95 entry daha
  • bu gün ölüm yıl dönümü olan, yaygın kanının aksine oldukça başarılı, parmakla gösterilen bir genç olmasına rağmen uyuşturucunun eline düşüp tıp fakültesini bırakmış, modern hayata tutunamamış bir garip insan modeli.

    eroinmanların "altın vuruş" dedikleri ölüm vuruşunu dönemin meşhur sineması olan (bkz: beyoğlu sineması)nda yapmış gerçek olamayacak kadar ilginç, bir o kadar da tuhaf yazar.

    ancak yazar demek eksik kalır. çünkü onun yazını tamamen kendi gerçeğinden beslenir. edebiyatın gerçeğe teğet geçtiğini söyleriz, ancak kanat güner yazınında debiyat gerçeğe teğet geçmez, direkt olarak gerçeğin ta kendisidir.

    güner, hayata dair, aileye dair bütün tatminsizliklerinin acısını eroin ile gidermeye çalışır ve uyuşturucu ile olan ilişkisini (bkz: eroin güncesi) adını verdiği kitapta anlatır. kitap çok kısa bir süre içinde 11. baskıya ulaşır. ( intiharı bu kitabın basımından 2 hafta sonraya denk gelir.)

    söz konusu kitapta kendini algılayış şeklini ve babası ile olan ilişkisini şöyle anlatacaktır:
    "
    küçükken aslında bir prenses olduğumu, kral babamın iyi yetişmem için bana kocaman bir oyun oynadığını, çevremdeki herkesin oyuncu, her şeyin dekor olduğunu, sıradan bir insan gibi yetişirsem daha akıllı bir prenses olacağımı düşündükleri için bu saçma sapan şeyleri bana yaşattıklarını hayal ederdim. değilmiş. hala kimse gelip beni sarayıma götürmedi."

    annesine dair düşüncelerini ise, şu cümlelerle ifade eder:

    "beni çok geç fark etti o, 17 yaşıma kadar karnımı doyurduğu, öğrenimimle ilgilendiği için kendini yeterli buldu. kendine göre en büyük fedakârlığını yapıyordu çünkü, babama katlanıyordu. babam -anneme göre dünyanın en sorumsuz, en disiplinsiz adamıydı. yapması gereken en önemli şeyi yapmıyordu: eve para getirmiyordu."

    eroini ise "küçük bey" olarak isimlendirir ve bir erkek olarak tasavvur eder. çünkü ona göre,
    "hiçbir kadın o kadar kaba ve iğrenç olamaz"dı.

    intiharının ardından dönemin meşhur (bkz: bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi)'nin başhekimi ve bu gün (bkz: müge anlı)'dan aşina olduğumuz profesör doktor (bkz: arif verimli) onun hakkında "çok iyi niyetli biri olmasına karşın, ağır kişilik sorunları olan, her daim kendinin haklı olduğuna inanan biri" olduğunu söyleyecektir.

    görsel

    "ahıra girmeyen bir koçtum
    ot buldukça uçtum
    anayasada en büyük suçtum
    geceleri yaşamla ölüm oyunları oynamaya devam ediyorum
    kanım damarlarımda hayalimdeki çağlayanlar gibi akmakta
    güzel kızların ağlayarak ilahiler okuduğu gecede
    yanmakta olan bir hintli cesedi gibiyim"

    "içimdeki kadını ve çocuğu bilerek, isteyerek öldürdü. onun başına gelen her kötü şey beni mutlu ediyor artık. içimde korkunç bir nefret var, bastırılamayan bir nefret."

    "bir gün işe yırtık kotumla gitmiştim, saygıdeğer akristlerimizden biri beni görünce önce şuh bir kahkaha attı, sonra “ah canım, ne bu halin, gelirken tecavüz mü ettiler?" dedi. ben de “evet, ilk tecavüzümdü, çok korktum”, dedim ve ekledim, “siz ilkinde ne hissetmiştiniz?” "

    "savundukları şeylere karşı değildim, ben de düzenden şikâyetçiydim. ama daha kendi kişilikleriyle sorunları olan, kompleksleriyle başa çıkamayan bu insanların emek, halk, devrim derken süphanekeyi okuyan 7 yaşındaki bir veletten pek farkları kalmıyor, birbirlerinden özeleştiri falan istedikleri o ciddi tartışmalarda “benim babam senin baban” kavgası yapan çocukları andırıyorlardı. en çirkin durum ise onların da paraya tapması, onların da bir birlerini sömürmesiydi."

    " yaşam şeklim sayesinde veda etmem gereken pek kimse yok. öldüğümü bilmeleri de gerekmiyor ama ben yine de birkaç satır karalayacağım. en azından aileme (benden nefret etsinler diye) bir şeyler açıklamalıyım. benim yüzümden mahvoldular, çöktüler. benden beklenmeyen her şeyi yaptım, onları çok utandırdım. çünkü onlar beni çevredekiler 'aman ne iyi çocuk yetiştirmişsiniz' desinler diye büyüttüler. hele annem..."

    edebiyat kitapları onu yazmaz. ama siz yine de kanat guner'i okuyunuz, okutturunuz.

    görsel

    ( kitap kapaklarında palyaço yüzü ile çizilmesinin bir nedeni, öğrencilik yıllarında geçimini sağlamak için palyaçoluk yapmasıdır.)

    ölümünün ardından hemen her kesimden sanatçı tarafından çeşitli şarkılar ile adı anılmaya ve yaşatılmaya devam etmiştir

    (bkz: mabel matiz)- krallar(bkz: ahıra girmeyen bir koçtum, ot buldukça uçtum)
    (bkz: mor ve ötesi)- canlı yayın
    (bkz: hozan beşir)- kırık kanadım
    (bkz: ağaçkakan)- nazdrovya
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap