10 entry daha
  • nazi almanyası’nda beyaz gül adlı şiddet içermeyen direniş gurubunun üyesi sophie magdalena scholl, sayılı dakikalar sonra kendisi için idam kararı verecek mahkemeye hitaben; “you will soon be standing where we stand now.” (sophie scholl: the final days – 2005). yıllar sonra, sophie scholl’un bahsettiği bu zihniyet yargılanır. ve bu yargılama 1961 yapımı judgment at nuremberg filminin de konusu oluşturur;

    film, ikinci dünya savaşı’nın hemen ardından nürnberg’de kurulan ve savaş sırasında nazi eylemlerini yasal hale getiren dört yargıcın yargılanmasını konu alıyor. bir yandan bu dört yargıcın hukuğu nasıl amacından saptırdığı ispatlanmaya çalışılırken, diğer yandan bazı amerikalı politikacı ve askerler aynı hukuk dışı mantık ile mahkemenin amerikalı yargıcı dan haywood’u etki altına almaya çalışıyor.

    ilk başta sonucu oldukça belli gibi görünen dava zaman ilerledikçe hans rolf’un çöl tilkisi rommel vari savunmasıyla çıkmaza giriyor. hans rolf sırasıyla; werner lammpe, rudolph petersen, irene hoffman ve elsa lindnow’u çiğniyor ve tükürüyor. (hans rolfe’un ses tonu zaman zaman adolf hitler’i anımsatmadı değil.) bu çıkmaz, hans rolf’un irene hoffman’ı hunharca sorguladığı sırada, ernst janning’in ayağa kalkıp hans rolf’a “are we going to do this again?” çıkışına kadar devam ediyor. bu noktadan sonra filmin akışı değişiyor. bir sonraki celsede ernst jannigs herşeyi itiraf ediyor; almanyanın nasıl bir hukuksuzluğa sürüklendiğinin ve bunun sonucu öldürülen milyonların varlığından haberdar olduklarının falan.

    amerikalıların kendileri eleştirdikleri ve laf soktukları bir kaç nokta var;
    soğuk savaşın tırmandığı bir dönemde, alman halkının desteğini almak isteyen bir gurup politikacı (senatör) ve askerin, yargıç haywood’a dolaylı bir baskı yapmaları söz konusu. bulundukları konum itibarıyla, yaptıklarının nazileri uçuruma sürükleyen şey ile aynı olduğunun farkında değiller. hukuğun kendi içinde bir mantığı vardır, ancak hukuk, kendi mantığını değilde ülkenin/hükümetin ulusal veya uluslararsı hedefler doğrultusundaki mantığı baz alırsa hukuk olmaktan çıkar. zaten werner lammpe tanık sandalyesinde bunu çok iyi özetliyor; “the position of the judge was one of complete independence. after national socialism, judges become subject to something outside of objective justice. they become subject to what was necessary for the protection of country. the firs consideration of judge became the punishment of acts against the state rather than objective consideration of the case.“

    filmde öne çıkan bir başka sahne ise; werner lammpe’in nasyonel sosyalizmle ilişkilendirdiği ‘zeka geriliğine sahip olanların kısırlaştırılması kanunu’ argümanına, hans rolf’un bisiklet röveşata yapması. hans rolf kanunun sadece nasyonel sosyalizme mal edilemeyeceğini, ilk ve tek olmadığını söyleyerek, bir örnek okumaya başlar. okuduğu örnek, dan haywood’un da vatandaşı olduğu amerika birleşik devletleri’nin virginia eyaleti’nin yasasıdır. (işte filmdeki bu eleştirisel yaklaşım filmi daha da değerli kılıyor. politikacıların veya askerlerin mahkemeyi etkileme çabası, virginya yasalarındaki nazi vari kanun vesaire.)

    çarpıcı bir başka sahne; toplama kamplarından alınmış görüntülerin mahkemede yayınlanıp, bu kamplardan haberdar olmadığını iddia eden alman yargıçların gözüne sokulması. etik olarak hatalı, zaten hans rolf da kendi üslubuyla buna itiraz ediyor.

    filmin geneline yayılmış bir başka önemli vurgu ise; bir çok almanın ısrarla nazi almanyasında neler olup bittiğini bilmediklerini iddia etmeleri. bu iddia mrs. bertholt ile dan haywood’un beraber içki içtikleri sahnede zirve yapıyor.
    ---
    mrs. bertholt: is that what you think we are? do you think we knew all those things? do you think we wanted to murder women and children? do you believe that? do you?
    mr. haywood: mrs. bertholt, i don’t know what to believe.
    mrs. bertholt: good god. we’re sitting here drinking. how could you think that we knew? we did not know. we did not know.
    mr. haywood: as far as i can make out, no one in this country knew. your husband was one of the head of the army.
    ---
    mrs. bertholt’un ısrarlı sorularına, dan haywood gayet güzel cevapveriyor. (tam türkçesi; anladığım kadarıyla, kimse bi bok bilmiyomuş aq.) bu sahneden sonra, filmin sonlarına doğru gelen ernst janning’in itirafı da mrs. bertholt’u yalanlar nitelikte.

    filmin sonunda, ömür boyu hapse mahkum olan ama beş yıla kadar hapisten çıkması beklenen ernst jannigs, dan haywood ile görüşmek istiyor, görüşmek istemesindeki amaç, biraz daha günah çıkartıp kendisini psikolojik olarak rahatlatmak istemesi diye yorumladım ben.
    ---
    mr. janning: judge haywood. the reason i asked you to come: those people, those millions of people. i never knew it would come to that. you must believe it, you must believe it!
    mr. haywood: herr janning, it came to that the first time you sentenced a man to death you knew to be innocent.
    ---
    filmin başından itibaren ernst jannig için karizmatik bir tablo çizliyor. hans rolf başta olmak üzere, werner lammpe ve mrs. bertholt, ernst janning için övgüler düzüyor. zamanında almanyanın en saygın hukukçusu olduğuna değiniliyor. mahkemede yapmış olduğu itiraf da karenesine artı olarak geçiyor. janning kendisi için ne düşündüğünü çok önemsediği dan haywood ile görüşmek istiyor, mahkemede yapmış olduğu itiraftan sonra bir kez daha kendini ifade etmek istiyor. bence dan haywood bunun farkında olsa gerek ki, janning’in genel (nazi) vurgusunu özele indirgiyor ve ‘irene hoffman’ davasında suçsuz bir insanı idama gönderdiğini hatırlatıyor. haywood’un bu hatırlatması üzerine, kamera yavaş yavaş janning’in hayal kırıklığına uğramış yüzüne odaklanıyor. janning karakterinin film boyunca inceden inceye yüceltilmesinin nedeni, bakın böyle insanlar bile sistemin bir parçası olabiliyor mesajı vermek olabilir. neyse ki dan haywood’un son cümlesiyle janning’in gazı biraz alınmış oluyor. sonuç olarak, itiraf belki bir başlangıç ama tek başına yapılan sorumsuzlukları/kanunsuzlukları örtmek için yerterli değil.

    meraklıları için ek bilgi; ernst janning’in gerçek ismi franz schlegelberger, 1950 yılında sağlık nedenlerinden dolayı hapisten çıkıyor, 1970 yılında ölüyor.

    (bkz: http://markoopasha.wordpress.com/…t-nuremberg-1961/)
85 entry daha
hesabın var mı? giriş yap