8 entry daha
  • dergiyi elime aldığım zaman dergi yayıncılığında hakikaten bir efsane olan öküz'e dokunduğumu hissettim. yaptığı o inanılmaz işten yıllar sonra sanki tayfaların terk ettiği gemide kalmış kaptan gibi geldi gözüme met-üst. bir dergi insanı ne kadar duygusallaştırabilir? bunu ancak 90'lı yılların sonunda öküz okumuş şimdilerde orta yaşlarını süren okurlar anlayabilir.

    öküz bir okuldu bizim için. hem de karaşın, iktidara karşı bileğini tükürüpleyip şaklatan o bilindik tabirle edebiyatın hınzır çocuğuydu. eşcinseller vardı orda, sokak mobilyaları vardı, rahmetli mehmet kartal, mehtap kandemir vardı. okuyup kıçımızın altına konser minderi yaptığımız kültür-fizik dergisiydi öküz. özgürlük ve dayanışmaydı... 80 sonrasının son romantizmiydi. söylenecek ne çok şey var... belki bir gün başlığı altına bir şeyler yazarım. bir vefa borcundan da öte mecburiyet hissiyle.

    şimdi dergiye bakıyorum da yazı karakterinden, sayfa tasarımına kadar o günlerin sesi yankılanıyor sayfalarında.

    "aynı gösteriye
    bir daha çıkmam
    yitirdim seyirciyle aramdaki
    o masum gerilimi"

    büyü sahiden bitti mi metin ağabey?
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap