942 entry daha
  • türk medyasının yirmi dört ayar değerinde aydını.
    bu ülkede ben şunu anlayamıyorum bağımsız eleştirel ve farklı düşünebilen kafalara bu kadar zalimce düşmanlık neden? aykırı düşünmek sorgulamak neden hemen etiketlenmeye kılıf oluyor.

    totaliter zihinlerin her şeyi torna tezgahından çıkmışçasına birbirine benzetmeye kalkıştıkları zaman ortaya böyle bir ayarı bozuk düzen çıkıyor.

    ahmet altan bugün türk medyasında kendini yazar diye yutturmaya çalışan hokkabazların topunun ağzına gazetecilik nasıl yapılır biberonunu veren kişidir.

    bugün taraf denilen bir gazete pırıltısı onun cesur haberciliğinin temellerinde yükseldi.bu işler köşelerde pazar yazıları yazarak,etliye sütlüye dokunmadan, tehlikeli konularda üç maymunu oynayarak, kim kimle nerede ne etti fiskoslarına merak salarak olmadı.

    ben daha düne kadar bu medyada birkaç istisna hariç hiçbir zaman hiçbir habere ve köşe yazarına güvenemedim. her güne sistemin borazanlarının gürültüleriyle uyandım.ama bendeki medya düzenindeki güven bunalımını zihnimde yıkan tek gazete ahmet altan’ın çıkardığı taraf’tır.

    patronaj ilişkilerine bel bağlamadan,promosyon çılgınlıklarına tutunmadan,tekdüze habercilikle günü kurtarmadan, bir avuç cesur yazar çizer takımıyla bu başarıyı elde etti.

    büyük holdinglerin maşaları gazeteciliğin kremasını yemekle meşgulken ahmet altan mahkeme koridorlarının basamaklarını aşındırdı yıllar boyu.hakkında açılan davaları inceleyin bugünkü türkiye’nin demokrasi karnesinin notlarını göreceksiniz orda. yanlış zamanda doğruları söylediğinizde mahkemedesiniz. bugünse otobana dönen yollarda herkes koşar adım gidiyor.

    taraf çatısının altında farklı fikirlerin bir yelpazede savunulabilmesi onun yarattığı özgürlükçü havanın sayesindedir.

    bu ülkede tek sesli koroyla onlarca yıl basının amiral gemisi diye kendini pazarlamaya çalışan bir komediyi gördü bu ülke.sözde demokrasinin bahar sanıldığı gazetelerde.

    bazen kızmıyor mu elbette zaman zaman dilinin ayarı tabiî ki bozulabiliyor.gelgelelim o kadar sancılı konular bu ülkede önümüze çıkarken biz bile yerimizden hop oturup kalkarken kimi aydınların duygularının dillerinin altında ezilmesini hoş görmek gerek.

    en azından altan başkaları gibi hakaret ve istiskale fırsat vermiyor.mümkün mertebe saygılı bir dil çizgisinde vurucu ve sorgulayıcı kelimelerle yürüyor.eleştirdiği insanı şucu bucu diye etiketlemiyor başkaları gibi.

    yıllarca amiral gazetesinin baş köşelerinde liboş, i melih,irticacı,yobaz,hain, ajan,komplocu,amerikan uşağı,dönek, damgalarını vuran nice etiketçiler gördü bu ülke.çok eskiye gitmeyin sadece bugün bile birkaç köşe yazarına bakın yiğit bulut'un görevinden alınmasını nasıl jöleli cıvıklıklarla tiye aldıklarına bakın da medyanın halini görün.

    ahmet altan kendi şahsi kimliğinin omurgasını gazetenin habercilik çizgisinin oluşumuna yansıtarak adeta damgasını vurdu diyebiliriz.

    egemen medya düzenindeki klasik kemalist çizginin,laikçi,devletçi,darbeci,postalcı, ağır konuları karikatürize eden düzeni kökünden sarstı ve kısmen de olsa dönüştürdü.
    ve son olarak her şey bir yana bu ülkede yüz gazeteci çağırın önüme iddia ediyorum sorun: para mı itibar mı? diye kanaatimce ahmet altan gibi "itibar" diyebilecek cesur yürekli aydın bir elin parmağını geçmeyecektir.

    unutmayalım ki saygınlık ve inandırıcılık gazeteciliğin öznesidir. öznelerin nesneleştiği cümlelerin bir değeri de önemi de yoktur.
2035 entry daha
hesabın var mı? giriş yap