43 entry daha
  • hikayenin açıkça gösterilmediği, anlatılmadığı, kanı, vahşeti tadında kullanan bir haneke eseri olmuşsa bile beynimin içine yüzlerce cevaplanmamış soru bırakan bir film olmuştur la pianiste. das weisse band' ı iki gün önce izleyip yönetmenin bütün filmlerini izlemeye karar verdim, karar vermez olaydım.

    --- spoiler ---

    ilk dakikalarda annesine tokat atan şiddete eğilimli orta yaşlarda hayatı piano olan bir kadınla giriş yapıyoruz. anne kız birbirlerini dövdükten sonra kahve içmeye, olanları unutmaya karar veriyorlar, biz birbirimizi böyle seviyoruz deyip, sarılmalar, öpüşmeler... sapkın erika' nın şiddetten bu denli haz almasını sağlayan olay süreci kayıp. babanın akıl hastası olması genetik faktörleri, annenin baskısı baş kaldırışı işaret etse de erika neden böyle, ne zamandır böyle ve walter isteklerini gerçekleştirme yolundaki ilk adımı mı?

    jetonla porno izlenen kabinli mağazada (bu hizmeti çok tuttum girişimci bir insan evladı buralara da yapsın) erkeklerin kendisine bakmasından hiç rahatsızlık duymayan, hatta karşılaştığı öğrencisiyle rahatlıkla konuşan erika isteklerini neden walter' ın yüzüne söylemeye cesaret edemiyor?

    ve walter... mektubu okuduktan sonra kanı donan, erika' nın hasta olduğuna karar veren walter ne olur da erika' nın istediği bir manyağa dönüşür. ve kendimce en önemli noktaya geldim (schumann'ın "fantasia in c major" ında adorno' yu okudunuz mu? alacakaranlığından bahseder, henüz aklını kaybetmemiştir... tam bir bölüm önce, aklını kaybettiğini farketmiştir. bu ona acı verir ama son bir kez dayanır. tamamen kaybolmadan önce kendini kaybetmenin nasıl birşey olduğunun farkına varmaktadır) erika tecavüze uğrarken nerdedir? aklını kaybetmiş midir, yoksa farkında olduğu noktada mıdır?

    --- spoiler ---

    ve çıkardığım sonuç: haneke izliyorsan cevaplanmayacak sorulara hazır ol! kafka uyarlaması şato' yu izleyeceğim şimdi... zaten yarım kalmış bir kitap ama en azından kitap elimde olmadı açar tekrar okurum...
156 entry daha
hesabın var mı? giriş yap