığı kadar rahat hissedilmesi vs. gibi etkenler farkettirmeden bir kıvılcım çakar er kişinin yüreğinde. "eh neden olmasın ki" diye düşünür halde bulur kendini. herşey mükemmeldir, üstelik güzel ve zekidir de hatun kişi. bu andan sonrası bellidir artık zaten. gün be gün beslenerek büyür kişinin içinde bu duygular ve düşünceler. kadın da karışık sinyaller vermektedir bu arada samimiyeti ve er kişi için ettiği kelamlarla. hatun kişinin devam eden bir ilişkisi olmasada söyleyemez uzun bir süre korkudan, dökemez içini.

    ... lakin her şeyin bir patlama noktası vardır. bir akşam muhtemelen içine alkol katılmış bünyenin verdiği rahatlık ve duygusallıkla dökülür kelimeler ağızdan. imkanı yoktur tutmanın. hatun kişi şaşkındır, en azından en net belli olan tepkisi budur o an için. alkolün etkisi ve anın duygusallığı birleşerek bazen bir şeyler yaşanmasına sebep olur. bu öpüşmek de olabilir, sevişmek de. bazen hiç ir şey yaşanmaz. ağızdan o kelimeler çıktıktan sonra ne olursa olsun farketmeyecektir aslında. sonuç %99.999 mevzu bahis lafın duyulması olacaktır.

    er kişi gerçekten değer verdiği ve belkide gerçekten sevdiği birinden nükleer bir füze yiyecektir yüreğine mutlaka. bu laf söylendikten sonrada belki bir süre daha buruk bir şekilde devam edecektir o dostluk. belki bir bilemedin iki ay kadar zamanla biraz daha azalan bir buruklukla gider muhabbet. er kişinin iinde hala bir umut olur bu süreç içerisinde. "belki" der, "belki de olur" ve her konuşmadan her laftan kendine bir anlam çıkartmaya çalışır.

    sonunda ne mi olur, muhtemelen hatun kişi yine bir "öküz"'e kaptırır gönlünü. o kadar zamanda temelleri derin atıldığı düşünülen dostluk bir anda hiç olur kişilerin gözlerinde. hatun, er kişinin duygularını bildiğinden onunla konuşmaz hale gelir, erkek ise "neden" sorusuyla konuşamaz hissizleşir bir süre sonra. eh nükleer füze yemiştir kolay değiltir yürekte o radyoaktif ortamda herhangi bir hissin filizlenmesi. hatunda yeni birlikteliğini 3-4 aya kadar sürdürür yine. sonra denk gelinir sağda solda okunur sızlanmaları "bundan sonrada tövbe, aşk filan yok artık. kendimle ilgilenicem..." ve bunun gibi bir ağız dolusu saçmalık. bu durum aslında 'tarih tekerrürden ibarettir' lafının doğruluğunu onaylar. zira insan oğlunun salaklığı asla bitmek bilmez. aynı boku yeşile boyar yer yine.

    çevremde kendimde dahil bu yahut benzer durumumu yaşamamış insan sayısı neredeyse yok denecek kadar azdır. şimdi cevapsız bırakarak soruyorum; harika bir dosluk olarak başlayıp da aşka dönüşen bir ilişki mi daha sağlamdır yoksa bir kaç haftalık muhabbet sonucu kişilerin birbirine kendilerini, karşısındakinin görmek istediği gibi tanıtarak ve birbirinden hoşlanılarak başlanan bir ilişki mi?
15 entry daha
hesabın var mı? giriş yap