91 entry daha
  • sevenlerini üzmeyecek, beklentileri yüksek tutsanız da hüsrana uğratmayacak haneke filmi.
    bundan sonrası spoiler...

    --- spoiler ---

    öncelikle film, hiç film havasında değil. haneke bunu filmin başına koyduğu uzun sahne ile belli ediyor. adeta "bu film değil, gördükleriniz gerçek. o yüzden iyi izleyin..." mesajını veriyor seyirciye. ayrıca uzun süre haneke'nin kamerası diye izledikten sonra, aslında karakterlerin kaseti izliyor olduğunu göstermesi; haneke'nin açık açık seyirciye "sizin hayatınızı, size göstericem" demesidir. film bu açıdan yorumlanmalı.

    senaryo kötü yorumları at koşturmuş. kesinlikle klasik bir senaryo değil. ne bir şey açıklıyor, ne şaşırtıyor, ne yanıltıyor... tamamen gerçek hayat gibi, bilinmezlerle bizi bize bırakıyor. gerçek hayatımızda, etrafımızda olan şeylerin kaçının tüm iç yüzünü bilebiliyoruz ki? bu açıdan senaryoya laf edenler, haneke'nin gözden çıkardığı seyirci kitlesine giriyor.*

    filmdeki spesifik noktalara gelirsem:

    kaseti gönderenin belirsizliği... tamamen haneke'nin farklı izleyicilerin farklı yorumlarına bıraktığı hadise. haneke bu belirsizliği yaratırken, aklında -kendi açısından- belirlediği bir cevap vardır illaki, ama o da haneke'nin kendine sakladığı yorum olarak kalmıştır. benim yorumum ise, majid'in oğlunun yaptığıdır. kendi içimde kurduğum mantık, sonraki paragraflarda kümülatif bir şekilde anlaşılacaktır.

    filmde genel olarak georges laurent'e* el bile kalkmaması... haneke burda burjuva toplumunun, büyük korkularla yaşadığını ama sonuç olarak bir zarar görmediklerine bir gönderme, dokundurma, sürtme yapmıştır. ayrıca georges laurent'in korkusuzca zenciye atarlanması, majid'in evine girip çıkması, tuvalette majid'in delikanlı bıçkın oğluna atarlanması falan, hepsi bunlara alamettir.

    hanım teyzenin aldatma durumu ve sübyanın tribi... yönetmen, burjuvanın içinde bulunduğu -genel olarak herkesin birbirine hissettiği- güven bunalımını gözümüze gözümüze sokmuştur. misafirleri ağarlama sahnesinden, hanım teyzenin pierre ile yakınlaşmasından, laurent'in yengeye herşeyi anlatmaması ve teyzenin buna çok bozulması, laurent'in emriyle teyzenin misafirleri bir yalanla evden kovuşu, çocuğun annesine olan tribi vs...
    ayrıca sübyanın attığı tribe şöyle bir açıklamam var:
    kurduğum mantığa göre kasetleri çeken majid'in oğlu. bu ne demek; aileyi gözetleyen o. yani bir şekilde hanım teyzenin, pierre veya başka fransız erkekler ile yaşadığı durumlara tanık olacak birisi varsa, bu o'dur. yani sübyana söyleyen bu majid'in oğlu. ne alaka, var mı böyle saçmalık, palavra! diyenlere cevabım tokat gibi gelecek; filmin sonu... majid'in oğlunun bizim sübyanla rahat bir şekilde konuşması, bundan önce bir muhabbetleri olabilme ihtimalini destekliyor. ayrıca sübyanın annesinden nefret edip, babasına da bir şey çaktırmamasının sebebi: annesine kızgınlığı çok fazla, çünkü ailesine ihanet ediyor; babasına olan soğukluğu ise babasının eskiden yaptığı şeyi bilmesi ve onu suçlu bulması. bu açıdan kilit nokta bizim artist sübyan. en sonda majid'in oğlu ne mi dedi? açıkçası annesinin aldatmaya devam ettiğini, babasının ise geçmişinden hiç vicdan azabı çekmediğini anlatmıştır. çocuk ta zaten konuşmadan sonra evine doğru değil de, arkadaşlarının yanına doğru gidiyor.

    majid'in oğlunun detaylı yorumu... majid'in oğlu, bu filmde en soru işaretli adamdır bizzat. yukarda aslında soru işaretlerine cevapları belli bir mantık çerçevesinde cevapladım. adam yapmadım diyor, cezayirli adam yalan mı söyler diyenlere cevabım ise; ailesi hizmetkar olarak ölmüş, kendisi yetiştirme yurdunda büyümüş bir adamın oğlu olduğu düşünülürse, bu adamın, sistemin çarklarını bir şekilde sekteye uğratmak için -ki tamamen başarıyor- sistemden memnun, kaymağını yiyen kesime yalan söylemesi gayet normaldir.

    majid'in kendisi... majid'in intiharı, eski kuşakların artık bu sisteme karşı koyacak gücü kalmadığını ve değişmeyeceğine olan inancını simgeler. öte yandan oğlunun bütün her şeyi organize etmesi, bu açıdan genç nesilin gücünü ve isteğini gösterir.

    genel olarak toparlayacak olursam yönetmen, ırkçılık ve sınıf farkı üzerine yoğunlaşıp, bir yandan da burjuvanın boktanlıklarına -medyada saman altı, aile içi huzursuzluk, polise olan güvensizlik vs...- derinleme inmeye çalışmıştır.

    son olarak ırkçılık üzerine haneke'nin hoşuma giden 2 ince mesajını belirtirsem:
    georges'in, emniyet binası çıkışı bisikletli zenci çocuk ile atışmasından sonra, söylediklerinden dolayı zenci çocuktan değil de kavga çıkarttığı için karısından özür dilemesi.
    majid'in oğlu asansörde laurent ile çıkarken, asansöre sonradan binen iri fransız abimizin majid'in oğluna "bu herifin burda ne işi var?" gözüyle durmadan bakması.

    --- spoiler ---
111 entry daha
hesabın var mı? giriş yap