61 entry daha
  • http://www.youtube.com/watch?v=ycncaslpzf4

    wes anderson'un geniş açılı anlatımına tekrar tekrar hasta olunası, müzik seçimlerinin bir filmi ne kadar yukarılara çıkarabileceğinin kanlı*canlı kanıtı olan film. filmi izlemem, müzikleri tekrar tekrar dinlemek için sürekli stop tuşuna bastığımdan iki buçuk saatimi aldı, fena da olmadı.

    wes baba'nın fetişisti olduğu konu olan sorunlu ya da başka bir deyişle dağınık olan bir, hatta üvey aileyi de sayarsak iki aile orijinine dayanan ve hemen ardından "what kind of bird are you?" sorusuyla başlayan iki çocuğun yaşadığı duygu silsilesi temelli hârika bir masal yaratılıyor, hayran kalmamak elde değil.

    -filmin bazı kısımları rhode island'da, bir kısmı prudence island'da çekilmesine rağmen karakterlerin baktıkları haritadaki ada new york'daki fisher's island imiş.
    -wes anderson'un bill murray ile altıncı çalışması.
    -çekimlerden önce esas kızımız kara hayward ve esas oğlanımız jared gilman hayatlarında hiç daktilo görmemişler. kara hayward çekimlerden sonra şöyle demiş; "fran (frances mcdormand, filmde laura bishop) bununla zaten yeterince dalga geçti. buna inanamadı. bana tuşların tıpkı bilgisayardaki gibi aynı yerlerde olduğunu gösterdi."
    -çekimler tamamlandıktan sonra kara hayward filmdeki kedisini, jared gilman ise taşıdığı sırt çantasını almış, götürmüş. beleşçiler sizi.
    -film 4 sinemada vizyona girmiş ilk olarak. ve o dönem, animasyon olmayan filmler göz önüne alındığında tüm zamanların sinema başına düşen hasılat miktarı rekorunu kırmış. $167,250. gün mü, hafta mı bilgim yok. sanıyorum ki hafta.
    -wes anderson'a göre, suzy'nin evde "coping with a troubled child" kitabını bulması kendi çocukluk döneminde de benzer bir deneyim yaşamasına dayanıyormuş: "çok korkunç bir şey yoktu bunda. o kitabı bulduğumda sadece "bu ne be?" diyebildim, ama varsayım olarak da başka bir çocuk için olabileceğini düşündüm.
    -filmde suzy'nin annesi laura bishop megafon ile çocuklarına bağırmaktadır. bu fikir, senaristlerden biri olan roman coppola'nın çocukluğuna dayanmaktadır. annesi eleanor coppola da aynı şeyi yapıyormuş zamanında.
    -ivanhoe kampı'nda bir yerde görünür şekilde fort lebanon yazmaktadır. wes anderson'un kız arkadaşı juman malouf aslen lübnanlıymış.
    -sam, izciler tarafından kovalanırken bir anda durup, "bu noktada, artık savaşmayacağım, sonsuza kadar!" diyor. bu replik, tarihteki nez perce kaviminin lideri chief joseph'ten gelmekteymiş. 1877'de amerika ordusu tarafından çevresi sarılınca bu konuşmayı yapmış.
    ek olarak film; sam'in suzy'nin portresini çizdiği sahne ile titanic'e, sam ve suzy'yi evlendiren cousin ben'in "take the carbon, leave the bible" repliği ile the godfather'a, oymakbaşı ward'un sam'in çadırına girip posteri kaldırınca gördüğü delik ile de the shawshank redemption'a selam çakmaktadır.
167 entry daha
hesabın var mı? giriş yap