14 entry daha
  • ispanya'nın son 10-15 yılda yaptığı inanılmaz sportif atağın meyvelerini son 5 yıldır en üst düzeyde toplayan ve daha uzun yıllar da toplayacağa benzeyen basketbol ekolünün en üst düzey ulusal takımıdır. bu takım ki son 2 avrupa şampiyonasını kazanırken, kendi evlerinde sürpriz bir şekilde finalde yenilmeseler belki de üst üste 3 kez avrupa'nın en büyüğü olmuş olacaklardı. ayrıca araya bir dünya şampiyonluğu ve bir olimpiyat finali sıkıştırarak abd'nin çıkardığı all-star'dan bozma takımlara ne kadar kafa tutabildiklerini gösterdiler. çok eski tarihlerde sovyetler birliği, 90'lar ve 2000'lerin başına dek yugoslavya avrupa basketbolunu nasıl domine ettiyse bugün de ispanya aynı şekilde avrupa basketbolunun süper gücü haline geldi.

    ben 90'larda basketbol adına sadece efes ülker ve biraz avrupa bilen bir veletken ispanya denince aklıma gelen tek iyi oyuncu, zamanın muhteşem skoreri alberto herreros'tu. onun yanında kıllarıyla tanıdığımız modern zaman king kong'u roberto duenas, bir de de la fuente, angulo, jimenez falan gibi adamlar vardı, ama arada bir oynadıkları finallere rağmen yugoslavya, hatta italya seviyesinde bile değillerdi diye hatırlıyorum.

    ama 2000'lerin başında barcelona'nın yetiştirdiği iki oyuncu ispanya basketbolunun kaderini eline aldı ve o zamana kadar görülmemiş seviyelere çıkardı. elbette juan carlos navarro ve pau gasol'den bahsediyorum. onların yanına başka genç yetenekler geldi, calderon'lar, garbajosa'lar, alfonso'nun kardeşi felipe reyes'ler, daha sonraki kuşakta rudy fernandez, marc gasol, sonra sergio llull, sergio rodriguez falan fıstık geldi, son olarak ricky rubio, victor claver. aşağıdan gelen nikola mirotic'ler, senegal kökenli ama yine ispanya ulusal takımında oynayan upuzun kollu ilimane diop'lar... bu daha gider.

    tabii bunlar tesadüf sonucu yetişmediler. ispanya liglerinin muazzam bir altyapı sistemi var, kendi ülkelerindeki gençleri yetiştirdikleri gibi güney amerika ve afrika başta olmak üzere dünyanın her yerinden ve avrupa'dan çocuk yaştaki veya 18-19 yaşlarındaki yetenekleri bulup çıkarma konusunda çok ustalar. bunlar zamanla kendi ülkeleri adına oynasalar da (nocioni, scola, splitter, freeland, satoransky vs.) bazıları ispanya'ya yar oluyor, serge ibaka ve mirotic hemen akla gelen örnekler. özellikle son yıllarda afrika'dan nba'e giden oyuncuların yolu hep ispanya'dan geçmiş oluyor, bismack biyombo, christian eyenga, yine ibaka vs vs. zaten avrupa'nın en rekabetçi ligi olan acb'ye sahip olduklarını söylemeye gerek yok. bu tablonun oluşumunda barcelona'nın yanında joventut badalona, real madrid ve caja laboral'in de hakkını vermek gerekir. şimdi bunların yanında bizkaia bilbao'yu da sayabiliriz, ama onlar altyapıdan adam yetiştirmekten çok düzgün bir takım yapısı ve müthiş isabetli transferlerle birlikte acb'nin rekabet düzeyini artırdılar, şimdilik.

    şimdi londra olimpiyatlarına giderken derin ve alternatifli kadrolarıyla parmak ısırtıyorlar. ricky rubio ve bir ihtimal rudy fernandez'den yoksun gidecek olsalar da yine abd'den sonraki en güçlü altın madalya adayı durumundalar. şu kadroya bakınız:

    pg: jose calderon - sergio llull - victor sada (raul lopez, sergio rodriguez, tecrübeli cabezas)
    sg: juan carlos navarro - fernando san emeterio - roger grimau (rafa martinez)
    sf: rudy fernandez - victor claver (alex mumbru var, fernandez gelmezse san emeterio oynar yerine, en zayıf yeri bu bölge bana kalırsa)
    pf: pau gasol - felipe reyes (biri sakatlansa arkada nikola mirotic, ailemizin ayyaşı garbajosa, xavi rey, german gabriel falan var)
    c: marc gasol - serge ibaka (arkada fran vazquez var, yuh)

    bu kadar geniş ve alternatifli kadronun bence tek alternatifsiz ismi navarro. onun liderliği, zor anlarda attığı basketlerle psikolojik üstünlüğü takımı lehine çevirebilme yeteneği ve tabii ki büyük tecrübesi ve skorerliğiyle bu takımın bence pau gasol'den bile daha kritik adamı o. bu, litvanya'daki şampiyonada çok açık bir şekilde ortaya çıktı sanıyorum.

    sonuç olarak son yıllardaki başarıları ve vaat ettiği gelecekle ispanya ulusal takımının en azından avrupa'yı çok daha uzun yıllar domine etmesini bekleyebiliriz.

    not: olimpiyatlar'da bunu engelleyen bir kural var mı bilmiyorum ama, eurobasket'lerde 2 tane devşirme oyuncunun kadroda bulunması yasak, yani ibaka ve mirotic büyük olasılıkla hiçbir büyük şampiyonada birlikte oynayamayacak.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap