7 entry daha
  • türk sanat müziğinin pek bilinmeyen çok güzel bir eseridir. behiye aksoy, özdemir aksoy ve şaşırtıcı bir biçimde semih saygıner çok güzel söyler.
    anlatım bozukluklarına takık olan ben her dinleyişimde ne.. ne kalıbının hatalı kullanımına kafa yoruyorum.. anlatımı güçlendirmek, besteye uydurmak, ahengi bozmamak gibi bahaneleri ard arda sıralasam da kendime her dinleyişimde o noktaya takılmadan edemiyorum. onun yerine keşke tadı yok sensiz geçen hem baharın hem yazın mı deseydi; tadı var sensiz geçen ne baharın ne yazın mı deseydi diye düşüncelere gark oluyorum. ajda pekkan'ın ne tadı var bu dünyanın ne hayatın ne rüyanın şarkısını anıyorum sonra bir fasıl, keşke bunun gibi olsaydı diyorum. sonra diyorum '' yahu adam dertten kederden gözü görmüyor, kulağı duymuyor, alkolik oluyor, berduş oluyor,dünyaya küsüyor; senin takıldığın şeye bak.'' böyle böyle bitiriyorum epi topu bu 4 mısralık eseri, bu kısacık şarkıyı.

    yine de bu şarkıyı bana göre eksiğiyle gediğiyle çözümlediğim için çok çok seviyorum. . dilin çekilmiş dişin oyuğuna gitmesi gibi, elin ipi kopmak üzere olan düğmeye gitmesi gibi seviyorum.
    şarkıya insan muamelesi yaptım ama bir insanı sevmek de böyle birşey değil mi zaten ; senin görüşüne göre yanlışını , eksiğini, sana ters geleni bilmene ,görmene rağmen sevmek , onlarla sevmek...
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap