15 entry daha
  • ne yazık ki vasatı aşamayan bir henry hathaway filmi. gene de kendisini izlettiriyor bir şekilde. son on dakikadaki gerilimi ile de solukları kesiyor. niagara şelalelerindeki sahnelerin çekimi başarılıydı (1953 yılında çekilmiş film, daha iyisini beklenemezdi sanıyorum). filmin artıları arasında marilyn monroe var şüphesiz. yanılmıyorsam bu film sayesinde yükselişe geçti. kendisini sürekli aptal sarışın rollerinde veya bu rollere benzer rollerde izlemiş olduğum için buradaki ciddi bakışları, gözlerinden kötülük akması beni epey şaşırttı. halbuki o gözler çok masum bir şekilde bakarlardı. keşke monroe aptal sarışın rollerine hapsedilmeseydi dedirtti film. keşke çok daha fazla ciddi rollerde karşımıza çıksaydı. bu filmdeki performansını epey beğendim.

    film başta da belirttiğim gibi vasatı aşamıyor. sanıyorum çekildiği zamanlarda femme fatale ve film noir furyası olduğundan henry hathaway de bu furyaya katılmak istemiş. fakat derinleştirilemeyen karakterler, o zamanda bile klişe haline gelmiş konular ve olayların kullanılması, ele aldığı konuya derinlemesine dalamaması gibi nedenlerden ötürü izlendikten kısa bir süre sonra hafızadan uçup gidiyor. bir kalıcılığı yok. varsa da o da şüphesiz monroe'dur. kısacası kendisini sıkmadan izlettiren ama bittikten sonra hafızadan uçup giden bir film. marilyn monroe'nun sağlam performansı için izlenebilir.

    ---baştaki elemanın filmin tamamı boyunca (bir buçuk saat) gülümsemesi sinirlerimi bozdu. 32 diş gülümsüyor herif. nedenini de çözemedim. demek ki çok mutlu. karşılarında renkten renge niagara şelalleri var, nasıl mutlu olmasın!
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap