18 entry daha
  • yayınlanmaya başladığı 2006 yılından beri devamlı olarak takip ettiğim, türkiye'de pek bilinmemesi ve biliniyorsa dahi izlenmemesini, bir aile - drama dizisi olmasına rağmen daha çok soap opera olarak algılanmasına bağladığım müthiş rahatlatıcı dizi. tıpkı sinema sektöründe olduğu gibi dizi sektöründe de son yıllarda izleyicilerin beğenisine sunulan hemen hemen bütün yapımların fazlasıyla fantastik dünyalara ve fazlasıyla alengirli, ne kadar zekice olduklarını ispat etme çabası içinde çırpınıp işi çorba gibi karıştırdıkça karıştıran ama en nihayetinde çok da az bir şeyler söylemiş olan senaryolara sırtını yasladığı ve insanları düpedüz yorduğu dönemde çölde vaha gibi ortaya çıkmış, birbirlerini her ne olursa olsun koruyup kollayan, sıcacık ilişkileri olan bir ailenin yaşadığı olayları son derece huzur verici, dinlendirici ve eğlendirici bir şekilde sunup gönülleri fethetmiştir. lost un bütün dünya vatandaşlarının beyin hücrelerine kısa devre yaptırmayı marifetmiş gibi kendine misyon edindiği, prison break in sezonlar boyu bitmeyen hapishaneden kaçış maceralarının bir şekilde nefesleri kesmeye devam ettiği, desperate housewives ın son derece eğlenceli yapısı içinde her sezon mutlaka adından söz ettirmesini sağlayacak çarpıcı bir olay patlattığı ya da battlestar galactica nın fantastik - bilimkurgu seven kitleler arasında yavaş yavaş efsaneleştiği dönemlerde naifliği haricinde bu dizilerin arasından sıyrılmasını sağlayacak neredeyse hiçbir özelliği olmadığı için, bunca hengame arasında biraz olsun rahat nefes almak isteyen seyirci kitlesi dışında kimselerin dikkatini çekmemiş olması belki de normaldir. bir de eski tnt yerine cnbc-e yayınlamış olsaydı, tahminimce çok daha fazla kişinin haberi olurdu bu diziden.

    başroldeki sally field ve walker kardeşler'i canlandıran rachel griffiths , calista flockhart , matthew rhys , tam anlamıyla kötü olmasa da kötü kadın rolünde, çoğunluğun prison break'teki amerikan başkanı olarak hatırlayacağı patricia wettig özellikle döktürmekte, rob lowe , balthazar getty , dave annable , luke macfarlane ve gilles marini de üzerlerine düşeni başarıyla yerine getirmektedirler. ayrıca matthew rhys ve luke macfarlane'nin inanılmaz bir kimyayla canlandırdığı gay çift kevin & scotty belki de tv'nin görüp gördüğü en tatlı ve sevimli çifttir. hem bu çift, hem de dizide yer alan diğer bir-iki gay karakter yüzünden dizinin gay takipçi kitlesi de sanıyorum ki oldukça fazladır. reyting rekorları kırmamasına rağmen bunca sezondur devam etmesinde bu sadık gay kitlenin büyük payı olduğunu düşünüyorum çünkü yaratıcısının da gay bir isim jon robin baitz olduğu dizi, genç ve yaşlı gay karakterleri üzerinden her iki jenerasyona mensup gay insanların sorunlarını, duygularını ve yaşadıkları problemleri hiç çekinmeden, rahat rahat ve fazlasıyla gerçekçi, 'içeriden' bir şekilde senaryosuna dahil etmektedir. bütün karakterlerin ve çiftlerin ilişkileri çok güzel ve incelikli işlenmekte ama gay karakterler ve hikayeler için sanki çok daha özenle ve incelikle çalışıldığını, daha çok önem verildiğini hissediyorsunuz izlerken.

    5. sezonu bile bitmek üzere olan bir diziyi tavsiye etmenin artık pek bir anlamı yoktur belki ama yukarıda saydığım niteliklerde, kafa dinlendiren, huzur veren bir yapım izleyerek sakinleşmek isteyen herkese şiddetle tavsiye ederim brothers and sisters'ı. 4. sezon finalinin bitmesine bir kala yayınlanan bölümün sonunda luke macfarlane'nin the parting glass ı söylediği dakikaları da bonus olarak eklemek isterim.

    http://www.youtube.com/…ucw&feature=player_embedded
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap