1 entry daha
  • zamanla alışkanlık haline getirilince daha bir saçma hal alabiliyor, odanızda çöp yığınları oluşturabiliyor.

    her şey sevdiklerinizden ayrılmadan önceki veya ayrılırkenki halinde kalsın. o esnada üzerinizde bulunan kıyafetler, aksesuarlar hiç çıkmasın, ayakkabılarınızın bağcıkları bile hiç çözülmesin... hatta vucudunuzdaki kirleriniz de bir müddet sizinle dursun. üzerinizdeki o son bakışlar, son dokunuşlar hiç gitmesin. e gitmesin de nereye kadar?

    ''pis pis de gezilmez ki canım'' diye düşünüp yavaş yavaş silmeye başlıyorsunuz bu anlamları. anlamlar silindikçe alışmaya başlıyorsunuz içinde bulunduğunuz duruma. geriye en son aldığınız sigaranızın paketi, biletiniz, dergileriniz vesaireleriniz kalıyor. onlar da bir süre sonra anlamlarını yitirmeye başlıyor. ancak yine de atmaya kıyamıyorsunuz. böyle böyle birikip yığınlar haline dönüşebiliyor.

    konuyla ilgili en güzel örneği feridun düzağaç vermiş: seni düşünürken içtiğim sigarayı korkarım ben söndürmeye... keşke hep yansa o sigara, hiç sönmese...

    insanın kendine yaptığı saçma acımasızlıklardandır bu belki. ama zaten insan düşünüp de hissetmiyor ki!
27 entry daha
hesabın var mı? giriş yap