2 entry daha
  • benim için eski önemi kalmayan edilgen fiil. şöyle ki:

    küçük bir ilin küçük bir ilçesinde pratisyen hekimlik yapmaktayım. takdir edersiniz ki normal bir günde, işi görülmüş (muayene edilmiş, tedavisi yapılmış, ilacı yazılmış, rapor verilmiş vs.) bir sürü insan tarafından takdir ediliyorum. bir matah olduğumdan değil. üstün yetenekleri olan bir doktor değilim. diğer bütün meslektaşlarım ayarında normal bir doktorum. sadece işimi yaptığım için sürekli takdir ediliyorum.

    ha, arada görevimden fazlasını yapmıyor muyum? yapıyorum. o zaman da takdir ediliyorum. ama bunun da bir önemi yok. valla yok. çünkü:

    işimi ya da işimden de fazlasını yaptığım için takdir edenlerle aramda, yine işimle ilgili bir ihtilaf olduğunda, haksız da olsalar yüz çeviriyorlar. örnek:

    küçük kızının iğnesini karda kışta dışarı çıkmasın, iyileşme süreci uzamasın diye evine gidip yapınca senden iyisi yok. (ki bu görevim değil. tamamen fedakarlık.) ama aynı kişi başka zaman "doktur bey, hanım yayladadır, öksürüğü varımış, ona bi öksürük şurubu yazar mısın" diye sağlık ocağına geldiğinde, hastayı muayene etmeden ilaç yazamayacağını ne kadar düzgün ve kibar bir dille anlatsan da boş. bu defa da senden kötüsü yok.

    yaptığın fedakarlığı da, yapmadığın usulsüzlüğü de görevin zanneden insanların takdirinin artık hiçbir önemi yok. fedakarlık, görev, risk, puştluk ayrımı olmayan insanların takdirinin ne önemi olabilir ki?

    bunun gibi bencilce yaklaşımlarla son bir kaç yılda çok karşılaştım. belki de bulunduğum yere özgüdür. umuyorum öyledir. zaten yakında tayin isteyip defolup gitmeyi planlıyorum buradan. tayin isteyeceğimi duyanlar "yav doktorum, niye gidiyorsun, niye doktor durmuyor burda, biz de insan değil miyiz, biz de bu memleketin evladı değil miyiz" diye sorduklarında, valla hiç de sözümü sakınmıyorum. "kıymet bilen bi yer olsa, gelen doktor mecburi hizmeti biter bitmez tayin istemezdi, kusuru kendinizde arayın" diyorum. "haklısınız" diyorlar. ne diyecekler? öyle arkası sağlam biri de değilim. "ne diyon lan sen" deyip ağzımı burnumu kırsalar, yalancı şahitleri sayesinde yırtarlar, olan yine bana olur. biliyorlar kendilerini.

    girişim epey seviyeliydi, sonradan bi dertlenme havasına girdim. kusura bakmayın. kendi kendime bir dokundum, bin ahımı size okuttum. gerçi bin ah değil. inanın özet geçtim.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap