105 entry daha
  • lisedeki sıra arkadaşımla sinemada izlediğimiz bir filmdi. o zaman zaten çocuğuz ve çok sevmiştik.
    kaç gündür de aklıma o "haykırası papatyalar" repliği gelip duruyordu.
    2-3 yıl önce izlemiş olmalıyım en son.
    o kadar çok detay varmış ki atladığım.
    chagall'ın resmine bakıp da, "keman çalmayan bir keçi olmazsa asla tam mutlu olamazsın" mesela. ister bir kitap satıcısı, ister dünyaca ünlü bir aktris olun, bu tip ortak noktalar sayesinde birbirimizi bulabiliyoruz.
    bu filmi birlikte izlediğim arkadaşım bu mayıs'ta evlendi. ona, lisedeyken, evlenirsen sana bu filmdeki o banktan hediye edeceğim, demiştim. henüz edemedim. ama bir gün edeceğim.
    şimdi lütfen anti-amerikan gişe filmi timi arkadaşlar. sizler dalda portakalken, ben film festivallerine gidip film izliyordum.
    o zamanlar internet bu kadar yaygın değildi. dvdler elimizin altında değildi. dergileri takip ediyorduk.
    kalkıp da notting hill mi, amen yeaa :/ demeyin, kalbinizi kırarım.
    bu film ince, basit ama zekice detaylarla doludur.
    aşkın kendi dinamizmini çok sade bir şekilde anlatır.
    anna, o şöhretine rağmen, william'ın dükkanına gidip,
    "ben bir kadınım ve bir erkeğin beni sevmesini istiyorum" der.
    her kadın da bunu ister sadece.
161 entry daha
hesabın var mı? giriş yap