773 entry daha
  • üstteki entryde “kulağa tutarsız gelebilen bazı yönlerin olduğunun farkındayım” demiş yazar. imanın 6 şartından biri için tutarsız gelebilir demiş. hayırlı olsun dinden çıktın kardeşim, hoş geldin şöyle geç otur soluklan diyorum kendisine. izah etmekte ve anlamakta zorlandığın şeye iman ediyorsun; yetmiyor bir de savunmaya çalışıyorsun. tutarsız gelebilir ama allah diyorsa bir bildiği vardır diyorsun. değişik.
    (bkz: allahım konuyu biraz daha açar mısın?)

    cevaben: üstteki arkadaş bana çarpıtmacı demiş yazdıklarını da değiştirmiş. senin güzel canın sağolsun. bak güzel kardeşim şimdi sen bana çarpıtmacı dediğin için ben seni bulup öldürsem bu ikimizin de kaderi olacak mı? olacak. bu kaderi biz daha ana rahmine düşmeden allah yazdı mı? yazdı. allah izin vermese ben seni öldürebilir miyim? öldüremem. allah benim akılsız bir cani olup cinayet işlememe izin verdi ve böyle yazdı mı? yazdı. eee ben niye cehenneme gidiyorum bitanem? cennete cehenneme gideceğimiz daha doğmadan belli ama bir hareketinle bunu değiştirebilirsin demişsin. ee o son hareketten allahın haberi yok mu? aaa ben bunu cennete gönderecektim hiç beklemediğim bir hareket yaptı ben şu an şok!! mu diyor? külli irade-cüzi irade falan geçiniz bu kılıfları. allah beni bir noktaya kadar getirip bakalım kulum bundan sonra hangi yolu seçecek mi diyor? bilmiyor mu iyiyi mi kötüyü mü seçeceğimi? o istemedi mi ne yöne gideceğimi? hem kadere iman edip hem insanın iradesinden bahsediyorsanız şirk koşuyorsunuz söyleyeyim.

    son söz: ortadoğu dinlerinin 1000 yıllardır cevaplanamamış yada herkesin kafasına göre cevapladığı sorularıyla uğraşmak yerine illaa bir tanrıya inanacaksanız spinoza'nın tanrısına inanın. onun tanrısı diyor ki:
    “sizden istediğim şey, dünyayı gezip hayatın tadını çıkarmanız. şarkı söylemenizi, sizin için yarattığım her şeyin tadını çıkarmanızı istiyorum.

    inşa ettiğiniz ve benim evim olduğunu iddia ettiğiniz karanlık, soğuk tapınaklara gitmeyi bırakın. benim evim dağlarda, ağaçlarda, nehirlerde, göllerde, sahillerde. buralar benim yaşadığım ve size olan sevgimi ifade ettiğim yerler.

    sefil hayatınız için beni suçlamayı bırakın. ben günahkar olduğunuzu ya da cinselliğin kötü bir şey olduğunu söylemedim. seks benim size verdiğim; sevginizi, coşkunuzu, keyfinizi ifade edebileceğiniz bir hediye. bu yüzden sizi inandırdıkları her şey için beni suçlamayın.

    benimle ilgisi olmayan, sözde kutsal kitapları okumayı bırakın. eğer beni gündoğumunda , manzarada, arkadaşınızın bakışında, oğlunuzun gözlerinde göremiyorsanız beni hiçbir kitapta bulamazsınız!

    işinizi nasıl yapmanız gerektiğini sormayı bırakın. benden korkmayın. sizi yargılamıyorum ya da eleştirmiyorum. yaptıklarınızdan da rahatsız olmuyorum. ben saf sevgiye sahibim.

    af dilemeyi bırakın. af dilenecek bir şey yok. ben sizin içinizi hırsla, eksikliklerle, hazla, duygularla, ihtiyaçlarla, tutarsızlıklarla…ve özgür irade ile doldurdum. zaten benim size vermiş olduğum şeylerden dolayı neden sizi sorumlu tutayım? sizi ben yarattıysam nasıl olur da sizi siz olduğunuz için cezalandırırım? yaramaz çocuklarımı sonsuza kadar yakacağım bir yer tasarlayabileceğimi mi düşünüyorsunuz? bunu hangi tanrı yapar?

    birbirinize saygı duyun ve size yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkalarına yapmayın. sizden istediğim tek şey gözünüzü açık tutmanız, rehberinizin açıkgözlülük olması.

    canlarım, bu hayat bir sınav, bir adım, bir prova ya da cennetin başlangıcı değil. bu ve şimdiki yaşam elinizdeki tek şey, zaten bütün ihtiyacınız olan da bu.

    sizi tümüyle özgür bıraktım. ödül veya ceza, sevap veya günah yok. kimse çetele tutmuyor.

    hayatınızı cennete ya da cehenneme çevirmek tamamen size kalmış.

    size ölümden sonra yaşam olup olmadığını söyleyemem, ama bir tavsiyede bulunabilirim. başka bir hayat yokmuş gibi yaşayın. eğlenmek, sevmek ve yaşamak için tek şansınız buymuş gibi.

    ölümden sonra yaşam yoksa, size verdiğim şansın tadını çıkarmış olacaksınız. ve eğer varsa içiniz rahat olsun, doğru ya da yanlış davranıp davranmadığınızı sorgulamayacağım. size başka sorularım olacak: size sunduğum hayatı beğendiniz mi? keyfini çıkardınız mı? en çok neden zevk aldınız? ne öğrendiniz?

    bana inanmayı bırakın; inanmak varsaymaktır, tahminde bulunmaktır, hayal etmektir. bana değil kendinize inanmanızı istiyorum. sevgilinizi öperken, küçük kızınızı severken, köpeğinizle ilgilenirken, denizde yüzerken beni hissetmenizi istiyorum.

    beni övmeyi bırakın. beni nasıl bir egomanyak sandınız?

    övülmekten sıkıldım. teşekkür edilmekten yoruldum. bana minnettar mısınız? o zaman bunu kendinize, sağlığınıza, ilişkilerinize, dünyaya iyi bakarak kanıtlayın. beni övmenin yolu budur.

    işleri karmaşıklaştırmayı ve size benim hakkımda öğretilen ezbere bilgileri muhabbet kuşu gibi tekrarlamayı bırakın.

    bunca mucizeye ve açıklamaya neden ihtiyacınız var?”
284 entry daha
hesabın var mı? giriş yap