9 entry daha
  • hakkında yazıp sildiğim, yazıp sildiğim şarkı. belki bu şarkının "bana" anlattıklarını hiç bir zaman yazıya dökmeyi beceremeyeceğim ama denemekte fayda var güccük guzularım. ( olmadı dimi şimdi, baştan yazının ebesine neyse yoksa emo akımlarıyla mutailist bir evreye giriyorum, fevri ve tehlikeli bir emoya dönüşüyorum hatta saçım kendiliğinden öne düşüyor, lann!! yok yok şarkıdan değil benden benden tamamen benden. kahrolası hormonlarım ve duygusallığa yatkın liseli yönüm yüzünden.)

    evet şarkı, bir hayli dokunaklı. işte on sene öncesi ahh darling ahh darling kısımları, hee yaaa... hımm şimdi ışıkları kapadığımı ve şarkıyı açtığımı da, bir çok aklı selim kavradı. evet, bu da ikinci gerçek.

    ama şu da gerçek ki bu n'alet ve habis bir şarkı. robert babamızın diyaframından gelen nefes ilen bütünlediği, ses çeşnisi resmen bana gelip koyuyor. acımasızca, hunharca, n'alan'a ala koyan n'amık zalimliğiyle hem de.

    sanmayın ki aklıma on yıl öncesi kaybettiğim çok romantik bir aşk gelmekte. yok yaştan kaybediyorum zaten, o kısım senaryoya uygun değil ama, ama, ama şöyle bir durum da var bizim de şuncacık yaşımızda kaybettiğimiz insanlar oldu elbet. o kişiyi düşünürken gözümüzün dalıp gittiği, o esnada öğretmenin soru sorduğu, ve öylece apışıp kaldığımız.

    sevgili değil mevzu bahis yalnızca. sevgiliyi siktir et, ben otobüste yanımdan inen yolcu için bile bir yandan sevinirken bir yandan ( kendime bile şimdi itiraf ettim) üzülen bir insanım. iki muhabbet edeydim, o kadar saat mp3 ü taktım, kıçımı değdire değdire yattım, az tanıyaydım, derdine ortak olaydım, diye şöyle bir iç ses yükselir bir yerlerden, neyse ki susar. evet üzülürüm. öylece bir insan geçip gitmiştir hayatımın birkaç saatinde aha şuracığımdayken. sonra terminalde hızlı hızlı bu şarkıya gelirim ve o kimliği belirsiz bağyanın bir yakını, kocası, babası, oğlu, anası, kızı valizlerini toplarken, kucaklaşırken bakarım uzun uzun, arkasından hüzünlü hüzünlü ağlarım yok yok ağlamam. velev ki o kadar kendimi kaybetmedim.

    şu sulu zevzekliği bir yana bırakırsak, o kadar insanla neler neler yaşadık, arkadaşlarla. zamanla zaman oldu hepsi, anı, yırtık günlük parçaları. işte hepsine gitsin benden bu şarkı, hepsine. hepsi hatırlasın lann beni. on sene sonra sızımm sızımm ağlasınlar, salyalarıyla sümükleri birleşip onları boğsun istiyorum. yok yok şakacıktan öle dedim. beni kaale alma tanrım. ama size de koymuyor mu ha? yok olup gitmeleri yavaş yavaş? bir on sene de şimdi çok sevdiğim insanlar gidecek bir şekilde. bir on sene daha mı çok koyacak bu şarkı? ve kaç on sene geçecek hayatımdan? kaç onca insan? kaç sefer olacak hayatımda? ve aynı hazzı verecek mi boş sıcak koltuğa, çantaları atmak?
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap