94 entry daha
  • gülerken, ağlarken, severken, terk ederken, sevişirken, giderken, dönerken, ertelerken, acı çekerken, aldatırken, susarken, konuşurken... yaşarken... gözlerimizin aslında ne kadar kapalı olduğunu anlattı bana, bu film.

    evet bunları yazıyorum ve gözlerim açık olmalı değil mi? ama değil.
    evet bunları okuyorsun ve gözlerin açık olmalı değil mi? yine değil.

    o kadar sıkı sıkı kapatmışız ki gözlerimizi; öyle görmezden gelmişiz ki etrafımızdakileri, hayallerimizi öyle unutmuşuz ki, geçmişin fotoğraflarını öyle silmişiz ki hafızamızdan, her yeni günü tıpkı dünün aynısıymış gibi yaşamaya öyle bir başlamışız ki, kendimize öyle acımışız ki, elimizde olmayanlara öyle odaklanmışız ki... olduğumuz yere hapsolup kalmışız, sonunda. ben bu odada, sen o odada, diğeri kendi odasında. hepimiz kendi dalgıç giysilerimiz içinde kilitli kalmışız, adeta. gözlerimiz kapalı alıp verdiğimiz nefesleri saymaktan, denizin dibini görmekten de, gözlerimizle ulaşabileceklerimizden de, kendimizi mahrum bırakmışız. oysa ne diyor bak;

    “hayal gücüm ve hafızam dalgıç kıyafetimden kurtulmamın sadece iki yolu... her şeyi hayal edebiliyorum. herkesi ya da her yeri... dalgalarda okşanabiliyor, sevdiğim kadınları ziyaret edebiliyorum, dağların kralı önünde selam durabiliyorum, istediğim herşeyi hayal edebiliyorum. çocuk düşlerimde, yetişkin heyecanlarımda yaşayabiliyorum.”

    gözlerini aç, aç da gör, sen kör gibi dolaşırken, neler neler ıskalamışsın hayatta; kimleri kırmışsın, hangi hatalarını "yarın telafi ederim nasılsa" diye savsaklamışsın, sevdiklerine "seni seviyorum" demeyi nasıl ertelemişsin, mutlu olduğun anların farkına nasıl varmamışsın. dün gibi yaşadığın bugün var ya, o bitti bak. bugün gibi yaşayacağın yarın var ya, o da bitecek bak. o yüzden, yarın sabah uyandığında gözlerini aç, aç ki, o dalgıç giysisinden sıyrılıp bir kelebek olabilmenin mümkün olabildiğini sen de gör, geç olmadan, ve daha da kör olmadan...

    “bugün artık bütün varlığımın küçük ıskalamalardan oluştuğunu hissediyorum. sevmeyi bilemediğim kadınlar, hissedemediğim fırsatlar, kaçıp gitmesine izin verdiğim mutluluk anları, sonucunu önceden bildiğim ama kazananı seçemediğim bir yarış... kör yada sağır mıyım yada gerçek doğamı bulmak için bir felaketin ışığı mı gerekiyordu?"

    filmin tadına tat katan eşsiz bir tom waits şarkısı ile sizi baş başa bırakırken, izninizle gözlerimi dinlendirmeye gidiyorum ben de...

    edit: çok güzel filmdir notunu düşmemişiz, hemen düşelim de tam olsun.
88 entry daha
hesabın var mı? giriş yap